CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeybek, muhalif seçmenin tek partide toplanacağını söyledi: 'Halk güçlüde birleşecek'
CHP’nin Yerel Yönetimler ve Dirençli Kentlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı.
İklim ÖngelCumhuriyet Halk Partisi'nin Yerel Yönetimler ve Dirençli Kentlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı.
- Adaylık için toplam başvuru sayısı nedir?
7 Aralık itibariyle genel merkeze ulaşan başvuru sayısı 16 bin 93. Bir de şunu unutmamak lazım. Anadolu'nun pek çok yerleşim yerinde, küçük ilçelerde ve beldelerin tamamında belediye başkan adayları belli olduktan sonra belediye meclis üyesi müracaatı başlar. Yani başkana dayalı meclis üyelikleri müracaatı olacaktır. Oradan gelecek olan sayılarla birlikte tahmin ediyorum ki 20 binin üzerinde bir sayıya ulaşmış oluruz.
- Adaylar nasıl belirlenecek?
Bu hafta yapacağımız PM toplantısının ardından 300’e yakın yerleşim yerinde örgütlerimize hangi yöntemle aday belirleme istediklerini soran bir yazı göndereceğiz. İstediğimiz örgüt denetiminde tüm üyelerle ön seçim yapmaları. Tek aday varsa adayları merkez yoklamasıyla açıklayacağız.
- Farklı yöntemler mi uygulanacak?
Adayların hangi yöntemle belirleneceğini konusunda örgütlerimizden görüş alıyoruz. Geçen hafta örgütümüzden 659 yerleşim yeri ile ilgili görüş almıştık. Şimdi 300 yerleşim yerini daha soracağız. Her hafta PM toplantısı yapacağız. 70 ilimize milletvekilleri ve PM üyelerimiz gitti. PM üyelerimizin alan yoklamaları sonucu hazırladığı raporları da dikkate alarak çok sayıdaki yerleşim yerinin aday saptama yöntemini belirleyeceğiz.
- Milletvekillerinden aday görecek misiniz?
Bazı illerimizde kazanma potansiyeli çok yüksek olan milletvekillerimizin anketlerdeki performansını analiz ediyoruz. AK Parti ya da MHP’nin yönetiminde olan kimi şehirlerde saha anketlerimiz devam ediyor. Bu şehirlerde bazı milletvekillerimizin aday olduğunu görme ihtimalimiz var.
- Kimler mesela?
Parti oyunu yüzde 70, yüzde 80 oranında arttırmış olan illere odaklanmış durumdayız. Bu illeri yakın zamanda size açıklayacağız.
- Kadın ve gençlerin dağılımı nasıl olacak?
Bu seçimde önceki seçimlere oranla yerel yönetim deneyimi yüksek veya başarılı belediyecilik yapma potansiyeli güçlü olan kadın ve genç belediye başkan adaylarını çok daha fazla göreceğiz. Ayrıca Türkiye'nin her yerinde örgütlerimizden belediye meclis seçimlerinde fermuar yöntemiyle örgüt denetiminde ön seçim yapmalarını istedik. Burada da cinsiyet kotasına kesinlikle uymayı zorunlu hale getirdik.
‘İLK 20’DE 7 KADIN OLACAK’
Geçmişte aday listelerin tümü üzerinde cinsiyet kotasına uyuluyordu. Fakat şimdi kotaları seçilme sırasına göre de uygulayacağız. Yani listenin ilk üç sırasında mutlaka bir kadın aday, ilk on sırasında mutlaka dört kadın, ilk yirmi sırasında mutlaka yedi kadını göreceğiz. İlk yirmi aday arasında mutlaka otuz yaşın altında dört tane genci göreceğiz. Yurttaşlarımız CHP’nin belediye meclis üyesi listelerine baktığında ilk yirmi kişilik belediye meclis üyesi listesinin içinde, yedi tane kadın adayı ve dört tane genç adayı mutlaka göreceklerdir. Bu seçimlerde seçilme sırası ne olursa olsun, hangi sırada seçilirse seçilsin, kadınlar ve gençleri tıpkı parti meclisi veya il seçimlerinde uyguladığımız kotalar gibi belediye meclislerinde de yukarıya doğru taşıyarak kendilerine seçilebilme sıralarında yer vereceğiz. Bu anlayış otuz büyükşehrin belediye meclislerinin tamamında kadın meclis üyesi sayımızın bir önceki yıla göre çok fazla olmasını sağlayacak.
