Depremlerin ardından bu kez inşaat işçileri konuştu... 'İstanbul'da herkesin mezar taşı hazır'

Yapılış sırasında sık sık iş cinayetleriyle gündem olan dev binalar, Kahramanmaraş merkezli depremlerde bu kez yurttaşlara mezar oldu. Felaketin büyük yıkıma yol açtığı bölgede arama kurtarma çalışmalarında inşaat işçileri de sendikalarıyla yer aldı. İnşaat ve Yapı İşçileri Sendikası (İYİ-SEN) Hasan Kırlangıç, bölgedeki çalışmalarını ve gördüğü tabloyu Cumhuriyet'e anlatırken İstanbul depremi sonrası kentin karşılaşması olası durumu da "İstanbul'da herkesin mezar taşı hazır. Mezarımızda yaşıyoruz" diyerek dile getirdi.

cumhuriyet.com.tr

Kahramanmaraş merkezli depremlerde bölgedeki 10 ilden onbinlerce yurttaşımız hayatını kaybetti. Devasa yıkımın sonucu ölenlerin sayısı her gün artarken sorumluların cezalandırılması da kamuoyundaki ortak çağrı olarak öne çıkıyor.

Depremlerin üstünden geçen ilk haftayla birlikte, yaptıkları binalar yurttaşlara mezar olan müteaahhitlerden kimilerine yönelik tutuklamalar başladı. Ancak açılan soruşturmaların kapsamının daha ötelere geçmemesi, bu yıkım tablosuyla ilglili "fatura yalnızca müteaahitlere mi kesilecek?" sorusuna yol açtı. Bina denetim şirketlerinin odalardan alınmasından imar aflarına, plansız şehircilik anlayışından kimi yerel yönetimlerde inşaat şirketlerinin çıkarlarının belirleyici hale gelmesine değin çok katmanlı bir rant zincirinin yargı dosyalarına girip girmeyeceği de merak konusu. Sadece iş cinayetleriyle gündem olan inşaat işçileri, piramidin tepesinde siyasetin olduğuna dikkat çekiyor.

İşte depremlerin ardından çok sayıda sendika üyesi işçiyle birlikte bölgeye giden İnşaat ve Yapı İşçileri Sendikası (İYİ-SEN) Genel Başkanı Hasan Kırlangıç da konuya ve bölgede yürüttükleri çalışmalara ilişkin Cumhuriyet'e konuştu.

"17 AĞUSTOS'TA SINIFTA KALMIŞTIK, ŞİMDİ OKULDAN ATILDIK"

Kırlangıç, depremin haberi geldiğinden itibaren herhangi bir afet bölgesine giderek arama kurtarma çalışmalarına katılmak istediklerini ve Hatay'da herhangi bir çalışma olmadığını tespit edince hedeflerinin burası olması gerektiğine karar verdiklerini söyledi. Kendisinin 17 Ağustos depreminde de yardım amaçlı Kocaeli'ye gittiğini belirten Kırlangıç, o dönemki çalışmaların daha organize olduğunu söyleyip şu ifadeleri kullandı:

"Gölcük'te gittiğim mahallede daha ilk günden itibaren yıkılan tüm binalarda çalışma vardı. Giriş çıkış kontrolleri vardı. Tabi ki o zamanki hükümet sınıfta kalmıştı, ama bugünkü hükümetse okuldan atıldı. Burada halk kendi imkanlarıyla çalışıyordu. Biz inşaat işçileri olarak zaten ekmeğimizi bu işten kazandığımız için bu konuda çalışmaya hazırdık. Ekipteki arkadaşlarımızı da buna göre oluşturduk. Kalıpçı, demirci gibi... İlk gün manzara kötüydü. Ailelerin arama çabaları. Bir taraftan yolda geçen iş makinalarının önüne atlayanlar... İlk gün AKUT'la birlikte iki can kurtardık. 1 karı kocayı çıkardık ama çocuklarına yetişemedik."

