CHP'li Tutdere: Yargı krizi büyüyor, hükümet yangına benzin döküyor

Meclis Genel Kurulu'nda konuşan CHP'li vekil Abdurrahman Tutdere, 'yargı krizi'ne ilişkin değerlendirmede bulundu. Yargıtay'ın hükmüne uymayacaklarını kaydeden Tutdere, dairenin vermiş olduğu kararı yırttı.

cumhuriyet.com.tr

CHP’nin hukukçu Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere, TBMM Genel Kurulu’nda şahsı adına söz alan ve Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay 3. Ceza Dairesi arasında başlayıp derinleşen yargı krizine ilişkin açıklamalarda bulundu.

“YARGI KRİZİ DERİNLEŞİYOR, HÜKÜMET YANGINA BENZİN DÖKÜYOR”

Yargı krizinin ve anayasa darbesi tartışmasının bir haftadır  derinleşerek devam ettiğini söyleyen Tutdere, “Kriz derinleşiyor, hükümet çözeceğine daha da derinleşmesi için âdeta yangına benzin döküyor. Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye Büyük Millet Meclisinde direniyor. Öyle anlaşıyor ki Ak Parti'nin hem sözcüleri hem de Sayın Cumhurbaşkanı üzerine yemin ettikleri, bütün meşruluklarının kaynağı olan Anayasa'yı uzun zamandır okumamışlar. Onun için buradan, milletin Meclisinden, milletin kürsüsünden birkaç hatırlatma yapmak istiyorum: Anayasa'mızın 2'nci maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Yine, Anayasa'mızın 6'ncı maddesine göre, hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasa'dan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz. Aynı Anayasa'nın 11'inci maddesine göre, altını çizerek söylüyorum, Anayasa hükümleri yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır” ifadelerini kullandı. 

“HAK İHLALİ KARARININ DERHÂL UYGULANMASI GEREKİYORDU”

Anayasanın hükümlerine karşı hükümetin tutumunu değerlendiren Tutdere, “Anayasa'nın bu amir hükümleri karşısında Hükûmetin tutumu ne; Hükûmetten destek alan, siyasallaşan Yargıtay 3. Ceza Dairesinin tutumu ne? Bunlara bir hep birlikte bakalım. Hukuk devletinden ne anlaşılması gerekiyor? Önce buna bir bakalım. Hukuk devleti bütün Anayasa hukukçuları tarafından aynen şöyle tarif edilir: "İnsan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleriyle hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, hukuk güvenliğini sağlayan, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık devlettir." Anayasa'mızın 2'nci maddesi bunu tarif ediyor. Ak Parti'nin yönettiği Türkiye'de devlet hukuk devleti mi? Hep birlikte bakalım. Hepiniz çok iyi hatırlarsınız; Anayasa Mahkemesi mevcut Anayasa'daki yetkisine göre yani Anayasa'nın 146 ve 153'üncü maddelerine dayanarak, anayasal yetkisini kullanarak seçilmiş bir milletvekili hakkında, Can Atalay'la ilgili bir hak ihlali kararı verdi. Mevcut yasaya göre ve Anayasa'ya göre bu hak ihlali kararının derhâl uygulanması gerekiyordu. Bu kararı uygulayacak olan da aslında 13. Ağır Ceza Mahkemesiydi. 13. Ağır Ceza Mahkemesi, belli ki birilerinin talimatıyla, dosyayla ilgisi yokmuş gibi topu Yargıtay 3. Ceza Dairesinin kucağına attı. Aslında mevcut CMK'ye göre yargılama bir bütündür. Anayasa Mahkemesinin kararını derhâl uygulaması gereken 13. Ağır Ceza Mahkemesiydi. Bir kere hukuka aykırılık buradan başladı” dedi.