- Sizin özellikle teklif götürdüğünüz isimler oldu mu belediye başkanlığı için?
AK Parti ve MHP'nin yönetiminde olan yerlerde seçilme kapasitesi yüksek olan, halk tarafında da sevilen kimi adaylarla görüşmelerimiz devam ediyor. Tabii ki il ve ilçe başkanlarımızın, milletvekillerimizin ve PM üyelerimizin yönlendirmesiyle bu tür görüşmeleri yapıyoruz. Ama bu görüşmelerin sayısı oldukça sınırlı.
- Adaylar ne zaman açıklanacak?
Bu hafta yapılacak PM toplantısından sonra adayları açıklamaya başlayacağız. CHP tarafından yönetilen büyükşehirlerde memnuniyet anketlerini tamamladık. İllerin memnuniyet anketleri şu anda devam ediyor. Yaklaşık 30 büyükşehirin 16'sında çok iddialı olduğumuzu belirtmek istiyorum. 2019’da 51 il belediyesinin 11'ini CHP'li belediye başkanları kazanmıştı. Şimdi bunun sayısını en az 20'ye çıkarma konusunda gayretimiz var. Bu illerde adayları erken açıklama yoluna gideceğiz.
- Hangi illeri ekleyeceksiniz?
Bursa, Balıkesir, Manisa, Denizli, Kocaeli, belki Gaziantep. Buralar ilk etapta ekleyeceğimiz iller olarak ortaya çıkıyor. Yani biz bu seçimin sonucunda AK Parti ve MHP'nin toplamından daha fazla sayıda büyükşehir belediyesini yöneten bir parti olarak çıkma iddiasındayız.
- Adayları belirleme sürecinde Özgür Bey ile Ekrem Bey arasında görüş ayrılığı oluyor mu?
Tam bir uyum içinde çalışmalarımız devam ediyor. Biz bilimsel verileri kullanıyoruz. Şu anda tüm Türkiye'de saha çalışmalarımız devam ediyor. Milletvekillerimizi bölgelere gönderdik. En güçlü olduğumuz adaylarla seçime girme iddiasındayız. “Kurultaydaki tavrı dolayısıyla belediye başkanları üzerindeki bir değerlendirme var mı” sorusuna yanıtım: kesinlikle yoktur. Tek bir kriterimiz var. Seçildiği gün almış olduğu oyun üzerinde bir memnuniyet rakamına ulaşmış olması. Yani yüzde 60'la seçilen bir belediye başkanının yüzde 60'ın üzerinde bir memnuniyete sahip olduğunu görmek istiyoruz. Bunu gördüğümüz her aday bizim açımızdan CHP’nin potansiyel adayıdır.
‘İKİ ADAY YARIŞACAK’
- İYİ Parti'nin aldığı karar için yorumunuz nedir?
İYİ Parti yeni bir parti. 2018 ve 2023 Milletvekili seçimlerine Millet İttifakı adı altında beraber girdik. 2019 yerel seçimlerinde de yine Millet İttifakı olarak işbirliği yaptık. Sayın Genel Başkanımızın ifadesiyle İYİ Parti, iyilerin toplandığı bir parti. Şimdi İYİ Parti GİK’te işbirliği yerine müstakil olarak seçimlere girme kararı alındı. Bu karara saygı duyuyoruz. İYİ Parti'nin başarılı olmasını isteriz. Ancak yerel seçimlerin kendine özgü adı konmamış kuralları vardır. Nüfusu 100 binin üzerinde olan bütün yerleşim yerlerinde iki tane adayın yarıştığını görüyoruz.
