Bülent Arınç'ın çıkışının ardından: Avukat İsmail Sami Çakmak'tan YSK'ye başvuru
Avukat İsmail Sami Çakmak, eski TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın “seçimlerin ertelenmesi” çıkışının ardından Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) başvurdu. Ertelenme yönündeki bir kararın “anayasayı ihlal” suçunu oluşturacağını vurgulayan Çakmak, “Seçimler ertelenemez. YSK’nin görevi, seçimleri yapmak ve seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işleri yapmak ve yaptırmaktır” dedi.
Sefa UyarAvukat İsmail Sami Çakmak, seçimlerin ertelenmesine yönelik tartışmalar üzerine 17 Şubat’ta YSK’ye başvurdu. Arınç’ın açıklamasını anımsatarak, “Bu sözleri kendiliğinden söyleyemeyeceği ve YSK’yi etkileme, yönlendirme amaçlı olduğu tüm kamuoyunun bildiği gerçektir” diyen Çakmak, “‘Seçimler ertelensin’ yolunda bir çaba ve çabaya katkı vermek, zemin hazırlamak, hepsinden önemlisi yetkili mercice bu yolla bir karar almak, ‘görevi kötüye kullanmak’ ve bu suretle ‘anayasayı ihlal etmek’ suçunu oluşturur” ifadelerini kullandı.
(İsmail Sami Çakmak)
‘ERTELENEMEZ’
“Anayasayı ihlal suçunun işlenmesi için mutlaka maddi cebirin gerekmediğine, bu suçun manevi cebir, yasaya karşı hile yoluyla yasaların arkasından dolanarak, yasaların görmezden gelinerek de işlenebileceğine” işaret eden Çakmak, “Seçimler ertelenemez. 1982 Anayasası’nda, 1961 Anayasası’nda olduğu gibi sadece savaş hali seçimleri geri bırakma olarak kabul edilmiştir. YSK’nin görevi, seçimleri yapmak ve seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işleri yapmak ve yaptırmaktır. Hiçbir kurum, kaynağını anayasadan ve yasadan almayan yetkiyi kullanamaz. Bu yolda görev üstlenemez” dedi.
‘YÜCE DİVAN’ UYARISI
AKP kurucularından olan eski TBMM Başkanı Arınç, depreme işaret ederek, “seçimlerin ertelenmesi” gerektiğini savunmuştu. “Anayasalar kutsal metinler değillerdir” diyen Arınç’ın bu çağrısı, hukukçular tarafından “darbe girişimi” olarak nitelendirildi. Arınç’ın açıklamasının ardından YSK’ye başvuran hukukçu Ömer Faruk Eminağaoğlu, anayasada seçimlerin geri bırakma nedeni olarak sadece savaş halinin öngörüldüğünü vurgulayarak, “gerekli işlemlerin yapılmamasının yaratabileceği hukuki ve fiili sorunların Yüce Divan’da yargılanmayı gerektiren görev suçu oluşturacağını” kaydetmişti.