"ANAYASAYI YOK SAYIYORSUNUZ BİR DE KALKIP TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERİYORSUNUZ"

Meclis kürsüsünden Yargıtay Kararını göstererek, “Yargıtay 3. Ceza Dairesine gerçekten Türk hukuk sistemine, Anayasa'ya büyük bir darbe vuran işte bu yazılı kararı verdi. Bu yargıçlar bu kararlarında kararı uygulamamakla yetinmediler, Türkiye Büyük Millet Meclisi başta olmak üzere birçok alana aslında yetkilerini aşarak müdahale ettiler. Ne dediler bu kararlarında: "Anayasa Mahkemesi kendisini süper temyiz mahkemesi olarak görmüştür. Yargısal aktivizm olarak verdiği kararlar tarafımızdan dikkat çekici bulunmuş, ironi olarak değerlendirilmiştir." Bakın hele bakın, bu yargıçlara bakın. "Anayasa Mahkemesi yasama organı üzerindeki vesayet organı görüntüsünü bireysel başvuru yetkisi sonucu tüm yargı organları üzerinde ortaya çıkarmıştır." diyor "Bizi tehdit etmiştir." diyor; bakın şu yargıçların tutumuna. Devam ediyorlar: "Türkiye Büyük Millet Meclisi Anayasa'ya aykırı davranmıştır." ve "Anayasa Mahkemesinin kararına hukuki bir değer atıf yapılamaz." diyorlar. Bu sayın yargıçlar, bu üyeler bir de kararın başına "Türk milleti adına." diyorlar. Ben buradan, milletin Meclisinden onlara sesleniyorum: Siz, bu milletin iradesinin sonucu olan Anayasa'yı tanımamışsınız, Anayasa'yı yok sayıyorsunuz, çiğniyorsunuz bir de kalkıyorsunuz millet adına karar veriyorsunuz, yazıklar olsun size. Bu yargıçları bu ayıplı kararları vermeye zorlayanlara da yazıklar olsun. Çünkü bu yargıçlar öyle anlaşıyor ki belli odakların baskısı sonucu bu kararı verdiler. Ben öyle inanıyorum ki hukuk fakültesinin 1'inci sınıfındaki öğrencileri dahi olsa böyle bir karar veremezlerdi” diyerek Yargıtay 3. Ceza Dairesinin kararını sert şekilde eleştirdi.

"İRADESİNİ BİRTAKIM ODAKLARA TESLİM EDEN YARGIÇLAR ANAYASA’YA DARBE YAPMIŞLARDIR"

Cumhurbaşkanının Ak Parti Grup Toplantısındaki açıklamalarını eleştiren Tutdere, “Geçmişte birilerinin yaptığı gibi, Fetö döneminde olduğu gibi iradesini birtakım odaklara teslim eden bu yargıçlar Türkiye Cumhuriyeti Anayasa'sını açıkça çiğnemişlerdir, açıkça Anayasa'ya darbe yapmışlardır. Hepimiz, bütün millet olarak Sayın Cumhurbaşkanının bu konudaki tavrını merak ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı bugün grup toplantısında belli ki Anayasa'nın 104'üncü maddesini hatırlamadan şunu söyledi: "Biz hakem konumundayız." Sayın Cumhurbaşkanı Anayasa'nın 104'üncü maddesini hatırlatıyorum sizin birinci göreviniz, aslı göreviniz devlet organlarının uyum içerisinde çalışmasını sağlamaktır; siz hakem değilsiniz, yükümlüsünüz, yükümlü. Size Başkomutanlık görevini veren, yetkisini veren Anayasa değil midir? Bu Anayasa değil midir size tek başına kanun çıkarma yetkisini veren? Siz bu Anayasa'yı uygulamakla yükümlüsünüz, hakem değilsiniz” dedi. 

