CHP'li Özgür Çelik Şerefiye Festivali'nde konuştu: 'Toplumsal barışı pekiştirmeliyiz'

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ile İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Meclis Başkan vekili Nuri Aslan, İl Yönetimi ve ilçe başkanları Zara’da Şerefiye Dernekler Federasyonu’nun düzenlediği festivale katıldı.

cumhuriyet.com.tr

CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, İBB Meclis Başkanvekili Nuri Aslan ile birlikte İstanbul il Yönetimi, İBB Meclis üyeleri ve ilçe başkanları Şerefiye Kültür ve Sanat Festivali’ne katıldı.  Festival girişinde coşkuyla karşılanan Çelik, alandaki tribünde oturan kadınlara çiçek dağıttı. 

“BİZLERİ BAĞRINA BASAN BÜTÜN SİVASLILARA TEŞEKKÜR EDERİM”

Festival’de protokol konuşması yapan Çelik sözlerine kendilerini altı gündür sevgiyle özlemle kucaklayan Sivaslılara teşekkür ederek başladı:

“Altı gündür Sivas’tayız. Pazartesi gününden beri Sivas’tayız. Burada birtakım ilçe köyleri ziyaret ettik. Bir ilçeden başka bir ilçeye geçerken ana yola çıkan bir köyden başka bir köye geçerken köyün ortasında yolumuzu kesen, bizleri bağrına basan yüreğindeki güzel duyguları bizlerle paylaşan bütün Zaralılara, bütün Sivaslılara sonsuz ve yürekten teşekkür ediyorum.”

“ŞEREFİYE SOSYAL VE KÜLTÜREL ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİSİYİM”

Konuşmasında hayat hikayesine değinen ve Şerefiye'nin kendisi için ikinci bir üniversite olduğunu belirten Çelik şunları söyledi:

“Doğduğum topraklarda bir aradayız. Ahmet başkan da ifade etti. İstanbul İl Başkanlığı önünde il başkanlığı adaylığımı açıkladığımda uzun bir konuşma yapmıştım. İçerisinde bir cümle vardı. Demiştim ki sekiz yaşında bir çocukken Sivas’ın bir köyünden bir çift kara lastikle geldiğim bu şehirde bana il başkanlığı görevini layık görenlere teşekkür ediyorum demiştim. İşte o köy burası. O köy şu tepenin arkasında, annem şu tepenin arkasında doğdu. Şu tepenin arkasında Armutçayır’da öğretmenlik yaptı. Bu köylerden bir çift kara lastikle gittik Büyükşehir’e. Ama bu hikaye sadece benim hikayem değil. Bu hikaye hepimizin hikayesi. Biz, büyüklerimiz, babalarımız, annelerimiz, çocukları daha iyi bir okulda okusun diye daha güzel bir gelecek yaşasınlar diye bir tahta valizle, bir çift kara lastikle kimisi buradan Ankara’ya, kimi İzmir’e, kimi İstanbul’a, kimi Avrupa’nın değişik yerlerine gittiler. Ama bu toprakları hiç unutmadılar. Bu topraklarla bağlarını hiç koparmadılar. Ben de bu toprakları hiç unutmadım. Bu topraklardan bağımı hiç kopartmadım. Kösedağ Gençlik Platformu’nu kurduk. İstanbul’da gençleri bir araya getirdik. Köye dernek başkanlığı yaptık. Köyümüze hizmet ettik. Şerefiye Dernekler Federasyonu’na başkan vekilliği yaptık. O başkan vekilliğimiz döneminde burada sizlerle buluştuk.

Ben çok çeşitli alanlarda siyasi konuşmalar yapıyorum. Topluluklar karşısında konuşmayı Şerefiye’de öğrendim. Bu sahnede Şerefiye Festivali’nin programlarını sundum. Bu sahnede konukları sahneye davet ettim. Burası benim için bir okul, Şerefiye benim için bir okul. Kıymetli Ahmet Hocam dedi ya Şerefiye sosyal ve kültürel üniversitesi. Evet ben bu üniversitenin bir öğrencisiyim. Ama bu üniversitenin çok kıymetli hocaları var. Şerefiye Federasyonu’nu kuranlar var. Şerefiye Derneği’ni kuranlar var. Onların bazıları aramızdan ayrıldı. Hakk’ın rahmetine kavuştu çok yakın dönemde. Hakk’ın rahmetine kavuşan Tahir Yılmaz, Şerefiye Kültür ve Sosyal Üniversitesi’nin en önemli hocalarından bir tanesidir. Yine dün değil öbür gün mezarını ziyaret ettim. Kemal Özata bu üniversitenin önemli hocalarından bir tanesidir. Yine Kızık köyünden kendisine Atatürk kazım derlerdi. Kazım Akyol, Şerefiye Üniversitesi’nin hocalarından bir tanesidir. Onlar aramızdan ayrıldılar. Kendilerine Allah’tan rahmet diliyorum. Şerefiye Üniversitesi’nin yaşayan hocaları var. Onlardan bir tanesi de öğretmen tarih öğretmeni Ahmet Turan Altun, Ahmet Turan Altun’un şahsında Şerefiye üniversitesinin bütün hocalarına teşekkür ediyorum.

