Diplomatik kaynaklar: Ege’de çözülmesi gereken birçok anlaşmazlık var

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın kasım ayında beklenen Atina ziyaretinde, 6. Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi toplantısının hazırlıklarının ele alınacağı biliniyor. Türk diplomatik kaynakları Ege’de çözülmesi gereken birçok mesele olduğuna dikkat çekerken, Yunanistan’ın sadece tek sorunun kıta sahanlığı ve ekonomik bölge sınırlarının belirlenmesi gibi davrandığını belirtiyor.

Doğa Öztürk

Diplomatik kaynaklar Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın kasım ayında gerçekleştirmesi beklenen Atina ziyareti ve Türkiye-Yunanistan ilişkilerine ilişkin açıklama yaptı. Kaynaklar, Ankara’nın son dönemde Atina ile olumlu bir ivme yakaladığını, bunun gelişmesi yönünde karşılıklı olarak samimi ve etkin adımlar atıldığını söyledi.  7 Aralık 2023 tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Yunanistan Başbakanı Kyriakos Miçotakis arasında ‘dostane ilişkiler ve iyi komşuluk ilişkilerine’ ilişkin imzalanan Atina Bildirgesi’ni anımsatan diplomatik kaynaklar, gerginliği tırmandırıcı eylem ve söylemlerden kaçınmaya devam ederek iki ülkenin yararına olacak işbirliği alanlarına odaklanıldığını kaydetti. Bakan Fidan’ın kasım ayında yapması öngörülen ziyaretin, Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgos Yerapetritis’in 5 Eylül 2023 tarihli Ankara ziyaretinin idaesi niteliğinde olduğunu aktaran kaynaklar; ziyaretin temel amacının, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Miçotakis başkanlığında 2025 yılının ilk aylarında Ankara’da düzenlenmesi planlanan 6. Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi toplantısının hazırlıkları olduğunu ve bakanların ikili ilişkilerin yanı sıra Ortadoğu’daki durum başta olmak üzere bölgesel meseleleri de görüşeceklerini aktardı. 

ULUSLARARASI YARGIYA GİDEBİLİR

Türkiye ve Yunanistan’ın yanyana varolmaya devam edeceğini vurgulayan kaynaklar; halkların çıkarı ve bölgedeki istikrar ile huzurun güçlenmesi için Türk ve Yunan makamlarının birlikte çalışmak zorunda olduğuna işaret etti. Ege meselelerinde tarafların pozisyonlarında bir değişiklik olmadığını belirten kaynaklar, egede anlaşmazlıkların tek kaleme indirgemenin mümkün olmadığını, ‘karasuları ve hava sahası genişliğinden aidiyeti belirsiz coğrafi formasyonlara, gayriaskeri statüdeki adaların silahlandırılmasından, uçuş bilgi bölgesi (FIR) yönetimi gibi anlaşmazlıklara’ kadar tüm meseleleri çözüm aranması gerektiğini söyledi. Anlaşmazlıkların uluslararası hukuka uygun, kalıcı, kapsamlı bir çözüme kavuşturulmasının istendiği dile getirdi. Buna karşın kaynaklar, Yunanistan’ın ise iki ülke arasında sadece tek bir mesele bulunduğunu, bunun da kıta sahanlığı/münhasır ekonomik bölge sınırlarının belirlenmesi olduğunu savunduğunu aktardı. Ege meselelerinin büyük çoğunluğunun hukuken ilintili olduğunu ifade eden kaynaklar, meselelerin birlikte ele alınmasının barışçıl çözümler için gereklilik olduğunu; Türkiye’nin ‘gerginlik ve kriz yaratabilecek’ hiçbir meseleyi çözümsüz bırakmak istemediğini söyledi. Müzakereler sonucu çözüme ulaşılamazsa anlaşmazlıkların paket halinde uluslararası yargıya gidebileceğini bildiren kaynaklar, bu aşamaya gelmeden Yunanistan’ın Uluslararası Adalet Divanı’nın yetkisine koyduğu çekincelerini kaldırması gerektiğine işaret etti. Kaynaklar Ege’de iki tarafın da yaşamsal çıkarları olduğunu ve işlevsel, çevreyle ilgili konularda projelerin ortaklaşa yürütülmesinden yana olduklarını belirtti. 

‘RUM AZINLIK, ZENGİNLİĞİMİZ’

Heybeliada Ruhban Okulu’nun yeniden açılması iddialarını da değerlendiren kaynaklar; Yunanistan’ın Türkiye’nin Rum azınlıkla ilgili konularını ‘uluslararası toplumu ilgilendiren, evrensel dini özgürlük, insan hakkı’ meselesi gibi yansıtırken Batı Trakya Türk azınlığı ile ilişkili konuları ise Yunanistan’ın iç meselesi gibi yansıttığını söyledi. Kaynaklar, “Yunanistan, azınlığın etnik kimliğini inkar etmeye, seçilmiş dini liderlerini tanımamaya, eğitim imkanlarını fiilen kısıtlamaya, azınlık vakıflarının içini boşaltmaya, özetle azınlığı sindirmeye yönelik çabalarına artık son vermeli. Biz Rum azınlığımızı bir zenginlik ve ülkemizle Yunanistan arasında bir dostluk köprüsü olarak görüyoruz. Yunanistan da kendi Türk azınlığını bu şekilde görmeli. Yunanistan’ın, Lozan Antlaşması’nın kapsamına girmeyen soydaşlarımıza yaklaşımını da gözden geçirmesini bekliyoruz. Selanik’te, Rodos ve İstanköy’de yaşayan soydaşlarımız, her ne kadar Lozan Antlaşması’nda belirlenen azınlık çerçevesine girmiyorlarsa da, Yunan devletinin onlara yönelik olarak da evrensel değerler temelinde, günümüz insan ve azınlık haklarını manzumesine yaraşır adımlar atmasını bekliyoruz” ifadelerini kullandı. 

‘İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM’

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın, New York’ta bugün Rum lideri Hristodulidis ile bir araya gelmesine ilişkin de konuşan kaynaklar; federasyona yönelik müzakerelerin 50 yıl boyunca denendiğini, çözüme ulaşılamadığını anımsattı. Türk tarafı olarak bir daha bunun denenmeyeceğinin altını çizen kaynaklar, Kıbrıs meselesinin iki kesimli, iki toplumlu federasyon modeli temelinde çözümünün mümkün olmadığını, Kıbrıs’ta iki ayrı halk ve iki ülke olduğunu vurguladı. Çözümün de ya bu temelde olacağı, ya da olmayacağı ifade edildi. KKTC lider Tatar’ın ‘Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri’nin şahsına duyduğu saygıdan dolayı’ Rum lider ile düzenlenecek gayriresmi yemeğe katılmayı kabul ettiğini açıklayan kaynaklar, Tatar’ın orada iki devletli çözüm vizyonunu yeniden izah edeceğini ve BM Genel Sekreteri’nin bu davetinin yeni bir sayfa açılması için bir fırsat olduğunu söyledi. Kaynaklar, “Rumlar federasyon dışındaki bir çözüm modeli konuşmaya hazır hissettiklerinde, o zaman iki anavatan ve Ada’daki iki taraf  BM’nin himayesinde 4+1 formatında bir araya gelir, Kıbrıs meselesini nasıl çözebileceğimizi konuşuruz. Ancak federasyon üzerinde ısrar ettikleri sürece bir yere varamayız” değerlendirmesinde bulundu.