"CHP, CÜBBELİ DARBEYE DE TOPLU DARBEYE DE TANKLI DARBEYE DE KARŞIDIR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ak Parti Grup Toplantısında Cumhuriyet Halk Partisi ile ilgili sözlerine cevap veren Tutdere, “Sayın Cumhurbaşkanı bugün bizim partimizi darbelere arka çıkmakla suçladı. Sayın Cumhurbaşkanı, buradan bir şeyi hatırlatmak isterim: Cumhuriyet Halk Partisi cübbeli darbeye de toplu darbeye de tanklı darbeye de karşıdır, karşı olmaya devam edecektir. Bizler demokrasiye, hukuka, adalete her zaman sahip çıktık, bundan sonra da sahip çıkmaya devam edeceğiz. 15 Temmuz hain darbe girişimi olduğu sırada bu Meclise ilk gelen kimdi? Cumhuriyet Halk Partisinin yiğit milletvekilleriydi. Bugünkü Genel Başkanımız, o zamanın Grup Başkan Vekili Sayın Özgür Özel Meclise ilk gelen, Ak Parti Grup Başkan Vekillerini de arayarak Meclisi açan siyasetçidir. O yiğit bugün Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanıdır, bunu herkese hatırlatıyoruz” ifadelerini kullandı.

“15 TEMMUZ HAİN DARBE GİRİŞİMİNE GİDEN YOLLAR YARGIÇLAR ELİYLE DÖŞENMİŞTİ”

Ak Parti sıralarına seslenerek 15 Temmuz hain darbe girişimi sürecini hatırlatan Tutdere, “Ak Parti iktidarına bir şeyi hatırlatmak istiyoruz: Bakınız, 15 Temmuz hain darbe planına, hain darbe teşebbüsüne giden yollar yine yargıçlar eliyle döşenmişti. Hatırlayın, o süper savcılarınız, o devletin kurumlarına çöken, bu memleketin Genel Kurmay Başkanını "terörist" diye cezaevlerine atan yargıçlar eliyle darbenin yol taşları döşendi ve en son ülkemiz, anayasal düzenimiz bir darbe kalkışmasıyla karşı karşıya kaldı. Onun için bu tür yanlış karar veren yargıçları çok masum görmeyin, bunun altında başka odaklar, başka niyetler olabilir. Sizi dikkatli olmaya, tedbir almaya davet ediyoruz” dedi.

“OLAY SİYASALDIR, TÜRKİYE'DEKİ HUKUK SİSTEMİNE, HUKUK DEVLETİNİN KÖKÜNE KİBRİT SUYU DÖKMEKTEN İBARETTİR”

Adalet Bakanının açıklamalarına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Tutdere, “Sayın Adalet Bakanı da gerçekten hepimizi hayrete düşürdü. Gerçi Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde bakanlardan da başka bir şey beklenmez ama çıktı dedi ki: "Bu olay iki yargı organı arasındaki fikir ayrılığıdır." Bu iş gerçekten böyle basit mi arkadaşlar? Ben bir hukukçu olarak bunu anlamakta gerçekten güçlük çekiyorum. Eğer içinizde bu iş sadece iki yüksek mahkeme arasındaki görüş ayrılığıdır, gelip burada anlatıp da bizi ikna eden birisi olursa gerçekten biz grup olarak onlara teşekkür ederiz. Ama olay o değil, biz farkındayız. Olay siyasaldır, olay Türkiye'deki hukuk sistemine, hukuk devletinin köküne kibrit suyu dökmekten ibarettir. Hukuk devletini sorguya çekmek, kurumlarını yıpratmaktan ibarettir. Buradan ilan ediyoruz: Cumhuriyet Halk Partisi olarak, hukuku tanımayan, Anayasa'yı çiğneyen bu kararı biz de tanımayacağız, bu karara da asla uymayacağız ve halkımızla beraber bu karara karşı direneceğiz. Vatandaşlarımız rahat olsunlar, Cumhuriyet Halk Partisi millî egemenliğin adresi olan Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu karara karşı direnecektir. Selam olsun bu karara karşı direnenlere” şeklinde konuştu.