ÇELİK, EVİNDE KENDİLERİNE BAKAN “BOŞNAK RAHİME NİNE”Yİ ANLATTI

Bu topraklarda çok anısının olduğunu belirten Çelik bir dönem Armutçayır Köyü’nde evlerinde kaldığı “Boşnak Rahime” ile ilgili hatırasını şu sözlerle anlattı:

“Bu topraklarda çok anılarımız var. Bir tanesini sizinle paylaşmak istiyorum. Benim babam bir köyden başka bir köye öğretmenlik yapmaya gitti. Okul lojmanında başka bir öğretmen oturuyordu. Bin dokuz yüz seksenli yıllar, köyde kiralık ev diye bir kavram yok. Bir Boşnak babaanne, bir Boşnak nine. Rahime nine, bir öğretmene onun eşine ve üç tane çocuğuna evini açtı. Biz Armutçayırlı Boşnak Rahime ninenin evinde bir buçuk sene kaldık. Onun ekmeğini yedik. Onun sofrasında diz çöktük. Aradan yıllar geçti, İstanbul’a gittik. Çok uzun zaman geçtikten sonra bir gün sabah kalktım annem gözyaşları içerisinde ağlıyordu. Anne dedim neden ağlıyorsun? Dedi ki anne oğlum Rahime nine vefat etmiş. Dedim ki ana ne olacak? Anan değil, baban değil. Olur mu dedi oğlum. Biz Rahime’nin elinin evinde kaldık. Onun ekmeğini yedik. O hastalandığında ben on gün onunla aynı odada yattım. Ben nasıl ağlamayayım dedi. Gözyaşları içerisinde annem acısını yaşadı. Şunu ifade etmek isterim. Bu topraklar birbirinden farklı olsalar bile yaşam tarzları birbirinden farklı olsa bile birbirinin acısına ağlayan annelerin gözyaşlarıyla sulanmış topraklardır. Bu yüzden biz Şerefiye’ye hoşgörünün toprakları diyoruz. Bu yüzden biz Şerefiye’ye barışın toprakları diyoruz ve bu topraklarda bize hayatı öğreten Rahime nine, Şerefiye Üniversitesi’nin bana göre en büyük hocasıdır. Kendisine Allah’tan rahmet diliyorum. Buradaki ailesine teşekkürlerimi sunuyorum.”

“MİLLİ MÜCADELENİN PLANLARI SİVAS’TA YAPILDI”

4 Eylül Kongresi’nin Sivas’ta yapıldığını belirten Çelik bu anlamıyla Cumhuriyet’in temellerinin Sivas’ta atıldığına dikkat çekerek şunları söyledi:

“Biz Sivas programımıza 4 Eylül Kongre müzesini ziyaret ederek başladık. Gazi Mustafa Kemal Atatürk 4 Eylül 1919’da arkadaşlarıyla birlikte Sivas Kongresini kurmuştur. Neden Sivas’a geldiğimizde ilk önce kongre müzesine gittik. Çünkü buradan bir kez daha bütün Türkiye’ye hatırlatmak istedik. Sivas Türkiye’nin en önemli şehirlerinden bir tanesidir. Milli mücadelenin planları burada yapıldı. Birinci Dünya Savaşı sonrası yurdun dört bir yanı emperyalist işgal altındayken Kurtuluş Savaşı’nın planları burada yapıldı. Cumhuriyetin temelleri atıldı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları Sivas’ta tam yüz sekiz gün kaldı. Cumhuriyeti planladılar. Milli mücadeleyi planladılar. Ve hepimizin dedeleriyle, Türk’üyle, Kürt’üyle, Laz, Çerkez’iyle, Boşnak’ıyla Alevi’siyle, Sünni’siyle bu topraklar dünya tarihinin en büyük mücadelelerinden bir tanesini sergiledi ve bizlere bu güzel cumhuriyeti armağan ettiler.”