Bu yarış genelde yerel iktidardaki partinin adayı ile onu iktidardan uzaklaştırmaya yakın olan siyasi partinin adayı arasında geçer. Bazı bölgelerde bu ikili yapılar değişiklik gösterir. Doğu ve Güneydoğu'nun kimi yerlerinde HDP bu ikili yapının bir tarafını oluştururken, İç Anadolu'nun bazı yerleşim yerlerinde MHP ikili yapının bir tarafını oluşturur. Ama Türkiye'nin bütün coğrafyalarında CHP olarak bu ikili yapının bir tarafında olmak istiyoruz.
‘ORTAK LİSTEYİ DESTEKLERİZ’
1393 yerleşim yerinin tamamında aday çıkarma yönündeki talimat başkanlıklarımıza gönderildi. Ama yerelde muhalefet bloğundaki partiler bir araya gelerek bir siyasi parti amblemi altında ortak bir listede seçime girme kararı alıyorlarsa bunu destekliyoruz. Bu birliktelik gerçekleşmez ise CHP Türkiye'deki her yerleşim yerinde kendi amblemiyle seçimlere girecek.
‘GENELGELER KİTLEYİ İKNA ETMEZ’
- Buğra Kavuncu’nun gönderdiği genelgeye göre İYİ Parti açısından bu ihtimal kapanmış olmuyor mu?
Ben belediye seçimlerinin genelgeler üzerinden değil, yerel işbirlikler üzerinden yapıldığını net olarak görüyorum. Yerel seçimler, iddiası ve kazanma olasılığı yüksek olan adaylar arasında gerçekleşiyor. Türkiye'de son 20 yıl içinde yapılan yerel seçimlerde bazı yerleşim yerlerinde CHP’lilerin, orada AK Parti'nin karşısındaki en güçlü aday olarak MHP’nin adaylarına oy verdiğini görmüştük. Örneğin MHP adayları 2014’te Adana, Manisa ve Mersin’i CHP oylarıyla kazanmıştı. Bu birliktelikler dönem dönem değişebilir.
Partiler yönetim kurulu üyelerini ve birim yöneticilerini etkileyebilirler ama kendi oy tabanlarını ve seçmeni etkileyemezler. Bizim 1 milyon 400 bin üyemiz var. Bunun yaklaşık 10 katı oy alıyoruz. Üyelerimiz üzerinde genelgelerle, talimatlarla belki bazı süreçleri yönetebiliriz ama siyasi partilere oy veren seçmen kitlesi buna dahil değildir. Seçmen kitlelerini genelgelerle ikna edemezsiniz.
- 1994 seçimlerindeki bölünmüşlük kaybettirmişti. Muhalefetteki partilerin aday çıkarması benzer bir tablonun yaşanmasına neden olmaz mı?
O yıllarda Türkiye'de yüzde 15 ile yüzde 25 arasında 6 parti vardı: Refah Partisi, DYP, ANAP, MHP, CHP ve DSP. 6 parti birden aynı anda parlamentoya girebiliyordu. Artık Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi var. İkili seçimler bize kazanmak için 50+1 koşulunu getirdi. Belediye başkanlıklarında da genel olarak geçen seçimlerde Mersin ve Muğla dışında hiçbir büyükşehirde üçlü aday yarışını görmedik.
- Evet ama geçen seçimlerde İYİ Parti ve HEDEP aday çıkarmadı...
Biz anketlerde toplumsal meselelerle ilgili de soru soruyoruz. Örneğin “AYM ile Yargıtay arasındaki hukuk krizinde nasıl düşünüyorsunuz?” sorduğumuz sorular arasında. AK Parti ve MHP'lilerin görüşleri birbirine çok yakın. CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, DEVA Partisi ve HDP'nin seçmeninin de görüşü birbirine çok yakın çıkıyor. Yani Cumhurbaşkanlığı seçimindeki toplumsal ayrışmanın devam ettiğini görüyoruz. İktidarın ekonomik politikalarına bakış açısında da aynı ayrışmayı görüyoruz.
