Faik Öztrak: 'O elbise Erdoğan’a birkaç beden bol gelir'

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Atatürk'ün adını son zamanlarda çok sık andığını ifade ederken, "Yakında çıkıp, ‘Ben geçmişte zaten Atatürkçüydüm’, ‘Ben geçmişte zaten CHP’liydim’ derse, şaşırmayız. Zira kendisi koltuk için, milli görüş gömleğini fırlatıp atan kişidir. Kendisini uyaralım, Atatürkçülerin giydiği elbisenin kumaşında Kuvay-ı Milliye vardır. Müdafaa-i Hukuk vardır. O elbise Erdoğan’a birkaç beden bol gelir" dedi.

ANKA

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Toplantısı sürerken, partisinin genel merkezinde basın toplantısı yaparak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Öztrak'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle: 

“EBEDİ İKAMETGÂHI İSE ULUSUMUZUN KALBİDİR: Bazı büyük önderler vardır ki, tarihin sinesine sığdırayım deseniz, sığdıramazsınız. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, böyle bir liderdir. Özgürlüğün, bağımsızlığın, vatan sevgisinin, aydınlanmanın, cumhuriyetimizin ve ulusumuzun sembolüdür. Ebedi istirahatgâhı Anıtkabir’dir. Ebedi ikametgâhı ise ulusumuzun kalbidir. Atatürk ve onun ilkeleri, ulusumuzun, cumhuriyetimizin çimentosudur. Atatürk’ün ebedi Genel Başkanı olduğu, CHP’nin mensupları olarak, bu gerçeğin her geçen gün daha iyi anlaşılmasından elbette son derece bahtiyarız.

KENDİSİNİ UYARALIM, ATATÜRKÇÜLERİN GİYDİĞİ ELBİSENİN KUMAŞINDA KUVAY-I MİLLİYE VARDIR: ‘Yunan postalını Atatürk’e tercih eden’ fesli Kadir’in vaazlarından Atatürk’ü öğrenen Erdoğan, şimdilerde Atatürk’ün adını ağzından düşürmez oldu. Yetmedi, bizle Atatürkçülük yarışına çıktı. Yakında çıkıp, ‘Ben geçmişte zaten Atatürkçüydüm’, ‘Ben geçmişte zaten CHP’liydim’ derse, şaşırmayız. Zira kendisi koltuk için, milli görüş gömleğini fırlatıp atan kişidir. Kendisi, ‘Benim emir komuta merkezim, bana ‘Papaz elbisesi giyeceksin’ diyorsa, Papaz elbisesini giyer, bu şekilde gider, görevimi yaparım’ diyen kişidir. Erdoğan’ın, girmeyeceği kılık, milliyetçilik dahil ayağının altına almayacağı değer yok. Tabi şimdiki emir komuta merkezinin kim olduğunu merak ediyoruz. Kendisini uyaralım, Atatürkçülerin giydiği elbisenin kumaşında Kuvay-ı Milliye vardır. Müdafaa-i Hukuk vardır. O elbise Erdoğan’a birkaç beden bol gelir.

DÜNYANIN EN GÜÇLÜ 10 EKONOMİSİ ARASINA SOKMAYI MİLLETİMİZE TAAHHÜT ETTİ: 2023’te, milli gelirimizi 2 trilyon dolara, fert başına gelirimizi 25 bin dolara, ihracatımızı 500 milyar dolara yükseltmeyi, işsizliği ise yüzde 5’e indirmeyi, böylece ülkemizi dünyanın en güçlü 10 ekonomisi arasına sokmayı milletimize taahhüt etti. Peki, 2023 hedefleri ne oldu? Millete verilen sözler ne oldu? Ben söyleyeyim, yalan oldu. Bunu ben demiyorum.

