Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na 'başörtüsü' çıkışı: 'Bize tuzak mı kurmak istiyorsun?'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na "başörtüsü konusunda samimi" ise anayasa değişikliğine destek verme çağrısı yapan AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gene bize oyun mu tuzak mı kurmak istiyorsun?" diye konuştu.

AA

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, önceki akşam İstanbul Burhan Felek Salonu'nda düzenlenen 3. Uluslararası İlahiyat Gençlik Buluşması ve İlahiyat Yıldızları Ödül Töreni'nde konuşma yaptı.

Erdoğan, buradaki konuşmasında Hiranur Vakfı kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel'in, kızının 6 yaşındayken 'evlendirme' adı altında cinsel istismarına yol açmasına tepkilerin "tek parti zihniyetinin pusuda beklediğinin göstergesi" olduğunu savundu.

"İSTİSMAR VAKASI ÜZERİNDEN İÇLERİNDEKİ NEFRETİ KUSTULAR"

Erdoğan, "Hepimizin içini acıtan bir istismar vakası üzerinden 28 Şubat heveslisi kesimler, hemen içlerindeki kin ve nefreti kusmaya başlamışlardır. Biliyoruz ki bunların dertleri çocuk istismarına tepki koymak değil, kin ve nefret duygularını sergileyebilecekleri zemin hazırlamaktır. Meclis kürsüsünden alçakça iftiralarla vakıflarımızı, derneklerimizi, gönüllü teşekküllerimizi, sivil toplum kuruluşlarımızı tehdit edenler, bu tavırlarıyla asıl niyetlerini de deşifre etmişlerdir" şeklinde konuştu.

KILIÇDAROĞLU'NA: 'BİZE OYUN MU ÇEKMEK İSTİYORSUN?'

Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na ise "Ana muhalefetin başındaki zat çıktı, ne dedi? 'Gelin' dedi, 'Şu anda başörtüsüyle ilgili yasal düzenleme yapalım'. Yasal bir düzenlemeye gerek yok ki. Gene bize oyun mu çekmek istiyorsun, tuzak mı kurmak istiyorsun? Samimiysen gel, anayasa değişikliğini yapalım" dedi.

'İMAM HATİP LİSELERİNİN TÜM ÖĞRENCİLERİNİ KAPI DIŞARI ETMİŞLERDİ'

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın dekanlığı dönemiyle ilgili sözlerine değinen Erdoğan, "Az önce Diyanet İşleri Başkanımızın ifade ettiği şu cümleler gerçekten çok çok anlamlıydı. İlahiyatların adeta yokluğu teneffüs ettiği günler. İşte Sakarya'da dekan olduğu dönemi anlatıyor Ali Hocam. Sadece o mu? Eskişehir'de neredeyse öğrenci yoktu. Öyle bir konuma gelmişti ilahiyat" dedi.

"Aynı şeyin imam hatiplerde de yaşandığını" söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti:

  • "İmam hatiplerin bütün öğrencilerini adeta kapı dışarı etmişler ve tüm Türkiye'deki imam hatiplerde öğrenci sayısı nereye düşmüştü? 60 bine. Şimdi 1 milyon 300 bin öğrenci var. Tabii bütün bunlarla beraber 1 milyon 300 bin imam hatiplinin artık türevini istiyoruz. Bunların imam hatiplerden, ilahiyatlara yetmez, tüm üniversitelere başarı oranları yüksek olarak dağılmalarını istiyoruz. Bunu yapar mıyız? Ben yapacağımıza inanıyorum. Bu kardeşinizi cumhurbaşkanı yapan bu millet, Allah'ın izniyle her türlü üniversitelerde de başarıyı yakalar."

'VAKIF VE DERNEKLERİMİZ AYRILIĞA DÜŞMEMELİ'

"Meselenin asla sayı olmadığını, asıl gücün nitelikte, kalitede olduğunu, asıl etkinin mücadeleyi örgütlü bir şekilde yürütmekle sağlanacağını" belirten Erdoğan, "Bunun için 'Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır', bu emri ilahinin bize işaret ettiği yoldan asla ayrılamayız. Vakıf ve derneklerimiz hayırda yarışırken kesinlikle tefrikaya düşmemeli, mutlaka dayanışma içinde hareket etmelidir. Bu bakımdan ilahiyatçı gençlerimizin bir araya gelmesini, müşterek bir zeminde güç birliği yapmasını çok kıymetli buluyorum" diye konuştu.