‘CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİNDEKİ GÖRÜŞ AYRILIĞI SÜRÜYOR’
Sayın Erdoğan ile Sayın Kılıçdaroğlu'nun yarıştığı Cumhurbaşkanlığı seçimindeki seçmen görüş ayrılığı devam ediyor. Ben seçmen tercihinin özellikle büyükşehirlerde, genel meseleler karşısındaki ayrışmalara odaklandığını düşünüyorum. Yani iktidarın politikalarını benimseyenler, iktidar partisinin adayında, iktidar politikalarının karşısında duruş gösterenler de en güçlü muhalefet adayının etrafında birleşecek. İYİ Parti veya HEDEP aday çıkarsa dahi ben seçimlerin genel eğiliminin bu yönde olduğunu görüyorum.
‘BAŞARI HİKAYELERİ YAZDIK’
- Muhalefet kendi içinde bölünse dahi bir tarafında CHP’nin olduğu ikili bir yarış mı olacak?
Tabanda ittifakın oluşma olasılığını çok yüksek görüyorum. Sonuçta belirleyici olan halktır. Mesela İstanbul halkı kamu kaynaklarının yağmalanmadığı bir dönemi görüyor. Bir değerlendirme yapıyor. Aynı anda devam eden, iktidarın başaramadığı 10 metro yatırımının Sayın İmamoğlu tarafından yapıldığını görüyor. Bu kentte 5 yıl boyunca kişiye, ranta dayalı bir tek imar planının İBB meclisinden geçmediğini görüyor. Halk, daha katılımcı, demokratik, saydam bir yerel yönetim anlayışını görüyor.
Ankara halkı kamu kaynaklarının peşkeş çekildiği, belediyenin olanaklarının bir avuç iktidar yandaşına çarçur edildiği bir yönetim anlayışından, şimdi bütün köylerine içme suyu götüren, yollarını yapan, köyleri kentin bir parçasına dönüştüren bir ABB’yi görüyot. Ankara'nın kırsalında CHP'nin alacağı oy oranı bu seçimlerde, alışılagelmiş oranların çok üzerine çıkacak. Keza bütün belediyelerimiz açısından başarı hikayelerini anlatabilirim.
‘KAYNAKLAR KAMUYA HİZMET EDİYOR’
Ama tabi bu seçimin yüzde 70'i İstanbul ve Ankara seçimleri üzerinden kamuoyuna yansıyacak. Sayın Cumhurbaşkanı İstanbul'u geri almayı çok istiyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin,
2024 yatırım bütçesi 150 milyar TL. Düşünün ki bundan önce bu kaynakların büyük bir çoğunluğu, derneklere, vakıflara, yandaşlara peşkeş çekiliyordu. Şimdi bu kaynaklar halka hizmet için kullanılıyor.
‘HER AN FARKLI GELİŞMELER OLABİLİR’
- İstanbul ve Ankara’da İYİ Parti’nin aday çıkarmaması için CHP bazı ilçelerden vazgeçer mi?
İYİ Parti İstanbul'un pek çok ilçesinde adaylarını açıkladı. Süleyman Demirel'in deyimiyle siyasette 24 saat çok uzundur. Her an farklı gelişmeler olabilir. Ama biz CHP olarak bütün yerleşim yerlerinde CHP amblemiyle seçime girme kararını aldık. Tabi ki, il ve ilçelerimiz kimi yerleşim yerlerinde yerel işbirlikleriyle bunu başka bir partinin logosu altında girme biçiminde önümüze getirirlerse bu konuyu değerlendirmeye açığız.
- HEDEP'le görüşmeniz olacak mı?
Önümüzdeki günlerde tahmin ediyorum İYİ Parti'ye ve diğer siyasi partilere yapıldığı biçimiyle bir nezaket ziyareti gerçekleşecektir.
‘OCAKTA STRATEJİ BELGEMİZİ AÇIKLAYACAĞIZ’
- CHP’li belediyeler yeni ne yapacak?
