Depremde en çok unutulan ilçe

6 Şubat depremlerinin üzerinden 14 ay geçti. Ancak depremden etkilenen bazı il ve ilçelerde zaman durmuş gibi. Unutulmuşluk ve ihmal edilmişlik duygusunun en yoğun hissedildiği yerlerin başında Hatay’ın Samandağ ilçesi geliyor.

Çağdaş Bayraktar

6 Şubat depremlerinin üzerinden 1 yıl 2 ay geçti. Depremin ilk saatlerinde Milli oyuncular Volkan Demirel ve Gökhan Zan’ın haykırışları olmasa, Kahramanmaraş merkezli depremlerin en çok Hatay’ı vurduğunu çok geç fark edecekti herkes. Ancak geçen zaman gösteriyor ki durumun fark edilmesi, gerekenlerin yapılmasını sağlamadı. En çok yıkımı yaşayan Hatay’da en kör nokta ise Samandağ. İlçede biraz vakit geçiren herkesin söylediği cümleyi biz de yineleyelim:

“Türkiye’de Samandağ kadar coğrafi özellikleri olup da çağını bile yakalayamamış çok az ilçe vardır.”



KiMSEDEN YÜZLERI GÜLMEMiŞ
Eşsiz denizi ve sahili olan ilçenin birçok mahallesi depremde yıkıldı. Halkın önemli bölümü konteynerlerde, bir kısmı ise çadırlarda. İlçeyi gezdiğinizde hissettiğiniz en yoğun duygu kaderine terk edilmişlik. Ne iktidardan yüzleri gülmüş ne de muhalefetten. Sorunlar 6 Şubat’la başlamamış, 6 Şubat’la daha da içinden çıkılmaz bir hâl almış. Zaten bir yurttaş bu durumu şu sözle özetliyor: “Depremden önce 10 yıl gerideydik, şimdi 30 yıl gerideyiz.”

İlçede neredeyse sağlam yol yok, ulaşım yok denecek kadar az. Altyapı sorunu olmayan mahalle neredeyse yok. Her yoğun yağış sel baskını demek. Elektrik kesintileri, depremden az etkilenen mahallelerde bile yoğun.

SORUNLAR SARMALI
Samandağ, moloz yığınlarına seçilen yerler ve ayrıştırma işlemlerinin özensizliği açısından çok kötü bir örnek. Hasta olmayan çocuk yok. Bu plansızlıkla hastalık, ilçe insanının hem kısa hem orta hem de uzun vadede büyük dertlerinden birisi olacak gibi. Samandağ, insanının her durumda güleç kalabilmesiyle bilinir, gülen yüzler solmuş. İnsanlar eskiye özlem duyuyor ama eski hayat neydi, nasıldı, onu bile unutmuş.



Hafta içi okuluna gidip hafta sonu babasına yardım etmek için bir pikabın arkasında çiçek satan lise öğrencisi Irmak ile tanışıyoruz. "En çok neyi özledin" diyorum, bir süre duruyor, çünkü hayatın durduğu bir yerde hayata devam etmeye çalışıyor. Bir süre sonra ise “Eskiyi” diyor, “Sosyalleşmeyi”

Ata toprağı, vatan toprağını bırakmak istemeyen insanlar memleketlerinde yaşıyor.

Bunun adı ne kadar yaşamak, işte o sorunun olumlu bir yanıtı neredeyse kimse de yok...