Erdoğan Toprak: 'İktidar yaklaşan döviz kıtlığı krizini geciktirmeye çalışıyor'

CHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak, “İktidar, rezervleri tükettiği, hazine ve kamu bankalarının kasasını boşalttığı için kendisine bağlı medya üzerinden sanal döviz bolluğu öyküleriyle süreci yönetmeye, yaklaşan döviz kıtlığı krizini geciktirmeye çalışıyor” dedi.

cumhuriyet.com.tr

CHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı, CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, haftalık değerlendirme raporunu bugün yayımladı.

Toprak’ın değerlendirmeleri özetle şöyle:

“AK Parti, 2002’de iktidara gelirken 3Y olarak adlandırdıkları; ‘Yolsuzluk, Yoksulluk ve Yasaklarla’ mücadeleyi, yargı ve devlet kurumları üzerindeki vesayeti kaldırmayı vaat etmişti. Bugün gelinen noktada, yolsuzluklar ve yasaklar iktidarın kılcal damarlarına kadar yerleşerek derinleşti. Yoksulluk, iktidar seçkinleri dışında toplumun her hücresinde en acı şekilde yaşanıyor.

Yargının yanı sıra, Merkez Bankası, TÜİK, BDDK, SPK vb. bağımsız ekonomik kurumlar ile son torba yasada bedelsiz askerlik affı bahanesiyle Genelkurmay Başkanlığına yönelik değişiklikle TSK üzerindeki siyasi vesayet ağırlaşırken, medyaya dönük baskıları, yasakları ve cezaları artıran adımlarla 3Y vaadinin içinin boş olduğu, AK Parti’nin milleti aldattığı bir kez daha somutlaşıyor.

“TÜRKİYE, DÜNYA ÖZGÜRLÜK ENDEKSİ’NDE UGANDA’NIN BİLE GERİSİNDE”

AK Parti’nin yasakları kaldırmayı, özgürlükleri genişletmeyi vaat ederek iktidara geldiği Türkiye, Dünya Özgürlük Endeksi’nde 2022 yılı itibarıyla 32 puanla, Uganda’nın bile gerisinde ve ‘özgür olmayan ülkeler’ kategorisinde. Toplantılar, yürüyüşlerin yasaklanması artık olağan hale gelirken, festivaller, konserler, üniversitelerin mezuniyet törenleri yasaklanıyor!

Cumhurbaşkanı Erdoğan yönetiminde Türkiye, kara para, yasa dışı yollarla kazançların aklanması, terörün finansmanı, uyuşturucu-silah ve insan kaçakçılığıyla, fuhuş şebekeleriyle, rüşvet ve yolsuzluklarla mücadele vb. alanlarda taahhüt ettiği adımları atmadığı, defalarca Varlık Barışı adı altında kara para aklama yasaları çıkarttığı için 2021 ekiminden bu yana OECD bünyesindeki Uluslararası Mali Eylem Görev Gücü’nün gri listesinde yer alıyor! İktidarın gri listeden çıkmak için hiçbir gayreti, adımı yok!

"ÖZELLEŞTİRİLEN LİMANLAR KOKAİN TİCARETİNİN ADRESİ HALİNE GELDİ"

Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’nın 2022 Türkiye Uyuşturucu Raporu, ülkenin uyuşturucu baronlarının yeni adresi haline getirildiğini ortaya koymaktadır. Türkiye’nin uyuşturucu üssü olarak algılanan küresel imajı ve iktidar çevrelerinin Güney Amerika ülkeleriyle son dönemde artan kişisel siyasi dostlukları, iktidar yandaşlarına özelleştirilen limanların kokain ticaretinin adresi haline geldiğini gösteriyor.

İktidarın özelleştirme programına öncelikle ülkemizin İzmir Aliağa, Mersin, Antalya, İskenderun vb. kilit limanlarını koyup iktidara yakın şirketlere satması ya da 49 yıllığına işletmesini vermesi, tonlarca kokain ve diğer türlerdeki uyuşturucuların bu limanlardan giriş yapması ve bir kısmının tesadüfen yakalanmasına karşılık, teslimat adreslerinin ve alıcıların ortaya çıkarılmaması dikkat çekicidir!