Yeni bir strateji belgesi açıklayacağız. İklim krizini, kentteki yeni yaşam alışkanlıklarını esas alan, alışılagelmiş belediyecilik anlayışının çok daha ötesine geçen yeni bir yönetim anlayışını açıklayacağız.
- Ne zaman?
Tahmin ediyorum ocak ayı içinde paylaşacağız. Burada dirençli kentler meselesini öne çıkaracağız. Kırılgan toplum kesimlerinin varlıklarını sürdürmesinde karşılaştıkları zorlukların giderilmesi, kamu kaynaklarının nasıl harcanacağına ilişkin yeni yöntemler ortaya koyacağız. 6 Şubat depremiyle birlikte gördük ki, dirençli kentler yapamazsanız, yapı stokunu güvenli hale getiremezseniz doğal olaylar karşısında kentleri dirençli hale getiremezsiniz.
- Barınma ile ilgili çözümünüz nedir?
Türkiye'de devlet eliyle, bugüne kadar yapılan konut yapılarının tamamı insanları borçlandırarak ev sahibi yapmak üzeredir. Özellikle büyükşehirlerde yaşayan nüfusun yüzde 40’ını oluşturan kiracılar için ucuz ve
uygun koşullarda, uzun süre kiracı olarak kalabilecekleri konutların üretilmesini hedefliyoruz.
AKP iktidarı döneminde çok yanlış bir işlem yapıldı ve bütün lojmanlar yıkılarak rant projelerine dönüştürüldü. Başta İstanbul, Antalya ve Bodrum olmak üzere tayini çıkan hiçbir kamu görevlisi buralara gitmek istemiyor.
‘KENT PLANLAMASI MAKRO DÜZEYDE OLMALI’
İktidar bir temel yanlış daha yaptı. Ataşehir ve Ümraniye’yi finans kenti yaptı. Ankara'daki bütün banka ve finans kurumlarını, Merkez Bankası dahil, Ataşehir ve Ümraniye’ye getirdi. İnsanlar da dediler ki “40 bin liraya kiralık ev bulduk, 45 bin lira maaş veriyorsunuz” ki 45 bin lira yüksek bir maaş. Ankara'dan İstanbul'a gelecek olan, finans kesiminde çalışanların barınma sorunlarını çözmek için ekstra 45 bin lirada kira desteği vermeyi içeren bir düzenleme getirdiler. Bütün bunlar gösteriyor ki, kenti makro ölçekte planlamak gerekir. Kente yeni nüfus hareketleri, özellikle de üst gelir grubundaki nüfus hareketlerinin getirilmesiyle beraber, kırılgan topluluklar, yaşlılar, emekliler, öğrenciler barınma problemiyle karşı karşıya kalıyorlar. Birinci yanlış bu. İkinci yanlış ise uygulanan kur, faiz ve dövizdeki karar süreçlerinin bilimsel yöntemlerden uzaklığı.
Yani dövizi baskılamak, faizi yüzde 10'lar seviyesine çekmek, faiz sebep, enflasyon sonuç diyerek, akıl ve bilim dışı bir uygulama yapmak büyük bir hataydı. Bunun ceremesini yoksullar çekti. Çünkü yatırım aracı olarak dövizi, altını, faizi bir kenara koyarsanız, o zaman konut yatırım aracına dönüşür. Böyle olunca da elinde birikim olan, sermayesi olan belli gruplar, bütün kaynaklarını ve birikimlerini konut almaya ayırırlar. 2020’de 250-300 bin liraya satılan konutlar, şimdi 10-15 milyon lira.
KONUTA GÖRE KADEMELİ VERGİ
Bir, barınma meselesinin çözülebilmesi için, konutun asla bir yatırım aracına dönüşmemesi gerekir. Bununla ilgili mutlaka yasal düzenleme yapılmalı.
İki, konut sahipliğinde belli bir düzenleme getirilmeli. Bir kişi 10 ev olabilir ama 10 evi olan bir kişinin ödeyeceği vergi, bir evi olan bir kişiye göre kademeli olarak arttırılmalıdır.
