Ertan Aksoy hazırladı: Adam Kayırma
Sosyal Demokrasi Vakfı Başkanı (SODEV) ve AKSOY Araştırma Şirketi'nin kurucusu Ertan Aksoy; gündemdeki son gelişmeleri, verilere dayalı analizlerle, siyasilerin gündem belirleyen açıklamalarını ve bu açıklamaların toplum üzerindeki etkilerini Cumhuriyet için değerlendiriyor. İşte Ertan Aksoy'un bu haftaki değerlendirmesi...
cumhuriyet.com.trDünyada nepotizm olarak bilinen kavramın, bizdeki karşılığı adam kayırmadır. Toplumsal hayatımızın her alanında gördüğümüz bu adam kayırmadan rahatsız olanlar, çekenler, olumsuz olarak görenler olduğu gibi, önemli bir ihtiyaç olarak kabul edenler de var. Ve sayıları da azımsanamayacak kadar çok. Konu eğer siyaset, siyasi bir parti ya da siyasi bir lider ise toplumda yaygın olarak “bize ne faydası var?” sorgusu dile getirilir. Bu sorgunun alt mesajı ise “bir kıyağını görmedik, bir torpiline denk gelmedik”dir. Yani; işin içinde başkasının hakkını gasp etmek dahi olsa bizi kayırmadı diye sitem etmektir. Geçmişten bugüne tartıştığımız konulardan biri olan adam kayırma, maalesef çoğu zaman kendine bir toplumsal meşruiyet zemini de bulmuştur.
Adam kayırmacılığı kurumsallaştıran, siyasetin merkezine oturtan AKP, iktidara geldiğinden bu yana sokak temsilcisi, mahalle temsilcisi, ilçe örgütü, gençlik ve kadın kolları üzerinden, talep almış, talepleri takip etmiş, bürokrasi aracılığıyla sonuçlandırmıştır. Talepleri yerine getirilen, olmazı oldurulan seçmen, doğal olarak kendini ayrıcalıklı hissetmiştir. Bu durumu 2018 yılında yaptığımız bir çalışmada da ölçmüştük. AKP seçmenine “AKP gider de başka bir iktidar gelirse hayatınızda ne değişir?” sorusunu yöneltmiştik. Yanıtlarda ilk sıralarda “bürokrasi değişir” yer almıştı. Özeleştiri yapmam gerekirse; bu araştırmaya kadar böylesine büyük bir mekanizmanın kurulduğunu fark etmemiştim.
Bugünlerde yapılan, “AKP her olumsuzluğa rağmen neden %30’un altına inmiyor?” tartışmasına bir katkı olması açısından belirtmek isterim ki, inmemesinin önemli nedenlerinden biri de budur. Bu mekanizmaya dahil olan seçmenin, kamudaki herhangi bir talebi anlamlı oranda karşılanmakta, karşılanamaması halinde de seçmende “olabilseydi yapılırdı” duygusu oluşmakta. Özetle, her talebine olumsuz bakacağını varsaydığı bürokrasiye karşı arkasında AKP’nin var olduğunu bilmek, bir grup seçmene iyi gelmekte.
