CHP'de 'mühürsüz oy' tartışması! Eski vekil Musa Çam'dan çok konuşulacak iddia: Biz istedik Kılıçdaroğlu engelledi
CHP'de günün tartışma konusu olan 'mühürsüz oy' polemiğinde Musa Çam'dan da çok konuşulacak bir iddia ortaya atıldı. Eski vekil, 2017'deki referandum gecesi CHP'de muhatap bulamadıklarını beliiterek YSK önünde yapılmak istenen eyleme Kılıçdaroğlu'nun engel olduğunu öne sürdü.
CHP'li eski vekil Atilla Kart'ın, 2017'deki başkanlık referandumunda Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) mühürsüz oyların geçerli sayılacağı kararını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) CHP adına götürmesinin parti yönetimi tarafından engellendiği iddiasının ardından bu defa da Musa Çam konuştu.
T24'te yer alan habere göre, AİHM’ye söz konusu başvuruyu yapan eski milletvekili Musa Çam, referandum günü CHP Genel Merkezi’nde muhatap bulamadıklarını, YSK önünde eylem yapmak istediklerinde de Kılıçdaroğlu tarafından engellendiklerini öne sürdü. Çam, daha sonra AİHM’ye başvurduğunu ve AİHM’nin yetki bakımından başvuruyu reddettiğini ifade etti.
O dönem gündeme gelmesine rağmen Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komiserliği’ne ise herhangi bir başvuru yapılmadığı öğrenildi. İddiaların odağındaki, dönemin CHP Grup Başkanvekili Bülent Tezcan ise, “Bu konu bugünün konusu değildir, siyasi bir karardır, Genel Başkan'a sorsunlar” dedi.
Eski CHP Milletvekili Atilla Kart’ın, mühürsüz oy pusulaları ile ilgili sözlerinin ardından başlayan tartışma boyutlandı. Kart, gazeteci Nevşin Mengü’nün programında, şunları söyledi:
“Gittim dört gün sonra anlattım, ‘Dava açarım, sonuç alırım’ dedim. Bülent Tezcan da Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanında, birbirlerinin gözüne baktılar, kararlı olduğumu görünce, ‘tamam kardeşim, gereğini yap’ dediler. Bana özel vekâlet verildi partim adına 20 Nisan 2017’de. Ben Danıştay’dan sonuç alamayacağımı biliyorum, iç hukuk bitmiş Türkiye’de. Ama nedir? Bir an evvel AİHM’ye götürmek istiyorum. 8-10 ayda bitirilecek davayı 45 günde bitirdim. Adalet Yürüyüşü’nün 3. günü, 15-16 Haziran, 45 sayfa dava dilekçesini hazırladım, 250 sayfa eklerini hazırladım, klasörü götürdüm. ‘Emeğine sağlık, yolun açık olsun’ dedi. Uçak biletim alındı.
Görüşmeden bir gün sonra önce Haluk Koç, sonra Tekin Bingöl aradı. ‘Atilla Bey, Genel Başkan diyor ki parti adına gitmesin kendi adına gitsin’ dedi. Ben Atilla Kart olarak dava açmayı bilemez miydim! Önemli olan parti adına açmak, partinin görev ve sorumluluğu. Bir saat sonra Bülent Tezcan aradı, ‘Atilla Bey nereden çıktı bu’ dedi. Bunun üzerine durumu anladığını söyleyen Atilla Kart, vatandaş olarak başvurmak zorunda kaldığını aktardı."
EN SON GENEL MERKEZ BAŞVURDU
Kart’ın bu iddialarına karşılık, CHP Genel Merkezi adına da AİHM’ye başvuru yapıldığı anlaşıldı. Bireysel başvurulardan sonra başvuru yapıldığını söyleyen eski milletvekili Çam, süreci şöyle anlattı:
“Referandum günü genel merkezde bu sürece müdahale edecek bir muhatap bulamadık. O dönem bu konuyla ilgili yetkili Bülent Tezcan’dı. Tezcan, daha sonra parti üyelerine, ‘mühürsüz zarf ve oy pusalaları kabul edilmiştir’ diye yazı yazdı. Biz bazı vekiller olarak, ‘YSK önünde eylem başlatalım’ dedik. Genel Başkan kabul etmedi. Engellendik, ‘itiraz yapalım’ dedik, ‘bekleyin’ denildi. Daha sonra AİHM’ye ilk başvuranlardan birisi bendim. Parti genel merkezi, AİHM’ye en son başvuruyu yaptı. AİHM de başvurumuzu ‘biz sadece genel seçimlerle ilgili karar alıyoruz’ diyerek usulen reddetti.”
TEZCAN: HERKES BİR HİKÂYE ANLATIYOR, AİHM’YE BAŞVURDUK
Tezcan ise iddialarla ilgili, şunları kaydetti:
“Bu konuda herkes kendince bir hikâye anlatıyor. Genel merkeze ulaşamamak mümkün değildir. İki ayrı telefonumuz vardı, hukukçuların takip ettiği de bir süreç vardı ve hepsine cevaplar verildi. Ayrıca tutanak altına almak için sormaya da gerek yok, vekilin bunu bilmemesi mümkün değil. Genel merkezin müracaat yetkisi vardır. Biz önce YSK’ya, sonra Anayasa Mahkemesi'ne müracaat ettik, müracaatımız reddedildi. Hukuk heyetimiz, sonra AİHM’ye gitti. Bir eski vekil onun talebi üzerine gitmedik diye sanki AİHM’ye gidilmemiş gibi bir algı yaratıyor.”
"GENEL BAŞKAN'A SORSUNLAR"
Tezcan, YSK önünde eylem yapılması talebiyle ilgili de, “YSK’nın önünde eylem yapıp yapmama meselesi bugünün konusu değil, muhatabı ben değilim. Siyasi bir karardır. Onu Genel Başkan'a sorsunlar” dedi.
ALTIPARMAK: BM’YE BAŞVURU YAPILMALIYDI
Hukukçu Kerem Altıparmak, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “2017 Referandumunun AİHM'ye götürülmemesine ilişkin açıklamasındaki bir hususu anlamadım. CHP 2017 Referandumu ile ilgili AİHM'ye başvurdu. Ve AİHM o başvuruda konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemezlik kararı verdi… Mühürlerle ilgili başvuru bir şekilde Danıştay'dan da geçmiş olsa AİHM yine aynı gerekçeyle yapılacak başvuruyu kabul edilemez bulacaktı. Çünkü nihayetinde AİHM referandumların Ek 1 Nolu Protokol'ün 3. maddesi kapsamında olmadığı gerekçesiyle başvuruyu reddetti. Öte yandan belki AİHM kararı ardından Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi'ne, Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Sözleşme'nin 25. maddesi kapsamında bireysel olarak başvurmak düşünülebilirdi. Bunun hiç tartışılıp tartışılmadığı da önemli.”
BAŞVURU YAPILMADI
Altıparmak’ın işaret ettiği BM başvurusunun da o dönem tartışıldığı öğrenildi. Ancak kaynaklar, bu yönde bir başvuru olmadığını söyledi.