‘ÖĞRENCİ BELLİ BİR LİMİTTE TUTULMALI’
Üç, özellikle belli büyük şehirlerde özel üniversite, vakıf üniversitesi ya da devlet üniversitesinin açılmasının mutlaka azaltılması, öğrenci sayısının azaltılması, buraların daha çok yüksek lisans ve doktora programlarının yapıldığı merkezlere dönüşmesi lazım.
Yani artık 1 milyon öğrenciyi, İstanbul’a getirmenin yanlış olduğunu ortaya koymak lazım. Öğrenci sayıları belli bir limitte tutulmalı.
Dört, emekliler. 7 bin 500 lira emekli maaşıyla kirada oturan bir ailenin bu kentte tutunabilmesi mümkün değil.
Riskli bir yapıda oturuyorsa, ekonomik nedenlerle evini onarma ya da güçlendirme veya yıkıp yapma seçeneğine yoksul kitleler açısından devletin bir kapsayıcı proje geliştirmesi gerekir.
‘BARINMA SORUNU ÇÖZÜLMEZSE SUÇ ARTAR’
7 bin 500 lira emekli maaşı verdiği yurttaşın, evini yıkıp yapması durumunda ödeyeceği aylık taksitler 20-25 bin lira. Barınma meselesini çözemeyen toplum kesimlerinin suça yönelmesinin istatistik olarak arttığını görürüz. Yani barınma problemi toplumda daha geniş problemlere yol açmaktadır.
‘MESELE, ‘GELDİKLERİ GİBİ GÖNDERECEĞİZ’DEN ÇIKTI’
- Göçmenlerle ilgili CHP’li belediyelerin politikası ne olacak?
Sosyal uyum sağlayıcı ve çatışmayı azaltıcı programlar uygulayacağız. Sığınmacıların kentteki yaşam döngülerini izlemek üzere Yerel Yönetimler Göç Büroları açacağız. Göçmen kadın, çocuk, genç ve engellilerin sosyal uyum ve göç travmaları konusunda psikososyal destek almalarını sağlayacağız. Dil ve meslek eğitim kursları, sosyal uyumu arttıracak kültürel etkinlikleri gerçekleştirmeye yönelik Göç Dayanışma Merkezleri kuracağız. Görüyoruz ki Türkiye’de doğan göçmenler var. Ülkemizde doğmuş, ilkokula burada gitmiş, Türkçe'den başka dil bilmeyen göçmenler var. O nedenle meseleyi artık “geldikleri gibi göndereceğiz” biçiminde görmüyoruz. Konunun başka bir düzleme çekilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
‘BELEDİYELERİMİZ BEYİN GÖÇÜ İLE MÜCADELE EDECEK’
Yine göçle ilgili önemli başka bir konuya dikkatinizi çekmek isterim. Türkiye'den beyin göçünü engellemek için belediyeleri mutlaka etkin bir biçimde kullanacağız. Buralarda nitelikli gençlerimizin istihdam edilmesi ve kariyerlerini geliştirmeleri için kendilerine fırsat açılacak alanlar yaratmak zorundayız.
Bu ikisini de belli bir dengede götürecek politikalara ihtiyacımız var.
GÖKHAN ZEYBEK KİMDİR?
1964’te Bayburt’ta doğdu. 1985 İTÜ Mimarlık Fakültesi’ni bitirdi. Siyasete 1983’te başladı. 1994’te Kâğıthane ve 2004’te Sarıyer Belediye başkan adayı oldu. CHP İstanbul Yerel Yönetimler Komisyonu sekreterliği, 1988- 2018 Mimarlar Odası ve TMMOB Genel Kurul delegeliği, 2012-2016 Sarıyer Spor Kulübü asbaşkanlığı, 2009- 2018 İBB ve Sarıyer Belediyesi meclis üyeliği, 2009-2011 İBB CHP grup sözcülüğü ve 2014-2018 Sarıyer Belediye başkan yardımcılığı görevlerinde bulundu. İstanbul milletvekili olan Zeybek, CHP Genel Başkan Yardımcısı görevini yürütüyor.