Emek ve Özgürlük İttifakı’nın kuruluşu ilan edildi
Emek ve Özgürlük İttifakı kuruluşunu ilan etti. Haliç Kongre Merkezi'nde bir araya gelen Emek ve Özgürlük İttifakı, "Hep birlikte başaracağız" sloganıyla yola çıktı.
cumhuriyet.com.trHalkların Demokratik Partisi (HDP), Türkiye İşçi Partisi (TİP), Emek Partisi (EMEP), Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP), Emekçi Hareket Partisi (EHP) ve Sosyalist Meclisler Federasyonu’nun (SMF) oluşturduğu "Emek ve Özgürlük İttifakı" bugün İstanbul’da kuruluşunu ilan etti.
Haliç Kongre Merkezi'nde bir araya gelen Emek ve Özgürlük İttifakı, "Hep birlikte başaracağız" sloganıyla yola çıktı.
Saat 15.30’da başlayan halk buluşmasında ittifak içindeki siyasi partilerin genel başkanları, sözcüleri ve eş genel başkanları birer konuşma yaptı ve ittifakın programının çerçevesi kamuoyuna duyuruldu.
"YENİ ZAFERİMİZ 7 HAZİRANLAR KADAR YAKINDIR"
İttifakın bileşenlerinden HDP’nin Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, yaptığı konuşmada tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve Aysel Tuğluk'a selam gönderdi.
Buldan, "Bugün demokrasi için önemli bir gün. Farklılıklarımızla, coşkumuzla, kararlılığımızla ve çözüm gücümüzle gümbür gümbür geldiğimizi gösterdiğiniz önemli bir gün. Kutlu olsun" dedi.
Buldan, şu ifadeleri kullandı:
- Değiştirmeye geliyoruz, yeni bir başlangıç yapmaya geliyoruz. Demokrasinin önündeki tüm kilitleri hep birlikte açmaya geliyoruz. Hedefimiz, gerçek demokrasi, yolumuz üçüncü yoldur. Çözüm için gerekli olan irade de coşku da kararlılık da bizdedir, bu salondadır, sizlerderdir, hepimizdedir. Çünkü yolumuz Mahirlerin, yolumuz İboların, yolumuz Mazlumların, yolumuz Musa Anterlerin, yolumuz Deniz Poyrazların yoludur. Mirasımız Seyit Rızaların, Denizlerin idam sehpalarındaki dik ve onurlu duruşudur. Yeni zaferimiz 7 Haziranlar kadar yakındır.
"BARIŞIN HAKİM OLDUĞU BİR COĞRAFYA YARATMAK İÇİN GELİYORUZ"
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan'ın konuşmasının ardından Mithat Sancar söz aldı. Sancar, "Savaşların değil barışın hakim olduğu bir toprak, bir coğrafya yaratmak için geliyoruz" dedi.
Sancar, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
- İddiamız da hedefimiz de büyüktür. Dolayısıyla yürüyüşümüz de çok büyük olacaktır. Savaşların değil barışın hakim olduğu bir toprak, bir coğrafya yaratmak için geliyoruz. Kürt sorunun demokratik yöntemlerle çözülmesi için geliyoruz. Onarıcı bir adaleti, kanayan tüm yaralarımızı sarmak için hayata geçirmek için geliyoruz. Toprağımızı, suyumuzu, ağaçlarımızı talandan kurtarmak için geliyoruz. Ve güzel sabahlara güneş olmak için hep birlikte yola çıktık geliyoruz. Rant ve yolsuzluk kanallarını kapatmak için geliyoruz.
- Emine annenin, Çorlu annelerinin, Roboski ailelerinin, Soma ailelerinin, Cumartesi Anneleri'nin adalet arayışındaki, Barış Anneleri'nin ve onların haykırdığı adaleti yaşanır bir hale getirmek için geliyoruz. Kadınlar için geliyoruz, saçı göründüğü için katledilen Mahsa Amin’iye can olmak için geliyoruz. Gençlerin özgürlüğü için geliyoruz. Gençlerin yarınları ve geleceği için geliyoruz. Sevgili işçiler sizler için geliyoruz. Sevgili emekçiler sizler için geliyoruz. Kayyum rejimini darbeler mezarlığına gömmek için geliyoruz. Çözüm de çözüm gücü de biziz. Bizim hikayemiz güzel ve aydınlık günlerle buluşma hikayesidir. Hoş geldin demokrasi adalet ve barış demek için günler yakındır. Yolunuz ve yolumuz açık olsun.
