Barış Doster'den CHP'ye 'ideolojik tartışma' çağrısı: 'Liberalizmle uyumlu hale geldikçe...'

Gazetemiz yazarı Barış Doster, "Neoliberalizm, sosyal demokrasi ve CHP" başlıklı bugünkü yazısında, CHP'nin liberalizm etkisi konusunda ideolojik tartışma yapmasının zorunlu olduğunu belirtti.

cumhuriyet.com.tr

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Maltepe'de düzenlediği mitingde yaptığı konuşmada "Ben neoliberalizme karşıyım, 'Bırakın halkı sömüren sömürsün, piyasa kendi dengesini bulur' söylemine karşıyım. Türkiye'de toplumun belleğine yerleşen bu anlayış, iktidar destekli sömürme ve köleleştirmeye dönüştü. Bu yüzden insanların geçim kaynaklarını korumak ve yeni fırsatlar yaratmak için devletin müdahil olması gerektiğine inanıyorum" demişti.

Gazetemiz yazarı Barış Doster, Kılıçdaroğlu'nun bu sözleri üzerine kaleme aldığı yazısında CHP'ye konuyla ilgili ideolojik tartışma çağrısı yaptı. Liberalizmin AKP’den CHP’ye, HDP’den İYİ Parti’ye dek birçok partinin yönetiminde çok etkili olduğuna dikkat çeken Doster, sosyal demokrasinin de aynı sorunla karşı karşıya olduğuna vurgu yaptı.

Düzenle uyumlu olan, devrimci karakteri olmayan bu partilerin antiemperyalist, halkçı, kamucu, toplumcu tavır alamayacağını belirten Doster, "Üçüncü dünyayla, ezilen halklarla, mazlum milletlerle dayanışma içinde olamazlar. CHP de tarihsel köklerinden kopup, liberalizmle uyumlu hale geldikçe, hele bir de adının önüne 'yeni' sıfatını ekleyip, Kemalizmle bağlarını kopardıkça, Avrupalı sosyal demokrat partilerin istediği bir paydaş olur, ama tek başına iktidar olamaz" değerlendirmesinde bulundu.

Doster'in yazısının tamamı şöyle:

Ana muhalefet partisi liderinin neoliberalizme getirdiği eleştiri, bazı çevreleri umutlandırdı. Neoliberallerin AKP’den CHP’ye, HDP’den İyi Parti’ye dek geniş bir yelpazede parti yönetimlerinde ne denli etkili oldukları düşünülürse, umutlu olmak zor. CHP açısından ise ideolojik bir tartışma zorunlu. Çünkü günümüz sosyal demokrasisi, sadece ülkemizde değil, dünyada da fazlasıyla liberalleşmiş durumda.   

Malum, sosyal demokrasi, dünya sahnesine, Batı’da doğmuş bir ideoloji olarak, Batı’daki gelişmiş ülkelerin emekçilerinin dünya görüşü olarak çıktı. Bu bağlamda mazlum milletlere, üçüncü dünyaya, ezilen uluslara karşı, Batı’nın, merkez, kapitalist, emperyalist güçlerin yanında saf tuttu. Batılı sosyal demokrat partiler, ülke içinde, kendi işçi sınıfları için istediklerini, ülke dışında, Batı’nın sömürdüğü ülkelerde, onların işçi sınıfları için istemedi. Çoğu, yüzyıl başlarındaki bağımsızlık savaşlarının karşısında konumlandılar. Kurtuluş Savaşımız dahil, antiemperyalist hareketlere karşı, emperyalistleri destekleyenler arasında Batı’da çok solcu vardı.  

Sosyal demokratların önemli ismi Kautsky; Birinci Dünya Savaşı’nda, Avrupa emekçilerinin, Avrupalı emperyalist devletler, Avrupa egemenleri için savaşa katılmalarını, savaşı “vatan savunması” olarak desteklemelerini istedi. Bir diğer sosyal demokrat öncü Bernstein; Kautsky’den bile daha küstahtı, “Uygar milletlerin, uygar olmayan halklara medeniyet götürmesi bir insanlık görevidir. Bu da sosyal demokrasiyle bağdaşır” demişti. Lenin de bu siyasetleri, “sosyal şovenizm” olarak tanımlamış, sosyal demokrasinin tarihsel, ideolojik kökenlerini “Proleter Devrim ve Dönek Kautsky” adlı kitabında yazmıştı.  

Sosyal demokratların büyük bölümü, Avrupa dışı gelişmelere, ABD emperyalizminin penceresinden baktılar. ABD’nin işgallerini desteklediler. İngiliz, Fransız, Alman sosyal demokratlar, ABD’nin Ortadoğu’daki işgallerini çoğunlukla ya alkışladılar veya karşı çıkmadılar. Avrupalı işçi zenginleşirken, “zincirlerinden başka kaybedeceği şeylere” de sahip olurken, CHP’nin de üye olduğu Sosyalist Enternasyonal, üyelerinin sağa kaymasını izledi, hatta özendirdi.  

TARİHSEL VE İDEOLOJİK UYUŞMAZLIK 

Gerçekte Avrupalı sosyal demokrat partiler ve CHP arasında kan uyuşmazlığı vardır. Çünkü biri Batı’da sosyalizmin sağa, merkeze kaymasıyla ortaya çıkarken, diğeri Batı emperyalizmine karşı Kurtuluş Savaşı yaparak doğmuştur. Aralarındaki tarihsel ve ideolojik çelişki derindir. Batı’da Soğuk Savaş sonrası, sosyal refah devletiyle yetinen, uzlaşmacı bir siyaset izleyen sosyal demokrat partiler, küreselleşme süreciyle birlikte daha da sağa kaydılar. Avrupa egemen sınıflarının dış talandan, dış sömürüden aldıklarının bir bölümünü, sistem içinde kalmaları için, sus payı olarak Avrupalı emekçilerle paylaşmasından, memnun oldular.  

Günümüzde tablo şudur: Düzenle uyumlu olan, devrimci karakteri olmayan bu partiler antiemperyalist, halkçı, kamucu, toplumcu tavır alamazlar. Üçüncü dünyayla, ezilen halklarla, mazlum milletlerle dayanışma içinde olamazlar. CHP de tarihsel köklerinden kopup, liberalizmle uyumlu hale geldikçe, hele bir de adının önüne “yeni” sıfatını ekleyip, Kemalizmle bağlarını kopardıkça, Avrupalı sosyal demokrat partilerin istediği bir paydaş olur, ama tek başına iktidar olamaz.