SÖZÜNÜ TUTMAYAN SİYASETÇİ DÜNYANIN HER YERİNDE MİLLETTEN ÖZÜR DİLER: Erdoğan’ın ‘2023’te yüzde 5’e düşüreceğim’ dediği işsizlik oranı ise yüzde 11,4 olacak. Erdoğan, 19 yıldır izlediği ekonomi politikalarının resmen iflas ettiğini kendi imzasıyla cümle âleme ilan ediyor. Sonuçta bırakın dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmeyi, Erdoğan’ın 2023’e iki yıl kala ülkemizi en güçlü 20 ekonomi liginden bile düşürdüğü ortaya çıkıyor. Netice, Erdoğan millete verdiği sözleri tutmayan bir siyasetçidir. Sözünü tutmayan siyasetçi dünyanın her yerinde milletten özür diler ve koltuğu bırakır.

İŞTE BURASI SÖZÜN BİTTİĞİ YER: Daha dün Malatya’da çok acı bir olay yaşadık. Gencecik bir beden öğretmeni 23 yaşındaki Fedai Altun, atanamadığı için inşaat işçisi olmuş. Çalıştığı inşaatta da elektriğe kapılarak yaşamını yitirmiş. Yaşamını kaybetmeden önce sarayı ve avanesini etiketleyerek sosyal medyadan attığı şu mesaj aslında her şeyi özetliyor; ‘beden eğitimi mezunuyum. 80,55 puan aldım. Sizin yüzünüzden atanamıyorum. Aile baskısı yüzünden, ağır şartlarda çalışmak zorundayım. Bunun vebalini acaba kim ödeyecek? Ben hakkımı size helal etmiyorum.’ İşte burası sözün bittiği yer.

SARAY MAŞALLAH ‘HUZURDAN’ HAKKINI ALIYOR: Bin bir fedakârlıkla yetişen evlatlarımızın hali bu. Peki, ya Erdoğan’ın Saray sosyetesinin çocukları? Onların yedikleri önlerinde, yemedikleri arkalarında. Bir değil, üçer, beşer maaş alıyorlar. Günlerini gün ediyorlar. Aldıkları maaşlara da utanmadan ‘huzur hakkı’ diyorlar. Milletin gencecik evlatlarında huzur kalmamış, en ağır şartlarda çalışırken, elektriğe kapılıp, yaşamını kaybederken, saray maşallah ‘huzurdan’ hakkını alıyor. Pes doğrusu. Gençlerimiz bunlara hakkını helal etmiyorsa haksız mı? Erdoğan ve şürekâsının kendilerinin değil, milletin huzurunu düşünmesi için bu milletin daha kaç evladının yaşamı sönecek?

YOKSULLAŞTIRAN BİR BÜYÜME: Millet karnını bile doğru dürüst doyuramıyorsa bu ülkede ayçiçek yağlarına, bebek mamalarına alarm takılıyorsa, fiyat etiketleri saat başı değişiyorsa, o büyüme iftihar edilecek bir büyüme değildir. O büyüme, yoksullaştıran bir büyümedir. Erdoğan daha önce ülkemizi, ‘İstihdamsız büyüme’ ile tanıştırmıştı. Şimdi de ‘yoksullaştıran büyüme’ ile tanıştırıyor.

ERDOĞAN VE ŞÜREKASININ EN SEVDİĞİ YEŞİL, DOLARIN YEŞİLİ: Erdoğan paramızın itibarını, kendi ifadesiyle beş paralık etti. Bundan tam 9 yıl önce Erdoğan; ‘Para tıpkı bayrak gibi tıpkı milli marş gibi. Bir ülkenin gücünü, itibarını, bağımsızlığını simgeler. Paranın itibarı, milletin itibarıdır’ demiş. Erdoğan bu sözü ettiğinde, 100 doları 177 liraya alıyorduk. Şimdi 100 dolar almak için 992 lira veriyoruz. Erdoğan bizim paramızı itibarsızlaştırırken, doların itibarına, itibar kattı. Ne de olsa Erdoğan ve şürekâsının en sevdiği yeşil, doların yeşili. İhaleler, sözleşmeler, garantiler, kasadaki paralar hep dolar.