ERKAN BAŞ: YARIM ADIM GERİ ATMAYACAĞIZ
TİP Genel Başkanı Erkan Baş şunları söyledi:
- Bize bir şey dayatılıyor kardeşler. Türkiye'de, bölgemizde tarihsel bir kırılma yaşanırken ‘işçiler, gençler, kadınlar, Kürtler, Aleviler siz sadece izleyebilirsiniz’ diyorlar. ‘Sadece destek olabilirsiniz, sadece alkışlayabilirsiniz’ diyorlar. Bunu reddetmeye geldik. Biz buraya tarihi izlemeye değil tarihi yeniden yazmaya geldik. Tarihi ve geleceği ellerimizle yapmaya geldik” dedi. Halkın izleyici değil müdahil olacağı, özne olacağı bir sürecin adımlarını attıklarını söyleyen Baş şunları söyledi: “Ama izin verirseniz tarih demişken bir şeyi eklemezsem eksik kalacak. Bugün bir ittifakı ilan ediyoruz. Dışarıdan bakanlar diyebilir ki Türkiye'de artık yeni bir ittifak daha var. Oysa unutulmaması gereken bir şey var. Biz Türkiye'nin en yeni ittifak olabiliriz. Ama bu toprakların en köklü ittifakıyız. İdam sehpalarında yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği diyen Deniz Gezmişlerle başlamış, 12 Eylül zindanlarında faşist cuntaya karşı direnişle kurulmuş bir ittifaktır bizim ittifakımız. Yargısız infazlara, köy yakmalara, köy boşaltmalara karşı Cumartesi Anneleri kurdu bizim ittifakımızı.
- Tarihin akışında zaman zaman ezilen ayrı düştüğümüz yerler olmuştur. Ama acılarımız her zaman ortaktı. Yüreklerimiz her zaman birlikte atıyordu. Ve o yüzden bugün burada Türkiye tarihi, en köklü, en güçlü ittifakını hep birlikte ilan ediyoruz.”İttifakı oluşturanlar ülkenin, halkın bu iktidardan kurtulması için bedeli ne olursun mücadeleyi göze alanlar olduğunu anlatan Baş, “Biz Gezi'nin en güzel çocuklarının yoldaşlarıyız, biz İŞİD barbarlarına teslim olmayanlarız, kentleri bombalanan, seçilmişleri esir alınan her gün, her saat bu iktidarın baskısına, zorbalığına, hukuksuzluğuna karşı yarım adım bile geri adım atmayanların temsilcisi olmaya çalışıyoruz. Dost, düşman, herkes bilsin. Bundan sonra aynı kararlılıkla ve mutlaka çok daha güçlü olarak bu mücadeleyi büyüteceğiz. Yarım adım geri atmayacağız. O kaçak Saray var ya Ankara'daki kaçak saray. Hadi hep beraber hayal edelim. O kaçak sarayı utanç müzesi yapmışız. Ve çocuklarımızı gezdiriyoruz. Bu ülke tarihinde nasıl rezaletler yaşandığını, bir diktatörü nasıl devirdiğimizi çocuklarımıza anlatıyoruz.
PERİHAN KOCA: HALKIMIZI KÖTÜNÜN İYİSİNE MAHKUM ETMEYECEĞİZ
Toplumsal Özgürlük Partisi Dönem sözcüsü Perihan Koca konuşmasına, “Halkçı bir seçeneğin inşası, demokratik bir Türkiye'nin kuruluşu için son derece tarihsel, tayin edici bir dönemin eşiğinde halkın yegane seçeneği olan kuruluşu için bir araya geldik" diyerek başladı.
Koca, "Ülkemiz bir yol ayrımında. Adeta bir mayın tarlasında yaşıyoruz. Memleket yangın yeri. Memleket kan ağlıyor. Devasa bir yıkım ve enkazla karşı karşıyayız. Ekonomik krizde, devlet krizde, siyaset krizde, toplum krizde. Çünkü kardeşler memleketi boğazına kadar pisliğe batırdılar. Memleketi mafyalarıyla, çeteleriyle, yobazlarıyla, zindanlarıyla, para babalarıyla boğazına kadar. Batırdılar. Halka karşı savaş ilan ederek adım adım memleketi faşizme doğru sürüklüyorlar. Görüyoruz kardeşler, bir avuç azınlık dışında hiçbirimiz güvende değiliz. Çünkü bu suç düzeninde, bu yağma düzeninde görüyoruz ki, iş yok, ekmek yok, aş yok. Çünkü bu saltanat düzeninde barış yok. Eşitlik yok, adalet yok, özgürlük yok. Hal böyleyken kardeşler birileri de kürsülere çıkıp sabredin diyor. Seçimi bekleyin. Aman ha sandığı bekleyin diyor. Yalanlara da sahte umutlara da karnımız tok. Halkımızı kötünün iyisine biz mahkum etmeyeceğiz" dedi.
