Doç. Dr. Tuncer'den yıldönümünde saltanatın kaldırılmasına ve Harf Devrimi'ne ilişkin değerlendirme

1 Kasım, saltanatın kaldırılması ve Harf Devrimi’nin yıldönümü olması açısından sembolik bir tarih. Diplomasi tarihçisi Doç. Dr. Hüner Tuncer, saltanatın kaldırılması Mustafa Kemal’in girişimiyle yaşandığını vurguladı.

Aytunç Ürkmez

1 Kasım tarihi Türk Aydınlanma Devrimi için önemli adımların atıldığı bir tarih. 1 Kasım, saltanatın kaldırılması ve Harf Devrimi’nin yıldönümü olması açısından sembolik bir tarih. Ebedi başkomutan Mustafa Kemal’in önderliğinde Kurtuluş Savaşı’nın zaferle sonuçlanmasının ardından İsveç’in Lozan (Loussanne) kentinde toplanacak barış görüşmelerine savaşı kaybeden emperyalist devletler Türk tarafını temsil etmesi için Ankara ve İstanbul hükümetlerini çağırdı. Mustafa Kemal, ikililiği ortadan kaldırma ve ve Türk ulusunun tavizsiz temsilciliğinin sağlanması için saltanatın kaldırılması gerektiğini biliyordu. Bu amaçla; Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) 1 Kasım 1922’de 2 maddelik “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Hukuku Hâkimiyet ve Hükümraninin Mümessili Hakikisi Olduğuna Dair Heyeti Umumiye Kararı” kabul edilerek saltanat ve hilafet makamları ayrılarak saltanatlık kaldırıldı.

‘BU BIR OLDU BİTTİDİR’

Saltanatlığın kaldırılmasına ilişkin diplomasi tarihçisi Doç. Dr. Hüner Tuncer, “Mustafa Kemal, savaş ve diplomasiyi yan yana uygulayan bir liderdi. Büyüklüğünün bir anlamı da budur. Bir taraftan Kurtuluş Savaşı verilmekte, deiğer tarafta barış görüşmeleri yapılmaktaydı. Savaş sürerken 20 Ocak 1921’de Teşkilatı Esasiye Kanunu çıkarıldı. İlk maddesinde ‘Egemenlik Kayıtsız şartsız milletindir’ dendi. Bu adı konulmaksızın cumhuriyet demekti. Artık saltanat rejimine dönüş yapılamazdı. TBMM Mudanya Ateşkes Antlaşması’nın takiben 30 Ekim 1922’de saltanatın kaldırılmasını gündemine aldı. 1 Kasım 1922’de saltanat kaldırıldı” dedi. Saltanatın kaldırılması tartışmalarında oy birliğinin sağlanmadığını, hilafet ve saltanat makamlarını savunan milletvekillerinin olduğunu belirten Tuncer; tartışmalarda Mustafa Kemal’in “Hakimiyet, saltanat kuvvetle, kudretle ve zorla alınır. Osmanoğulları zorla Türk milletinin hakimiyet ve saltanatına zorla el koymuşlardır. Bu zorbalıklarını altı asırdan beri sürdürmüşlerdir. Şimdi de Türk milleti bu hakimiyet ve saltanatını isyan ederek kendi eline bilfiil almış bulunuyor. Bu bir oldu bittidir. Sorun, olmuş bitmiş bir gerçeği yasayla saplamaktan ibarettir. Bu zaten olacaktır. Buradadaki herkes konuyu böyle görürse, fikrimce başarılı olacaktır. Aksi takdirde, gereçeklik yine ifade olunacaktır. Fakat ihtimal bazı kafalar kesilecektir” sözünü anımsattı.

‘100 YIL SONRA MANZARA BU MU OLACAKTI?’

Tuncer, saltanatın kaldırılması Mustafa Kemal’in girişimiyle gerçekleştirildiğini vurgulayarak, “Yakın arkadaşları Rauf Orbay ve Kazım Karabekir saltanatlığın lağvedilmesine karşıydı. Cumhuriyetin ilanı, tamamen Mustafa Kemal’in eseridir. Bunları uygulayanlar arkadaşlarıdır ama nasıl yapılacağı talimatını veren Mustafa Kemal’dir. Arkadaşları bu devrimleri gerçekleştirecek bilgi ve kültüre sahip değildi. Atatürk’ü küçültmek için ‘Atatürk ve silah arkadaşları’ ifadesi oluşturuldu. Bu yanlış bir ifadedir. Mustafa Kemal, devrimde yanlız kalmıştır” ifadelerini kullandı. Musatafa Kemal Atatürk’ün cumhuriyetin kurması amacını; “Atatürk, Türk ulusunun sanayi devrimini kaçırması nedeniyle Avrupa ile arasında açılan farkı, cumhuriyet sayesinde kazandığı modern yurttaşlık haklarıyla kapatmasını hedefliyordu. Bu nedenle Harf Devrimi, Kıyafet Devrimi gibi devrimler hızla gerçekleştirildi. Şu anda ise siyaseten verilen tavizler, devrimin kazanımlarını yok edecek seviyeye geldi. 100 yıl sonra bu manzarayla mı karşı karşıya mı kalacaktık?” dedi.

TÜRK LATİN ALFABESİNİN KABULÜ

Cumhuriyet’in kurulmasının ardından Mustafa Kemal Atatürk, Türk ulusunun “çağdaş uygarlık” seviyesine ulaşmak için sosyal ve siyesi devrimlere hız verdi. Bu kapsamda halkın okur-yazarlık seviyesini arttırmak ve Türkçe’nin daha etkin kullanımını sağlamak için Arapça alfabesi yerine Türkçe’ye uyarlanacak bir Latin alfabesine geçilmesini hedefliyor. Bu hedefle yağılan çalışmalar sonucunda TBMM’de 1 Kasım 1928’de kabul edilen yasayla Türk Latin alfabesine geçildi. Böylece, Türk ulusunun çağdaş uygarlıkların ortak alfabesiyle dilini yazması sağlanarak, çağdaş uygarlık seviyesine yükselecek en büyük devrim gerçekleşmiş oldu. Bu devrimle Türk ulusunda okur-yazarlık seviyesi hızlıca yükseldi.