“İKTİDAR DEĞİŞTİĞİNDE İLK İŞLERDEN BİRİSİ, HALKIN GERÇEKLERİ ÖĞRENMESİNİ SAĞLAMAK OLACAK”

15 Temmuz Darbe Araştırma Komisyonu Raporu’nun yok edilmesi, iktidar cephesindeki suçluluğun telaşını gösteriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ittifak ortağının yıldönümü anmasını sadece iki partinin katılımıyla Saraçhane Parkı’nda gerçekleştirmesi ve anma adı altında siyasallaştırma gayretleri tam bir fiyaskoya dönüşmüştür!

İktidar değiştiğinde halkın oylarıyla seçilecek TBMM’nin ilk yapacağı işlerden birisi 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin tüm boyutlarıyla araştırılarak örtbas edilen gerçeklerin ve darbenin siyasi ayağının tamamıyla açığa çıkartılarak, halkın gerçekleri öğrenmesini sağlamak olacaktır.  

“HAZİRAN AYINDA 31,1 MİLYAR TL OLAN BÜTÇE AÇIĞININ YARISINDAN FAZLASI KKM ÖDEMELERİNDEN KAYNAKLANDI”

İktidar, Kur Korumalı Mevduat (KKM) ile ülke ekonomisinin altına 31 Aralık 2022 gece yarısı patlayacak bir saatli bomba yerleştirdi! Haziran ayı bütçe gerçekleşmelerine göre, geçen ay KKM hesaplarına ödenen kur farkı tutarı bir ayda 16,1 milyar TL oldu. Haziran ayında 31,1 milyar TL olan bütçe açığının yarısından fazlası KKM ödemelerinden kaynaklandı.

Aynı artış trendiyle devam ettiği takdirde, yılsonunda 1,5-2 trilyon TL arasında bir tutara ulaşması muhtemel. Uygulama 31 Aralık’ta sona erdiğinde bu hesaplarda yaklaşık 2 trilyon TL’ye ulaşacağını öngördüğüm tutarın hesap sahiplerince nasıl kullanılacağı, nereye gideceği apaçık ortada. İktidar, KKM ile ülke ekonomisinin altına 31 Aralık 2022 gece yarısı patlayacak bir saatli bomba yerleştirdi!

“İKTİDAR, ET VE CANLI HAYVAN İTHALATIYLA ÜLKE BESİCİLİĞİNİ TÜKENME NOKTASINA GETİRDİ”

Tarımda üretici fiyat artışı yıllık yüzde 149’a yükselirken, tarımsal girdi fiyat endeksindeki artış ise yüzde 124’e çıktı. Tarım ve Orman Bakanı, Venezuela’da helikopterle meraları geziyor, buğday ekilebilecek alan arıyor. İktidar, et ve canlı hayvan ithalatıyla ülke besiciliğini tükenme noktasına getirdi!

Çiftçinin TÜİK’in resmi rakamlarıyla bile üç haneye çıkan girdi ve maliyet artışları karşısında ekemediği, boş bırakmak zorunda kaldığı tarım arazileri için çözüm üretmek yerine, boş bırakılan arazilere el koyup, üretim yaptırmak için başkalarına kiralayacaklarını ilan eden Tarım ve Orman Bakanının bu mucize projeleriyle ülke tarımının ayağa kalkması olanaksız.

“MEDYA ÜZERİNDEN SANAL DÖVİZ BOLLUĞU ÖYKÜLERİYLE SÜRECİ YÖNETMEYE ÇALIŞIYORLAR”

Merkez Bankası’nın 14 Temmuz 2022 haftası para ve banka istatistiklerine ilişkin verileri, döviz krizinin adım adım yaklaştığını ortaya koyuyor. Yabancı yatırımcıların Türkiye’den çıkışlarını kesintisiz sürdürmesiyle yılbaşından bu yana giden yabancı sermaye 5,3 milyar dolara yükseldi!

