CHP’li Kaboğlu'ndan Erdoğan'ın kararına tepki: 'Afet bölgesi ilanı yeterli, OHAL gereksiz ve ölçüsüz'

Kahramanmaraş merkezli meydana gelen iki büyük depremin ardından AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10 ilde 3 ay süreyle OHAL ilan etme kararı aldığını duyurdu. Söz konusu karara tepki gösteren CHP Milletvekiili ve Anayasa Hukukçusu İbrahim Kaboğlu, "10 ilin ‘genel hayata etkili afet bölgesi’ ilan edilmesi doğrudur, ancak OHAL ilanı gereksizdir. İlan edilen OHAL’in süresi ölçüsüzdür" dedi.

cumhuriyet.com.tr

Kahramanmaraş merkezli meydana gelen 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki iki deprem Kilis, Diyarbakır, Gaziantep, Adana, Osmaniye, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya ve Hatay'da ağır hasara yol açtı. Tüm Türkiye'de 7 günlük milli yas ilan edildi.

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, önceki gün ise 10 ilde 3 ay süreyle OHAL ilan edildiğini duyurdu.

CHP İstanbul Milletvekili, Anayasa hukukçusu İbrahim Kaboğlu ise söz konusu karara tepki gösterdi.

Yazılı açıklama yapan Kaboğlu, devletin afet bölgelerine müdahalede açık şekilde yetersiz kaldığını belirterek hukukumuzda, acil durumlara ilişkin olarak devletin hızlı müdahalesini kolaylaştıran birçok düzenlemenin bulunduğuna dikkat çekti.

KANUNU İŞARET ETTİ

7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun’un olağanüstü hâl ilanına gerek kalmaksızın, afetle mücadelede idareye önemli yetkiler verdiğini belirten Kaboğlu, “Bu Kanun'un, uygulandığı afet bölgelerinde vali ve kaymakamlara olağan zamanda sahip olmadıkları yetkilerin verilmesi suretiyle özellikle arsa, bina, araç, tıbbi malzeme, ilaç, yiyecek, giyecek gibi mal temini ve afet bölgelerinde askeri güçlerden vali ve kaymakamın talep ettiği yardımların gerçekleştirilmesi mümkündür. Ayrıca, afet bölgesi ilanıyla borç ertelemesi ve vergi muafiyeti olanağı da sağlanmaktadır. Şu hâlde, olağanüstü hal rejimine geçilmeden de yürütmenin ve idarenin elinde depremlerin yarattığı yıkıma karşı kullanılabilecek yeterli araç vardır” dedi.

Bu denli büyük can kaybının ve yıkımın olduğu, yol ve köprülerin hasar gördüğü ve ulaşımın zorlaştığı bir ortamda; Türkiye’deki en büyük ve yaygın teşkilata sahip olan TSK’nin ve imkanlarının anında seferber edilmemiş olmasının açık bir görev ihmali olduğunu söyleyen Kaboğlu, saatlerle yarışılan böyle bir dönemde ilk 24 saatin verimli şekilde kullanılmamasının soğuk kış gününde binlerce insanı enkaz altında, milyonları ise onların yanı başında çaresiz bıraktığını belirtti.

"OHAL GEREKSİZ VE ÖLÇÜSÜZ"

“Acil ve etkili müdahaleler için ortak aklın işletilmesi yerine, siyasi saikler sonucu tehdide varan partizan tutumla, merkez-yerel eşgüdümünü engelleyici ve ulusal dayanışmaya kapalı bir süreç” yönetimi yürütüldüğünü kaydeden Kaboğlu, OHAL’in 3 ay olarak belirlenmesini de şöyle değerlendirdi:

“7269 sayılı Kanun’un sunduğu olanaklar nedeniyle OHAL ilanının gereksiz olmasının yanında, üç aylık süre de ölçüsüz şekilde uzundur. Velev ki OHAL ilanının bu açıdan (ne olduğu meçhul) başka zaruri imkanlar sağladığı varsayılsın; bu durumda dahi, OHAL süresinin neden bir ay değil de üç ay olduğu anlaşılamamaktadır. Kaldı ki, 7269 sayılı Kanun'da, vali ve kaymakama tanınan olağanüstü yetkiler için olağan olarak 15 günlük bir süre belirlenmişken on ilde meydana gelen depremler sonrası ilan edilen OHAL için öngörülen üç aylık aşırı uzunluktaki sürenin hiçbir açıklaması yoktur.”

Kaboğlu on ilde ilan edilen OHAL sonucunda, üç ay boyunca, seçimlere aylar kala OHAL Cumhurbaşkanı Kararnamesi aracılığıyla temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle siyasi haklar ve ödevlerin askıya alınabileceğine dikkat çekerek, 7269 sayılı Kanun ile 2935 sayılı OHAL Kanunu var iken depremleri bahane ederek Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin çıkarılmaması gerektiğini vurguladı.