"BETONU DONDURMAK İÇİN KİMYASAL KULLANIYORLAR"

Kırlangıç, enkazlardaki çalışmalara katılırken, kullanılan beton ve diğer malzemeleri de incelediklerine dikkat çekti. Kırlangıç, "50'lik olması gereken kolon 35 olarak kullanılmış. Bulunduğumuz Mustafa Kemal Mahallesi'nde (İskenderun) eski binaların neredeyse hepsi duruyor. Yeni binalarınsa hepsi ya yıkılmış ya da hasar var. 1 yıl önce yapılmış binalar yıkılmış. Eski binalarda betonu dondurmak için kimyasal madde kullanılmıyordu. Bugün beton döküp 1 gün sonra üzerinde çalışma yapmaya başlıyoruz. Yani o betonu biz kimyasallarla dolduruyoruz. Demir ve çimento birbiriyle pekişmeden yapmış oluyoruz" bilgisini verdi. 

TV ekranlarında yıkılan binalarla ilgili konuşan kimi "uzman"ların ve sektör temsilcilerinin işçileri tembellikle suçlayıp "işi bir an önce bitirmek amacıyla duvarı sağlam yapmadıkları" gibi ifadeler kullandıklarına dikkat çeken Kırlangıç, "Binanın kolonları çöküyor. Bundan sonra ördüğümüz duvarın bir anlamı var mı mantıken? Kat kat olup aşağı inmiş bir yapıda duvar dayanmaz. Binayı taşıyan kolonlardır, kirişlerdir. Keşke sadece duvarlar yıkılmış olsa... En fazla yaralı çıkarırsınız" diye konuştu.

"ZİNCİRİN BAŞINDA SİYASET VAR"

Kırlangıç şöyle devam etti:

"Defalarca imar barışı yapıldı mı bu ülkede? Binalar yapılırken fay hatları üzerine imar planı veren ve bunu denetleyen kurumlar buranın fay hattı üzerinde olduğunu bilmiyor mu? Buraya yapılabilecek kat sayısı belirleniyor mu belirleniyor. Beton yapım aşamasında denetim var mı? Yok! Bunların hepsini sıradan insanlar yapmıyor. Bir yerlerden izin alınarak yapılıyor sonuçta. Müteaahhitler suçu var mıdır bunda vardır. Ama bu zincirin son halkasında siyasi irade vardır. Birileri kapıyı açık bırakırsa hırsız oraya girer. Hırsız o kapıyı nereden biliyor?"

"İSTANBUL'DA HERKESİN MEZAR TAŞI HAZIR"

İYİ-SEN Genel Başkanı, beklenen İstanbul depremine kentteki durumun nasıl olacağını ise "Felaket.. Bunun 10 misli bir durumu düşünün" diyerek niteledi. Hatay'da "lüks güvenilir" diye pazarlanıp satılmış yapıların bugün yerle bir olduğuna dikkat çeken Kırlangıç, İstanbul'da da durumun farklı olmayacağını belirtip "Bu kafayla, bu mantıkla devam edildiği sürece, kentsel dönüşümle 3-4 katlı binaların yerine 10-15 katlı yaptığınız binaların hiç biri dayanmaz. Siz bunu sistemli kazıklı, depremeye dayanıklı raylı yapmazsanız, betonu da bu şekilde kurgularsanız, bu kaçınılmaz olacaktır. İstanbul'da herkesin mezar taşı hazır. Mezarımızda yaşıyoruz" diye konuştu.

"ÇALIŞMALARDA İNŞAAT İŞÇİLERİ DE OLMALI, KOLONU KİRİŞİ TANIYAN BİZİZ"

Türkiye'nin deprem ülkesi olduğunu hatırlatıp "Daha yaşanılır bir ülke yaratabiliriz. Niyetimiz bu olsun" diyen Kırlangıç, İYİ-SEN olarak bir de önemli talepleri olduğunu dile getirerek sözlerini şöyle tamamladı: 

"Arama kurtarma çalışmalarında inşaat işçilerinin katkısı olabileceğini gördük. Bunun olması gerekiyor. Gerekirse bu konuda eğitim de alabiliriz. Gerekli araçlar olduğunda inşaat işçileri bu bölgelerde çalışmalara ciddi faydası olacağını artık biliyoruz. Kolonu, kirişi tanıyan biziz"