Barış Yarkadaş yazdı: Ekrem İmamoğlu davasında ilginç gelişme
Gazeteci Barış Yarkadaş, bugünkü köşe yazısında, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun yargılandığı 'Ahmak' davasına ilişkin bir yazı kaleme aldı.
cumhuriyet.com.trKorkusuz yazarı Barış Yarkadaş, bugünkü, "İmamoğlu davasındaki ilginç gelişme…" başlıklı köşe yazısında, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun 31 Mart seçimlerinin iptal edilmesinin ardından yaptığı basın açıklamasında YSK başkan ve üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı 'Ahmak' davasına ilişkin bir yazı kaleme aldı.
İmamoğlu'nun, 21 Eylül'de görülecek olan duruşmada 1 yılı aşkın ceza aldığı takdirde ‘siyasi yasaklı’ olacağını söyleyen Yarkadaş, İmamoğlu'nun bu nedenle belediye başkanlığının da düşeceğini belirtti.
Meselenin ciddi olduğunu belirten Yarkadaş, "İmamoğlu’nun ceza alması ve başkanlığının düşürülmesi halinde, meclis çoğunluğu AKP’de olduğu için, belediye başkanlığı da CHP’den AKP’ye geçiyor" ifadelerini kullandı.
Yarkadaş'ın yazısının ilgili bölümü şöyle:
"1 Haziran 2022 tarihinde İstanbul Anadolu Adliyesi 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, CHP’li İmamoğlu için 4 yıla kadar hapis istenmiş ancak davanın Hakimi Hüseyin Zengin, uzman görüşünü içeren raporun incelenmesi için dosyayı savcılığa göndermişti. Hakim Zengin, duruşmayı da 21 Eylül 2022 tarihine ertelemişti.
Doğrusu, duruşmanın yapıldığı 1 Haziran günü herkes karar çıkmasını bekliyordu. Hakim duruşmayı erteleyince, adli çevreleri iyi bilen bir dostumu aradım ve “Karar neden çıkmadı?” diye sordum. Yargı çevrelerinde etkili olan kaynağım, “Hakim Bey, belli ki bunaldı. İktidar bu işin bir an önce sonuçlanmasını istiyor. İddialara göre, Ekrem Bey’e 2 yıl ceza vermesi yönünde ciddi telkinler var. Hakim Bey’in yakın çevresine telkinlerden dolayı bunaldığını söylediğini biliyorum. Davayı erteleyerek zaman kazanmak istiyor olabilir’’ dedi. Kaynağım, “Çok bunalırsa tayinini de isteyebilir. Böyle şeylere çok tanık olduk’’ ifadesini kullandı.
İSTEMEDİĞİ HALDE…
Bu konuşmanın üzerinden neredeyse 50 gün geçti…
Biz gözlerimizi 21 Eylül’e çevirmişken, önceki gün arayan başka bir kaynağımın verdiği bilgi ise olayın seyrinin değiştiğini gösteriyordu.
Hukukçu kaynağım, “Ekrem Bey’in davasına bakan hakimin tayinini çıkardılar. Hakim Bey, Samsun’da görevlendirildi” bilgisini verdi.
Ankara’da yaşayan ve adli çevrelerdeki gelişmeleri yakından takip eden kaynağım, “Hakim Bey bu tayini istemiyormuş. Ancak buna rağmen, duruşmadan iki hafta sonra, 19 Haziran 2022 tarihli kararname ile görev yeri değiştirilmiş” dedi.
HSK NE DİYECEK?
Kaynağımın iddiasına göre, beklemediği bir anda tayini çıkarılan Hakim Zengin, itiraz için HSK’ya başvurmuş. Yakın çevresi ve mesai arkadaşlarına iktidarın adliye içindeki uzantılarının davaya yönelik ilgisinin kendisini bıktırdığını söylediği belirtilen Hakim Zengin, buna rağmen Kartal Adliyesi’ndeki görevinde kalmak istiyormuş. Kaynağıma göre, Hakim Zengin, mevcut görevinde kalabilmek için HSK’ya giderek sözlü talepte de bulunmuş.
‘SÜRGÜN’ İDDİASI…
Ankaralı kaynağıma “Hakim Bey’in Samsun’a gönderilmesi nasıl yorumlanmalı?” diye sordum. Yargıda yaklaşık 35 yıl aktif görev alan ve şu an büyük bir şirkete danışmanlık yapan kaynağım, “İsteğin dışında gönderildiğin her yer sürgündür’’ cevabını verdi.
Devam edelim…
İmamoğlu davası daha da önem kazandı
Dün gün boyunca Hakim Hüseyin Zengin’e ulaşmaya çalıştım. İddiaları doğrulatabilmek için kendisiyle konuşmak istedim. Ancak bendeki telefon numarası sürekli kapalıydı.
Zengin’e ulaşamayınca Anadolu Adliyesi’nde görev yapan kaynaklarımı aradım. Onlar da yukarıdaki ifadelere benzer iddiaları dile getirerek davanın seyrinin ilginç bir hal aldığını belirttiler.
Bilindiği üzere TBMM’de yapılan son seçimlerde CHP ve İYİ Parti de HSK’ya 3 temsilci yolladı. Her iki partinin HSK’ya yolladığı hukukçular acaba bu gelişmeler karşısında ne yapıyor?
Eminim ki; bu yazı yayımlandıktan sonra Adalet Bakanlığı bir açıklama yapacak ve “Tayin, doğal seyri içinde gerçekleşmiştir’’ diyecek.
Ancak Hakim Zengin’in yakın çevresine tayin beklemediği ve görev yerinde kalmak istediğini söylemesi ise meselenin boyutunu değiştiriyor.
NE OLMUŞTU?
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 4 Kasım 2019'da İmamoğlu’nun Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi’nde yaptığı konuşmayı hedef alarak “Avrupa Parlamentosu’na gidip, Türkiye’yi şikâyet eden ahmağa söylüyorum, bunun bedelini bu millet sana ödetecek” ifadesini kullanmıştı. İmamoğlu, gazetecilerin Soylu'nun bahsi geçen sözleriyle ilgili sorusu üzerine "31 Mart’ta seçimi iptal edenler, dünyada, Avrupa’da onların gözünde nereye düştüğümüze baksınlar. 31 Mart’ta seçimi iptal edenler ahmaktır, önce oraya bir odaklansın” tepkisini göstermişti.
'AHMAK KELİMESİNİN MUHATABI SÜLEYMAN SOYLU'DUR'
Soruşturmanın davaya dönüşmesi sonrası İmamoğlu, ocak ayında Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ara celsesinde kendisini şöyle savunmuştu:
"Öncelikle burada verilen demeç bir soru üzerine verilen demeçtir. Sorunun temelinde İçişleri Bakanı'nın şahsıma yönelik açıklamalarında 'Ahmak' kelimesini kullanmasıdır. Söz konusu cevabım bu sorunun üzerine olmuştur. Dolayısıyla bana kullanılan bu 'ahmak' kelimesine karşılık olarak kullanılmış bir kelimedir ve muhatabı da Sayın İçişleri Bakanı'dır. Dolayısıyla asla YSK'yı veya üyelerini herhangi birisini muhatap olarak böyle bir beyanda bulunmadım. Seçimin iptal etmesine yönelik bütün siyasi aktörler, hükümeti temsil eden siyasi kimlikler ve herkes bu konuda beyanda bulundular. YSK'nın ne yaptığı ya da ne kararlar verdiği benim sözümün muhatabı değildir. Benim irademi kendi ifadem tanımlar. İptal edenler ibaresinden ettirenleri kastettim. YSK üyelerini kastetmedim"