Başkan Aras'tan Bodrum'daki büyük talana tepki: Bu tamamen ihanettir

Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras, ilçenin Bitez Mahallesi’nde 30 dönümlük hazine arazisinin imar planı değiştirilerek yapılaşmaya açılması ve araziyi satın alan firmanın ruhsat almadan 800 ağacı katletmesi ile ilgili hukuki mücadele başlattı. Aras, yapılmak istenenin tamamen ihanet olduğunu savundu.

cumhuriyet.com.tr

Bodrum’un Bitez Mahallesi’nde kamu için kullanılması gereken 30 dönümlük hazine arazisinin imar planı değiştirilerek yapılaşmaya açılması ve araziyi satın alan firmanın ruhsat almadan 800 ağacı katletmesi ile ilgili hukuki mücadele başlatan Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras, daha önceden yeşil alan olarak ya da ağaçlandırılacak alan olarak ayrılan bir yerin imar planıyla imara açıp oraya konut, ticaret ya da turizm gibi lejantlar verilmesinin tamamen ihanet olduğunu savundu.

Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras, Bodrum’un Bitez Mahallesi’nde deniz kıyısında bulunan 30 dönümlük hazine arazisinin Cumhurbaşkanlığı kararıyla imar  planı değiştirilerek yapılaşmaya açılması ile birlikte bölgede yaşanan talanı ve belediyenin verdiği hukuk mücadelesini anlattı.

KRT TV'de konuşan Aras, yapılaşmaya açılan hazine arazisinin Bitez Mahallesi’de AKTUR’un orta noktasında 30 bin metrekarelik bir arazi olduğunu ve tamamen AKTUR Sitesi tarafından zamanında terk edilmiş ve ağaçlandırılmış bir arazi olduğunu hatırlattı.

"FİRMA RUHSAT ALMADAN ARAZİYE MÜDAHALE ETTİ"

Başkan Aras, şu bilgileri verdi:

"Normalde plaj, ağaçlandırılacak alan, sosyal tesis alanı, yol ve otopark iken 2019 yılında yapılan bir imar planı değişikliğiyle burası konut, sosyal tesis alanı, teknik alt yapı alanına, günü birlik alana çevrilerek imara açılıyor. Biz de belediye olarak bu yeni plana dava açıyoruz. Özelleştirmeyle ilgili yapılan bir plan değişikliği bu. Dava açıyoruz ama 2019 yılından beri maalesef bizim keşif, bilirkişi beklentilerimiz olmasına rağmen özelleştirme eliyle bir taraftan da satışı yapılıyor ve burayı satın alan şirket bu plan dâhilinde belediyemizden imar durum belgesi istiyor. Resen bir imar planı yapmış bizden hiçbir görüş almadan. Daha doğrusu olumsuz görüşümüze rağmen, dava açmamıza rağmen bu plan yürürlükte olduğu düşünülerek burası yapılaştırılmaya çalışılıyor. Ancak, sonuçta bir firma satın almış. Lütfen bizden ruhsat almadan herhangi bir şekilde imar durum belgesi almadan, bir proje yapmadan kesinlikle bu araziye bir müdahale etmeyin diyoruz. Çünkü arazide 800 tane ağaç var. Ve hepsi de yaşlanmış ağaçlar bunların. Ancak firma gidip Orman Bölge Müdürlüğü’nden aldığı bir izinle ‘Ben bu ağaçları taşıyacağım’ diyerek araziye müdahale ediyor. Biz de belediye ekipleriyle hemen gidip yerinde tespit yaptık. Ağaçların söküldüğünü bazılarının kesildiğini hatta bazılarının kepçeyle yok edildiğini gördük ve gereken bütün hukuki işlemleri yaptık. Encümenimize sevk ettik. Gereken ceza kesilecek ama giden ağaçlar oldu. Burada eğer bizi dinleselerdi bu ilgili firma zaten buranın sadece 6 bin metrekaresi böyle bir durumda imara açılabiliyor. 30 bin metrekarenin 6 bin metrekaresi emsale dâhil yapılaşabiliyor. En azından biz onları doğru bir şekilde yönlendirir, hangi ağaçları kaldırmaları gerektiğini bir rölöveyle kendilerine tarif ederdik. Ona göre yapılaştırırdık. Ama şu anda 30 bin metrekarenin neredeyse hepsi artık ağaçsız, kel bir duruma geldi. Bizim itirazımız bunadır. Bizden henüz ruhsat almadan, onaylı bir vaziyet planı olmadan, bir ön onay almadan buraya müdahale edilmemesi gerekirdi. Ben de gerekli basın açıklamalarımı yaptım bununla ilgili, aynı zamanda da hukuki işlemi başlattık. Yine Danıştay’da şu anda dosyamız bilirkişi henüz gelmedi. Belki de plan değişikliğini iptal edecekler ama iş işten geçmiş olacak. Çünkü artık yok edilen orada 800 ağacımız var. Ormandan aldıkları izni gerekçe göstererek yapacaklarını yaptılar.”