DEKLARASYON AÇIKLANDI
Bu birlik ve mücadele yeni dönemin belirleyici, etkin bir gücü de olmak zorundadır. Halkın beklentisi ve talebi de bu yöndedir” denilen deklarasyon şöyle devam etti:
- Verilecek ortak mücadele, takınılacak güçlü ve kararlı tutum, halkın acil ekonomik taleplerinin elde edilmesi ve demokratikleşme yolunda adımlar atılmasını sağlayacak bir yürüyüş olacaktır. Bu yürüyüşün uğrak yerlerinden biri olan seçimler Türkiye için kritik bir anlam taşımaktadır.
- Seçim sürecinde halkın gelecek umutlarını salt sandığa bağlamadan, ancak sandığın önemini de görmezden gelmeden emek ve demokrasi mücadelesini yükselterek, bu temelde halkı seçimlerden kazanımla çıkmaya motive etmek ve seçim güvenliği için bütün tedbirleri almak ihmal edilemez bir sorumluluktur.
- İçinden geçtiğimiz bu olağanüstü süreçte ekonomik ve politik acil görevlerin gerçekleşmesi için hedeflediğimiz ittifak, sömürülen ve ezilen bütün halk kitlelerinin ittifakıdır. İşçilerin, emekçilerin, yoksulların, kadınların, gençlerin, doğa ve insan hakları savunucularının dayanışması ve ittifakıdır. Ortak, güçlü ve kararlı bir mücadele zeminidir.”
Ekonomiye de özel bir vurgu yapılırken “Ekonomik krizin ve çok yönlü toplumsal yıkımın ağır faturasını yerli ve yabancı sermayeye ödetecek, emekçilerin yaşadığı güvencesizliğe ve geleceksizliğe son verecek politikaların izlenmesi şarttır” denildi.
Deklarasyonda zamların durdurulması, insanca yaşanacak ücret artışları, işten atmaların yasaklanması, yoksulluğu ortadan kaldıracak bir ekonomik programın gerçekleştirilmesi gerektiği belirtildi.
“KURULAN TEK ADAM YÖNETİMİ…”
“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı altında kurulan tek adam yönetimi, demokratik hak ve özgürlükleri kullanılamaz hale getirmiş, keyfiliği, zorbalığı, hukuksuzluğu ve adaletsizliği kurumsallaştırmış, bu ülkenin ve halkların yaşadığı sömürüyü, baskıyı ve çözümsüzlüğü derinleştirmiş, faşizan uygulamaları gündelik politikanın parçası haline getirmiştir” denilirken, gerçek hedefin demokratik, özgürlükçü, eşitlikçi ilkeler temelinde halkın gerçek egemenliğine dayalı bir demokrasi inşa etmek olduğu vurgulandı.
Deklarasyon şöyle sonlandı:
- Türkiye'nin aydınlık ve demokratik geleceğini düşünen tüm kurum, kuruluş ve partilere, tek tek yurttaşlaradır. Hep beraber sorumluluk alalım. Cumhuriyetin 2. yüzyılında yangın yerine çevrilen ülkeyi ortak talepler ve birlikte mücadele anlayışıyla özgür ve demokratik şekilde yeniden inşa edelim.
- Türkiye halkları ayrımcılığa, nefret söylemine, kutuplaşmaya, Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı arasına sıkışmış bir egemen siyasete mahkûm değildir.
- Emek, barış, özgürlük ve demokrasi değerleri temelinde halkın egemen olduğu bir toplumsal düzen kurabiliriz. Bunu başarmak ezilen ve sömürülen halk kitlelerinin değiştirici gücüyle mümkündür. Herkesi bu anlayış ve çağrı doğrultusunda ortak ve birleşik mücadeleye davet ediyoruz. Hep birlikte başaracağız.