MİLLETİ İNANDIRACAĞINI SANIYOR: En son beyefendi çıktı, ‘Ben ekonomistim, ne kadar kaynak oluşturursanız, devletin kasasından da bir kuruş çıkmaz’ dedi. ‘Devletin kasasından bir kuruş çıkmaz’ dediği işler için, 2016’dan bu yana devletin kasasından 9,5 milyar dolar çıktı. Erdoğan ‘Bir kuruş çıkmadı’ yalanını tekrarlarsa milleti inandıracağını sanıyor. Önümüzdeki üç yılda da ‘Tek kuruş ödemeyeceğiz’ dediği işler için milletin vergilerinden 14,6 milyar dolar ödeneceğini Meclis’te görüşülen bütçe söylüyor.

DOLAR ARTTIKÇA ERDOĞAN’IN YANDAŞLARI ABAT OLUYOR: Bugün 1 dolar 10 lira sınırında. Dolar arttıkça Erdoğan’ın yandaşları abat oluyor ama millet de helak oluyor. Bu yılbaşında asgari ücret 385 dolardı. Şimdi 285 dolar. Erdoğan ve şürekası asgari ücreti artırmak için hala 2022’ye randevu veriyor. Geçin bunları, ilkin çalışanın cebinden bu yıl çekip aldığınız 100 doları bir telafi edin bakalım. Asgari ücrete derhal 992 lira zam yapın. 2022’nin zammını ondan sonra, oturup konuşun. Erdoğan yönetimi ülkemizdeki asgari ücreti Afrika düzeyine düşürdü. Çok değil, bundan üç yıl önce, ucube şahsım rejimi henüz iş başı yapmamışken tüm Avrupa’da en düşük asgari ücret veren 13. ülke idik. Bugün Arnavutluk’tan sonra Avrupa’da en düşük asgari ücret veren ikinci ülke Türkiye. Bunun adı fakirleşme, fukaralaşma, zulümdür.

BU VURDUMDUYMAZLIKLA, GELECEK YIL EKMEK YERİNE, HEP BERABER TAŞ YERİZ: 2020’de gübre ve mazot destekleri hiç artırılmadı. Bu nedenle 2021 gübre ve mazot desteğindeki artışları, iki yıllık diye düşünmeliyiz. Ürüne göre desteklerde, yüzde 20 ile yüzde 30 arasında bir artış var. Tek yıla bölerseniz, yılda yüzde 10-15 arası bir artış yapar. Ama sadece son bir yılda, gübre fiyatları yüzde 168 ile yüzde 234 arasında zamlandı. Şimdi, çiftçimiz bu gübre zamları ve bu yetersiz destekle, tarlasına gübreyi nasıl atacak? Tarlasını nasıl ekip, biçecek? Adana’da buğday üreticisi, ‘Şu an tarlamıza gübre atamıyoruz. Verim yarıya düşecek, ekmeğe muhtaç olacağız bu sene’ diye açıkça uyarıyor. Duyan var mı? Ne gezer. Bu vurdumduymazlıkla, gelecek yıl ekmek yerine, hep beraber taş yeriz.

KORKMAYIN, ADINA BAŞKA BİR ŞEY DEYİN AMA KARA KIŞ FONU’NU DA KURUN: Genel Başkanımız yaşanacakları gördüğü için ısrarla ‘Kara Kış Fonu’ kurun dedi. ‘Elektrik üstündeki TRT payını kaldırın’ demişti. Onu şimdi yapıyorlar anlaşılan. Ama elektrikte asıl vatandaşımızı rahatlatacak olan kış boyunca KDV’nin kaldırılmasıdır. Bunun da vakit geçirmeden yapılmasını bekliyoruz. Korkmayın adına başka bir şey deyin ama Kara Kış Fonu’nu da kurun. Bu fonla yeter ki milletimizi rahatlatın.