"BODRUM'DA KAMU ARAZİSİ SATIŞI DURDURULMALI"

Özelleştirme İdaresi'nin yaptığı yeni planla orman arazisi olan bu yerin imarlı arazi haline getirildiğini kaydeden Başkan Aras, asıl itirazlarının buna olduğunu belirterek “Çünkü 1986 yılında yapılan imar planlarında burası tamamen ağaçlandırılacak alan, sosyal donatı alanı olarak değerlendirilmiş. İmar planı yaparken bir prensip vardır. Öncelikle siz konuta açıyorsanız kesinlikle oraya gelecek nüfusa uygun sosyal donatı alanlarını da planlamak zorundasınız, o adada. Mesela Bitez imar planlarında oraya taşınacak nüfusa göre yeni sosyal donatı alanları, nedir bunlar? Mesela eğitim alanı, sağlık alanı ya da nefes alınacak yeşil alan gibi… Ama bunların hiçbiri yapılmadan özelleştirmenin, bir gecede yaptığı bir imar planı değişikliği ile buralar imara açılıyor. Hatta şimdi oraya çok yakın bir noktada 1 milyon metrekareyi biz aynı zamanda savunmaya çalışıyoruz. Yani bizim itirazımız Bodrum zaten yeterince yapılaştı. Yine imara konu özel şahıslara ait arazilerin daha hepsi yapılaşmamış. Siz bir de kamu arazilerini satıp da hiçbir şekilde sosyal donatı alanı ayırmadan eğer buraları imara konu ederseniz o zaman Bodrum’un hali nice olacak? Bütün itirazımız bunadır. Bodrum’da kamu arazileri satışı durdurulmalıdır. Bodrum zaten nüfus açısından belli bir doygunluğa ulaştı. Artık daha fazla nüfusu kaldıracak bir yarımada değil burası. Zaten birçok bölgesi ya arkeolojik sittir ya doğal sittir ya da ormandır. Artık buraya dokunulmamalıdır. Bizim itirazımız bunadır. Bununla ilgili yasal süreçleri takip edeceğiz. Eğer Danıştay’dan herhangi bir yürütmeyi durdurma kararı da gelirse oraya herhangi bir şekilde ruhsat vermeden tekrar yargı sürecini lehimize sonuçlandırmaya çalışacağız”dedi.

DENİZ KIYISINDAKİ 30 DÖNÜM ARAZİ 252 MİLYONA SATILDI

Belediye olarak, satılan arazinin sosyal, yeşil, ağaçlandırılacak olan olmasından dolayı herhangi bir planlarının bulunmadığını belirten Başkan Ahmet Aras, “Zaten deniz kıyısında. O kadar değerli ki 30 dönüm yeri 252 milyona satın aldılar. Yani düşünün, ne kadar büyük bir rant var burada. Madem artık satın aldınız, bu da sonuçta bir yatırımdır. Ama lütfen bekleyin Bodrum Belediyesi sizi doğru yönlendirsin. Bu ağaçları buradan kaldırmayın dedik ama anlatamadık. Onar gidip ormandan izin alma yolunu seçtiler. Biz de tabii ki kendi yetkimiz dâhilinde, hukuk dâhilinde tabii ki üzerimize düşen ne varsa yapmaya devam edeceğiz. Burası çok değerli bir arazi. Bodrum’un her yeri değerlendi biliyorsunuz. Son dönemdeki nüfus artışlarıyla beraber özellikle konut ve arazi fiyatlarındaki artışlar inanılmaz seviyelere çıktı. Bu da tabii ister istemez bazı kesimlerin iştahını kabartıyor. Özellikle hazine arazilerinin peşine düşüyorlar. Çünkü hazine arazilerini imara açtırıp satın alırlarsa -ki büyük araziler buralar- ancak oralarda bu yatırımlar yapılabilir. Özel şahıslara ait araziler de var ama buralar onlara göre yeterli değil tabii ki. Bizim son kalan nefes alabileceğimiz hazine arazilerimizi de maalesef bir gecelik imar planı değişiklikleriyle satışa sunabiliyorlar” diye konuştu.

"BU TAMAMEN BİR İHANETTİR!"

"Eğer hazine arazisi imar planlarında daha önce öngörülüp de imara açıldıysa burada sıkıntı yok. Onlar zaten satılıyor özelleştirme yoluyla ya da milli emlak yoluyla satılabiliyor”diyen Başkan Aras, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Ancak siz, daha önceden mera olarak, yeşil alan olarak ya da ağaçlandırılacak alan olarak ayrılan bir yeri imar planıyla imara açıp da oraya konut, ticaret ya da turizm gibi lejantlar verirseniz bu tamamen bir ihanettir. Bu yapılamaz. Çünkü bunların sosyal donatıları alanları yok, yolumuz yok. Bodrum’daki trafik sorunlarını, alt yapı sorunlarını biliyorsunuz. Biz, bunları şu anda çözmeye çalışırken bir de bizim önümüze yeni durumlar geliyor. Dediğim gibi biz bunlarla ilgili mücadelemizi sürdüreceğiz. Yani bu mücadele bir bütündür. Zeytinliklerde de aynıdır, maden sahaları için de aynıdır. Bütün mücadelemiz Bodrum’u korumak içindir. Bodrum veya Türkiye, Anadolu… Çok değerli bir coğrafya burası. Örselenmemelidir. Tarihi dokusuyla, doğal dokusuyla korunmak zorundadır. Ben de şu anda Milas Uzunyuva’dayım. Çok tarihi bir alandayım şu anda. Çalışma ziyareti yapıyoruz. Buraları korumamız lazım bizim. Bütün derdimiz bu. Hiç kimseyle bir problemimiz yok. Yaptığımız ne bir siyaset ne bir duygusallık. Bunlar tamamen koruma içgüdüsüyle yaptığımız açıklamalardır, bunu da buradan ifade etmek istiyorum.”