Adam kayırma, bir zümrenin ayrıcalıklı olması hali KPSS sınavı ile birlikte yeniden gündeme geldi. AKP öncesi dönemde kusursuza yakın çalışan ÖSYM’nin, AKP döneminde sıklıkla soruların dinci tarikatlar tarafından önceden alınması, çalınması skandalları ile gündeme geldiğine tanıklık ediyoruz. Sonuncusunu henüz geçen hafta yaşadık. Çoğu kez 1,5 milyona yakın yurttaşımızın girdiği KPSS sınavında çıkan soruların bir kısmının, siyasal olarak iktidara yakın olduğu anlaşılan bir yayınevinin yayınlarındakiyle aynı olduğu ortaya çıktı. Bu sınava çoğunlukla gençlerin girdiğini bilen iktidar, gençlerin haklarının çalındığının anlaşılması ile birlikte hızlıca ÖSYM başkanını görevden alıp tarikatlara eğilimi olan başka bir ismi başkan olarak atadı. Buradaki amaç, düşündüklerini ifade edemediği için, üniversite mezunu olup iş bulamadığı için, fırsat eşitsizliği ile mücadele etmek zorunda kaldığı için, sahip olduğu niteliklere rağmen ucuz iş gücü olduğu için, üniversite hayatında beslenme ve barınma sorunu ile mücadele etmek zorunda kaldığı için, girdiği sınavlardan başarılı çıkıp bir badem bıyıklı tarikat mensubunun yaptığı mülakatta elendiği için, yaptığı itirazlara “çıkar telefonunu göster diyen” cüreti artırılmış cehaletle mücadele etmek zorunda kalmış olduğu için yeterince öfkeli olan gençlerin daha da öfkelenmesinin önüne geçebilmekti. Peki bu hamle yetti mi? İktidar istediği duyguyu oluşturabildi mi? Gelin beraber bakalım.
Bu haftaki ölçümümüzde öncelikli olarak KPSS sorularının ilgili yayınevinin kitapçıklarında yer aldığı iddiasının ne derece gerçekçi bulunduğunu anlamaya çalıştık.
Tablodan da görüldüğü üzere toplamda toplumun %64,1’i iddiaları gerçekçi bulmaktadır. Kararsız olanları çıkardığımızda gerçekçi bulmayanların oranının yalnızca %9,8 olduğu görülmekte.
Yaşanan bu hak ihlali sonucunda ÖSYM’deki görev değişikliğinin toplumda bundan sonrasına dair olumlu bir beklenti oluşturup oluşturmadığını anlamaya çalıştık.
Herhangi bir şeyin değişmeyeceğine inananların oranı %64. Bu oran AKP seçmeninde %41,8 ve MHP seçmeninde %47,1’dir.
Konuyu sınavlarda bir gruba veya zümreye yapılan kayırmacılıktan çıkarıp genel olarak ülkede adam kayırma konusuna bakış olarak da ele almak istedik. Bunun için de belirli sorular sorduk. Beraber inceleyelim.
Tablodan da görüldüğü üzere Türkiye’de adam kayırma çok fazladır diyenlerin oranı %62,2 fazladır diyenlerin oranı ise %12,7. Yani toplamda adam kayırmanın fazla olduğuna inanların oranı %74,9. Buna karşılık az diyenlerin oranı %6,7 ile sınırlı. Adam kayırmanın fazla olduğunu düşünenlerin oranı MHP ve AKP tabanlarında da çoğunluğu oluşturmakta.
Belirli başlıklar sayarak bu alanlarda adam kayırma var mıdır diye sorduk. En özet haliyle adam kayırma vardır diyenlerin oranı:
- Eğitimde: %67
- Sağlıkta: %61,9
- Ekonomide: %75,8
- Adalette: %70,7
Ek olarak bu kayırmacılığın son 20 yılda arttığına veya azaldığına dair toplumun ne düşündüğünü anlamaya çalıştık. Sonuçları aşağıdaki gibi.
Görüldüğü üzere toplumun %70,7’si arttığını ifade etmektedir. Bu oranın MHP tabanında %68,6 olduğunu özellikle dikkatinize sunmak isterim.
Toplumun adam kayırmaya dair görüşü “var ve artarak devam ediyor” yönünde. Burada sol’a sosyal demokrasiye inanan bizlere büyük bir sorumluluk düşüyor; sosyal demokrasinin iktidarında kayırmacılığa maruz kalarak hakkı yenen herkesin hakkını geri almak ve bir daha çalınmamasını sağlayacak bir sistemi kurmak. Adil bir devleti inşa etmek. Her zayıfın gücü olmak. Ne pahasına olursa olsun bugün eleştirdiğimiz iktidara benzememek.
Ertan Aksoy
ertanaksoy@gmail.com