GERÇEK İŞSİZ SAYIMIZ, 7 MİLYON 870 BİN KİŞİ: Hayat pahalılığı milletimizi ezip geçerken ülkemizde korkunç trajediler yaşanırken milli paramız pul olurken Tayyip’i Üzmeyen İstatistik Kurumu’nun rakamları, Alice’in harikalar diyarında dolanmaya devam ediyor. TÜİK, bu yılın Eylül’ünden geçen yılın Eylül’üne, resmi işsiz sayısı 147 bin kişi azaldı diyor, ama ne hikmetse yine aynı ayda İŞ-KUR ’a kayıtlı işsizlerin sayısı 219 bin kişi artıyor. Hangisi doğru? Bir dedikleri bir dediklerini tutmuyor. Küresel salgın ülkemize geçen yılın mart ayında ulaştı. Gerçek işsiz sayımız geçen yıl Şubat’ta 7 milyon 83 bin kişiydi. Eylül’de mevsim etkilerinden arınmış gerçek işsiz sayımız, 7 milyon 870 bin kişi. Yani TÜİK’in tüm makyajlarına rağmen, İşsiz sayımız pandemi öncesine göre hala düşmemiş.

KAYNAĞI BELİRSİZ PARA GİRMİŞ: 2021’in ilk dokuz ayında Türkiye’ye, kaynağı belirli kanallardan 31 milyar dolar para girmiş. Yine ilk dokuz ayda net hata noksan kaleminden kaynağı belirsiz para girişi ise 13 milyar 516 milyon dolar. Bu, tarihimizde en yüksek ikinci kaynağı belirsiz para girişi… Birincisi 2018’deydi ama 2018’den fark şurada 2018’de seçim vardı. Haziran’daki seçimler öncesinde de Türkiye’ye normal kanallardan para girmediği gibi 2018’in ilk 9 ayında Türkiye’den 8 milyar 900 milyon dolarlık para çıkışı olmuştu. 

BUGÜN KUR 10 LİRAYA DAYANDI: Kayınpeder ve damat Merkez Bankası’nın kasasındaki 128 milyar doları ortalama 6,30 ila 6,40 liradan satarak buharlaştırdı. Bugün kur 10 liraya dayandı. İçeride lira ile ölçüldüğünde her şey ateş pahası, ama dışarıdakilere elinde doları olana her şey sudan ucuz. Borsadaki hisseler doları olana çok ucuz, fabrika, arazi, ev, araba, doları olana sudan ucuz. O gün 128 milyar doları ucuza toplayanlar bugün ülkeye getirip ucuza mal kapatıyor ve kârlarına kâr katıyorlarsa bunu bilelim.

ÇÜNKÜ HER İKİSİNE DE ARTIK GÜVEN YOK: Ne Merkez Bankası kendi bastığı paraya güveni sağlayabiliyor ne de hükümet de milli paramızın itibarını koruyabiliyor. Çünkü her ikisine de artık güven yok. Bunun en önemli sebebi de oyun esnasında kural değiştirilmesidir. Oyunun başında kural neyse ortasında da sonunda kural o olmalıdır. ‘Enflasyon faizden yüksek olacak’ dedikten sonra, enflasyon faizi aşınca, ‘Ben manşet enflasyona değil, çekirdeğine bakacağım…’ Çekirdek olmayınca, ‘Cari açığa bakacağım’ derseniz, para politikanızın hiçbir inandırıcılığı kalmaz. Merkez Bankası’na ikide bir talimat veren bir hükümetin başına güven olmaz. Ekonomide de mahkemede de kararların tek kişinin iki dudağından çıkacak söze göre alındığı algısı pekişir. 