"Milletin inancının ve değerlerinin horlandığı dönemlerde ise ilahiyatların üvey evlat muamelesi gördüğünü" söyleyen Erdoğan, "Tek parti zihniyetinin Türkiye'nin üzerine adeta karabasan gibi çöktüğü bu dönemin, milletin hafızasında çok derin yaralar açtığı bir hakikattir. Üstat Necip Fazıl, tarihimizin bu safhasını 'Allah ve ahlak demenin yasaklandığı yıllar' olarak tarif ediyor. Kur'an-ı Kerim eğitiminin ancak gizli saklı bir şekilde verilebildiği, Hakk'ı ve hakikati söyleyen alimlerimizin horlandığı, yargılandığı, asıldığı, insanımızın bırakın camide namaz kıldıracak imamı, cenazesini dini usullere göre yıkayacak gassal bile bulamadığı korkunç yıllar" ifadelerini kullandı.

'SESSİZ BİR DEVRİM GERÇEKLEŞTİRDİK'

"Bin yıl sürecek denilen 28 Şubat karanlığına 3 Kasım 2002 seçimleriyle son verdiklerini" savunan Erdoğan, "Geçtiğimiz 20 yıl boyunca hayata geçirdiğimiz demokrasi ve kalkınma reformlarıyla Türkiye'de sessiz bir devrim gerçekleştirdik. Üniversite kapılarına kurulan ikna odalarının kaldırılmasından katsayı adaletsizliğine son verilmesine, ilahiyat öğrencilerimizin gasp edilmiş haklarının iadesine kadar, her alanda tarihi nitelikte adımlar attık. Her evladımızın istediği lisede ve yükseköğrenim kurumunda, yüreğinde hiçbir endişe duymadan okuyabilmesinin önünü açtık" dedi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun başörtüsüne yönelik yasal düzenleme çağrısı hakkında konuşan Erdoğan, "Bugün ilahiyat fakültesini bitiren gençlerimiz, eğitimleriyle mütenasip tüm alanlarda, hiçbir engelle karşılaşmadan özgürce görev yapabiliyor. Başı açık veya başörtülü ayrımı yapmadan gençlerimiz başta olmak üzere tüm kadınlarımıza kamuda fırsat eşitliği sağlıyoruz. Şimdi ana muhalefetin başındaki zat çıktı, ne dedi? 'Gelin' dedi, 'Şu anda başörtüsüyle ilgili yasal bir düzenleme yapalım'. Yasal bir düzenlemeye gerek yok ki. Gene bize oyun mu çekmek istiyorsun, tuzak mı kurmak istiyorsun? Eğer bu konuda samimiysen gel, anayasa değişikliğini yapalım. Çünkü biz bir daha bu tuzaklara gelmek istemiyoruz. Anayasal bir düzenleme yapalım ve bu işi bitirelim. Şimdi anayasal düzenleme metnini Meclis'e gönderdik. Samimiyetlerini göreceğiz. Müslüman bir sokulduğu delikten bir daha sokulmaz. Biz bir daha sokulmak istemiyoruz" şeklinde konuştu.

DERTLERİ İSTİSMARA TEPKİ KOYMAK DEĞİL'

Hiranur Vakfı kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel'in, kızının 6 yaşındayken 'evlendirme' adı altında cinsel istismarına yol açmasına yönelik tepkilere değinen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

  • "Çetin mücadeleler neticesinde bedel ödeyerek elde ettiğimiz demokratik kazanımları, kendini hâlâ vesayetin aparatı gibi gören güruhun ihtiraslarına kurban edemeyiz. Son haftalarda şahit olduğumuz kimi olaylar, bize tek parti zihniyetinin halen pusuda beklediğini göstermiştir. Hepimizin içini acıtan bir istismar vakası üzerinden 28 Şubat heveslisi kesimler, hemen içlerindeki kin ve nefreti kusmaya başlamışlardır. Oysa şöyle geriye doğru baktığımızda bugün ortalığı yıkanların geçmişinin ne kadar kirli, ne kadar çifte standartla dolu olduğunu görebiliyoruz."