İktidar, rezervleri tükettiği, hazine ve kamu bankalarının kasasını boşalttığı için kendisine bağlı medya üzerinden sanal döviz bolluğu öyküleriyle süreci yönetmeye, yaklaşan döviz kıtlığı krizini geciktirmeye çalışıyor. Ancak gökten dolar yağmadığı ya da iktidar IMF’nin kapısını çalmadığı sürece, adım adım gelen krizin yaratacağı ekonomik depremi engellemek güç görünüyor. MB’nin rakamları da yaklaşan bu tehlikeyi teyit ediyor!

“ÖDEMEDEKİ GECİKMEYE UYGULANAN FAİZDE YÜZDE 56 ARTIŞLA DERİN BİR ÇELİŞKİYE İMZA ATILDI”

Merkez Bankası’na (TCMB) politika faizini 7 aydan bu yana sabit tutma yönünde talimat vererek, baskı uygulayan iktidar, vatandaşın devlete yapacakları ödemelerdeki gecikmeye uyguladığı faizi ise yüzde 56 artırarak derin bir çelişkiye imza attı. TCMB, bankaları yüzde 14 faizle fonlayarak kârlarını yüzde 400 artırmalarına olanak sağlarken, Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘gecikme zammı’ adı altında vatandaştan alacağı faizi aylık yüzde 2,5, yıllık yüzde 30’a çıkarttı!

Nitekim, TCMB faizi sabit tutulurken, kamu alacaklarının gecikme faizinde yapılan bu artış, iktidarın mükellefin, vatandaşın cebine el atarak faiz gelirini artırmayı amaçladığını, vergisini ödeyemeyen, SGK primini ödeyemeyen işyerlerini, işletmeleri, trafik cezası kestiği vatandaşı faize boğarak nefes alamaz hale getireceğini göstermektedir.

“ALTI AYDA 10 BİN 352 TÜRK ŞİRKETİ KAPANDI”

Altı ayda 10 bin 352 Türk şirketi kapandı. Aynı dönemde İranlılar, Ruslar, Suriyeliler, Afganlar, Etiyopyalıların da aralarında olduğu yabancılar ise 5371 yeni şirket açtı. İktidarın ekonomi modeliyle Türk şirketleri batıyor, yabancılar için ‘kelepir ülke’ oluyor!

TL’deki aşırı değer kaybı, dövizdeki yükseliş yanında, Rusya-Ukrayna savaşı ve batının Rusya ve İran’a yaptırımları orta ve üst gelir grubundaki pek çok Rus ve İranlı için Türkiye’yi ‘ikamet ve ticaret’ açısından cazip kılıyor.

“TÜRKİYE’NİN SURİYE’YE OLASI HAREKÂTINA İRAN VE RUSYA’DAN DESTEK ÇIKMADI”

Tahran’da yapılan üçlü zirve ardından yayınlanan Türkiye-İran-Rusya ortak bildirisinde, Suriye’nin egemenlik ve toprak bütünlüğüne saygı bir kez daha yinelenirken, terörle mücadele konusunda iş birliği vurgulandı. Türkiye’nin Suriye’ye olası harekâtına İran ve Rusya’dan destek çıkmadı!

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Tahran dönüşü yaptığı açıklamada ABD’nin Fırat’ın doğusunu terk etmesini istemesi ve bu yönde açıklamalarda bulunması kanımca üçlü zirvede kararlaştırılan ortak taleplerden birisi. Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suriye’nin kuzeyine dönük olası yeni harekâtla ilgili sorulara, ‘Türkiye’nin güvenlik endişeleri giderilmedikçe harekatın gündemde kalmaya devam edeceği’ yanıtını vermesi, bu aşamada Tahran’da liderlerden beklediği desteği alamadığının işareti.”