MERKEZ BANKASI'NIN BAĞIMSIZLIĞINI KABUL ETMEYE RAZI OLUR MU?: Şimdi şu hayati soruyu soralım. Her şeyi ben bilirim diyen saraydaki kibirli adam, millete danışarak bir program yapmaya, uygulamalarıyla ilgili millete hesap vermeye, Merkez Bankası’nın bağımsızlığını kabul etmeye razı olur mu? Olsa bile böyle bir programı hazırlayıp uygulamaya takati kaldı mı? Bu nedenle biz, metal yorgunu, tükenmiş Erdoğan şahsım hükümeti, ülkemizi düze çıkaramaz diyoruz. Bu nedenle biz, hemen sandık diyoruz. Bu nedenle biz yeni kurallar, yeni kurumlar, yeni kadrolar diyoruz. Biz, Türkiye’yi düze çıkarmak için hazırız.

MİLLETTEN KORKMA, SANDIKTAN KAÇMA ERDOĞAN: Bizim yöneteceğimiz ülkede, kurallı ekonomi olacak. Hukuk devleti olacak. Güçlü kurumlar olacak. Öngörülebilirlik olacak. Pahalılığı, işsizliği, çaresizliği bitirmeye talibiz. Bu ülkeyi küresel ligde hak ettiği yere çıkarmaya talibiz. Biz insanlarımızı ötekileştirmeye değil, birleştirmeye geliyoruz. Biz bu ülkenin tertemiz insanlarıyla beraber, kimseyi dışlamadan, yepyeni bir geleceği inşa etmek için geliyoruz. Biz hazırız, artık vakit tamam. Seçim zamanıdır bu zaman. Milletten korkma, sandıktan kaçma Erdoğan diyoruz.

BELEDİYELERİMİZ, OY VERMENİZİ KOLAYLAŞTIRACAK: Bulgaristan vatandaşlığına da sahip yurttaşlarımıza seslenmek istiyorum. Pazar günü evinize en yakın seçim sandığında Bulgaristan seçimleri için lütfen oy kullanınız. Belediyelerimiz, oy vermenizi kolaylaştıracak tüm önlemleri almaktadır.”

“ŞEHİDE KELLE DİYENLER HAKKINDA AYNI SAVCILAR NE YAPMIŞTIR?”

Öztrak, açıklamalarının ardından soruları da yanıtladı.

İYİ Parti Lütfü Türkkan hakkında TBMM’ye sunulan dokunulmazlık fezlekesi ile ilgili soruya ise Öztrak, şu yanıtı verdi:

“Siyasetçilerin, her türlü eleştiriye açık olması gerekir. Savcılığın hazırladığı fezlekeye gelince, savcıların milletvekillerinin kimliğine göre fezleke düzenlemeleri adalet duygusunu incitir. Hukuk önünde herkes eşittir, çifte standart olmaz. Siyasi partilerin de fezlekeleri, öç alma duygusuyla siyasi linçe hizmet edecek şekilde değerlendirmelerini de doğru bulmayız. Aynı savcılar, şehit yakınlarına hakaret ederek kovan AK Partili belediye başkanı ile ilgili hangi işlemi yapmaktadır, merak ediyorum. Şehide, kelle diyenler, bu ülkenin çiftçisine ‘ananı da al git’ diyenler, şehit babasına ‘karakteri bozuk’ diyenlere, kendisini eleştiren şehit anasını 4 yılla yargılatanlara… Bunlar hakkında aynı savcılar ne yapmıştır?”

Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın yabancı çiftlerden daha fazla nikah ücreti alınması yönündeki açıklamalarının anımsatılması üzerine Öztrak, “Belediye başkanının bu kendi fikridir. Partimizin gündeminde böyle bir konu yoktur” yanıtını verdi.

“SAYGIYLA KARŞILIYORUZ”

Öztrak, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesi sonrası “Anlaşamamakta anlaştık” açıklamasının anımsatılması üzerine de “Saygıyla karşılıyoruz” dedi.