'DERTLERİ İSTİSMARA TEPKİ KOYMAK DEĞİL'

  • "Biliyoruz ki bunların dertleri çocuk istismarına tepki koymak değil, kin ve nefret duygularını sergileyebilecekleri zemin hazırlamaktır. Çünkü bunlar tarihimizin hiçbir döneminde, terör örgütünün dağa kaçırdığı, iğfal ettiği, Kandil'deki terör baronlarına peşkeş çektiği 13-14 yaşındaki kızlarımız için gıklarını bile çıkarmadılar. Diyarbakır annelerini görmediler. Moda ve eğlence endüstrisinin meta haline getirdiği kızlar için seslerini yükseltmediler.
  • LGBT denilen marjinal akımların sapıklıklarına alet edilen 3-5 yaşındaki çocuklarla ilgili hiçbir tepki göstermediler. Muhalefet partilerinde ayyuka çıkan taciz, tecavüz, istismar skandalları karşısında kıllarını bile kıpırdatmadılar. Kadınlarımızı aşağılayanlar, şehit bacısına, affedersiniz, ağız dolusu küfreden müptezellerle ilgili tek bir kınama cümlesi dahi kurmadılar. PKK'lı alçakların canice katlettiği kadın öğretmenlerimiz, çocuklarımız, kızlarımız, bebeklerimizle ilgili çıkıp tek bir eleştiri getirmediler."

'VAKIFLARIMIZA, DERNEKLERİMİZE İFTİRA ATTILAR'

  • "Hasılı temel insan hak ve özgürlükleri konusunda bugüne kadar ilkeli, onurlu, dürüst tek bir duruş sergileyemediler. Bunu yapmadıkları gibi ellerine geçirdikleri her fırsatı da millete, milletin inancına ve kurumlarına düşmanlık etmek için kullandılar. Meclis kürsüsünden alçakça iftiralarla vakıflarımızı, derneklerimizi, gönüllü teşekküllerimizi, sivil toplum kuruluşlarımızı tehdit edenler, bu tavırlarıyla asıl niyetlerini de deşifre etmişlerdir."

'HELALLEŞME ÇAĞRISI, AJANS MAHSULÜ KÖTÜ BİR TİYATRO'

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun "Helalleşme" çağrısını hatırlatan Erdoğan, şöyle konuştu:

  • "Ne dediler? Helalleşme. Böyle çağrı yaptı. Ajans mahsulü kötü bir tiyatrodan, sadece bir göz boyamadan ibaret olduğu, bu vesileyle ortaya çıktı. Tek parti zihniyetinin değişmediğini ve asla değişmeyeceğini, 85 milyon olarak, hep birlikte yeniden görmüş olduk. Meclis'e sunduğumuz anayasa değişikliği teklifiyle işte tüm bu habis niyetlerin önüne set vurmayı hedefliyoruz. Böylece başörtüsüne anayasal güvence kazandırırken sapkın akımların hedefi haline gelen aile müessesesini de bu anayasa metnine inşallah koyacağız.
  • Temennimiz, teklifimizin insanımızın beklentilerine uygun şekilde, en geniş mutabakatla Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden geçmesidir. Şayet gereken çoğunluk sağlanamaz, bu süreçte bir yol kazası yaşanırsa elbette son sözü yine milletimiz söyleyecektir. İnşallah referanduma gerek kalmadan, Meclis'imizdeki akıl, vicdan, sorumluluk sahibi milletvekillerimizin de güçlü desteğiyle bu meseleyi kalıcı bir çözüme kavuşturacağımıza inanıyorum."

'TÜRKİYE 2023'TE YA KUTLU YÜRÜYÜŞÜNÜ SÜRDÜRECEK YA DA KARANLIK YOLA GİRECEK'

2023 seçimlerinin önemli olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Türkiye, bu seçimlerde sadece gelecek 5 yılının değil, gelecek 25 yılının, 50 yılının hatta 100 yılının nasıl olacağına karar verecektir. Ülkemiz ya son 20 yıldır kesintisiz sürdürdüğü kutlu yürüyüşünü daha da hızlandıracak ya da sonu çıkmaz olan karanlık bir yola girecektir" dedi.

"Türkiye ya güçlü, vizyoner, dirayetli liderlik altında geleceğe yürüyecek ya da kavganın, entrikanın gırla gittiği arkaik bir yapının esiri olacaktır" diyen Erdoğan, "Milletimiz ya 20 yıl öncesinin kaotik günlerine geri dönecek ya da aydınlık yarınlarına yürümeye devam edecektir. Özellikle gençlerimizden, sandığa gittiklerinde oylarını kullanmadan önce, sadece iki siyasi ittifak arasında değil, aynı zamanda iki Türkiye arasında da bir tercih yaptıklarını unutmamalarını istirham ediyorum. İlahiyat gençliğinin tercihinin Türkiye Yüzyılı'ndan yana olacağından şüphe duymuyorum. Gözlerinin ışıltısında ülkemizin ve İslam dünyasının aydınlık yarınlarını gördüğüm siz genç kardeşlerime inanıyorum, güveniyorum" ifadelerini kullandı.