“ÜLKE MARSHALL PLANLARIYLA EMPERYALİZME BAĞIMLI HALE GELDİ”

“Cumhuriyet’in ilk yıllarında çok önemli sanayileşme adımları atıldı. Köy enstitüleriyle eğitim seferberliği başlatıldı. Kadınlara seçme seçilme hakkı ve çeşitli haklar tanındı” diyen Çelik 1947 yılında kabul edilen Marshall planlarıyla ekonominin yıllar içinde emperyalizme bağımlı hale geldiğini belirterek “Ne yazık ki 1947’de Marshall yardımlarının kabulüyle birlikte Türkiye ekonomide, kalkınmada, sanayi yerine, tarıma yönlendirildi ve aradan geçen yetmiş beş yılda Türkiye ekonomisi gün geçtikçe bağımlı bir hale geldi. Türkiye ekonomisi yetmiş beş yılda kademe kademe emperyalist ülkelere bağımlı hale geldi.”

“TOPLUMSAL BARIŞI PEKİŞTİRMEMİZ GEREKİYOR”

Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında kendilerine büyük görevler düştüğünü belirten Çelik yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:

“Cumhuriyetimiz yüz yaşını tamamladı. İkinci yüzyıla geçiş yaptık. Siyasi parti ayrımı yapmaksızın hep birlikte, hepimize büyük görevler düşüyor. İkinci yüzyılın şafağında Türkiye’yi yeniden tarımda, teknolojide, sanayide üreten bir ülke haline getirmemiz gerekiyor. Eğitim seferberliği başlatmamız gerekiyor. Türkiye demokrasisini hep birlikte güçlendirmemiz gerekiyor. Ve en önemlisi Türkiye’nin toplumsal barışını pekiştirmemiz gerekiyor.”

“BURADAN BÜTÜN ÜLKEYE BİRLİK BERABERLİĞİN YAYILMASI GEREKİYOR”

 “Şerefiye’nin ortasından, Anadolu’nun ortasından tüm Türkiye’ye ve dünyaya seslenmek istiyorum.” ifadelerini kullanan Çelik Şerefiye’nin dostluğun barışın ve kardeşliğin kenti olduğunun altını çizerek şunları söyledi:

“Burası ülkenin birlik beraberliği için çok büyük bir örnek. Burada Aleviler, Sünniler, Türkler, Kürtler ve Boşnaklar bizden önce Ermeniler, Rumlar barış ve kardeşlik içerisinde on yıllarca yaşadılar. Bu birliğin beraberliğin bütün ülkesi adına yayılması gerekiyor. Ülkemizin birlik beraberliği çok önemli.”

“KATLİAMLARA KARŞI SESİMİZİ YÜKSELTMELİYİZ”

Kendi içinde etnik mezhepsel olarak bölünen ülkelerin parçalandığını belirten Çelik Irak ve Suriye örneğini vererek birlik ve beraberlik mesajları verdi:

“Kendi içerisinde sosyal, siyasal, etnik bölünmeler yaşayan ülkelerin ne hale geldiğini yanı başımızdaki ülkelerden görüyoruz. Dün Irak’ta gördük. Bugün Suriye’de görüyoruz. Eğer ülkelerde etnik bölünmeler, mezhepsel bölünmeler varsa emperyalist güçler oralara geliyorlar. Oraya barış getireceğiz diye milyonlarca insanı katlediyorlar. Irak’ta milyonlarca Müslüman’ı katlettiler. Kentleri yok ettiler. Tarihini yok ettiler. Suriye’de insanları öldürdüler. Kentlerin tarihini yok ettiler. Bugün de Filistin’de suçsuz günahsız insanlara kıyıyorlar. Masum bebekler katlediliyor Filistin’de. Masum insanlar, masum kadınlar katlediliyor. Bu katliamların karşısında dünyanın neresinde olursak olalım sesimizi yükseltmeliyiz. Sesimizi bu katliamlar karşısında hep gür çıkartmalıyız. Ülkemizin birlik beraberliğini savunmalıyız. Ülkemizin birlik beraberliğini pekiştirmeliyiz.”

AŞIK VEYSEL’İN SÖZLERİYLE SESLENDİ

“Birlik beraberlik duyguları bu toprakların mayasında vardır. Şerefiye de vardır.” İfadelerini kullanan Çelik konuşmasını Aşık Veysel’in sözleriyle tamamladı:

“Yaşadığı tüm acılara rağmen Sivas’ta birlik beraberlik duyguları vardır. Bize düşen daha güçlü bir Şerefiye, daha güçlü bir Zara, daha güçlü bir Türkiye için var gücümüzle çalışmak, tıpkı bu bu Sivas’ımızın ozanlarından bir tanesine söylediği gibi birlik duygularını pekiştirmeliyiz. Ne demişti Aşık Veysel: ‘Veysel sapma sağa sola. Sen Allah’tan birlik dile, ikilikten gelir bela, dava insanlık davası, bizim davamız önce hak davası, bizim davamız, memleket davası. Bizim davamız insanlık davası.”

Festival halay ve konserlerle sona erdi.