Bakan Göktaş’ın her aileye bir danışman atayacaklarını açıklamasına tepki

29 Ekim Kadınları Derneği Başkanı Şenal Sarıhan, atanan danışmanların kadınlar üzerinde baskı unsuru oluşturabileceğine dikkat çekti.

Emirhan Çoban-Eylül Barut

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından mayıs ayında yayımlanan “Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı” içerisinde “Aile ve dini rehberlik büroları/merkezleri aracılığıyla ailelere dini rehberlik ve manevi danışmanlık hizmetlerinin yaygınlaştırılacağı” ifadesi yer aldı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, tepkilere neden olan maddenin uygulanması kapsamında yeni adımların atıldığını açıkladı. Katıldığı bir televizyon programında konuşan Göktaş, “Nasıl her ailenin bir aile hekimi varsa, biz de her hanenin bir aile danışmanı olsun istiyoruz. Bununla ilgili çalışmamızı başlattık. Bu sayede mahalle mahalle ülkemizin sosyal risk haritasını çıkaracağız. Olası riskleri önceden görüp ona göre hareket edeceğiz. Böylece önleyici tedbirlerimizi de almış olacağız” ifadesini kullandı. Bu uygulamaya tepki veren kadın dernekleri gazetemiz Cumhuriyet’e konuştu. “Her haneye bir danışman” projesini eleştiren 29 Ekim Kadınları Derneği Başkanı Şenal Sarıhan, “Biz danışman sıfatı taşıyan kişilerin gerçekten psikolojik formasyona sahip olan, bilimsel zeminde yol ve yön gösterebilecek insanlar olması gerektiği inancındayız. Ama son dönemdeki uygulamalar bizi kaygıya düşürüyor. Öncelikle aile içi şiddetin önlenmesi için gerekli önlemleri alamayan, bu konuda aktif bir çalışma gösteremeyen, hatta bazı kadın derneklerinin daha etkin çözüm üretmeleri ve yol göstermelerine rağmen bunlara da uygun davranmayan bakanlığın atayacağı danışmanların kim olacağı gibi sorularımız var. Bu sorulara yanıt dahi gelse danışmana gereksinim olmadığı düşüncesindeyiz. Aile içi şiddet konusunda doyurucu çözümler yerine bizim kaygılarımızı daha çok arttıracak çözümlere yönelmeleri konusunu kuşkuyla karşılıyorum” dedi. Bu danışmanların ayrılma kararı veren kadınlar için bir baskı unsuru olabileceğine değinen Sarıhan, “Evlilik bireylerin hür iradeleriyle kurdukları bir ortaklıktır. Bu kurumun kuruluşunda herhangi bir danışmana gerek yoksa, boşanma aşamasında da bir danışmana gerek yoktur çünkü bu tamamen özel yaşamla ilgili bir konudur. Yapılması gereken şey doğrudan doğruya tarafların özel iradelerine bağlı olarak karar vermelerinin yanında durmaktır. Bu konuda da zaten hukukun tanıdığı olanaklar vardır, gider boşanma davası açarsınız. Evliliği kurarken kadınlar ne kadar özgürse, bu evliliğin yürümemesi durumunda da hür iradeleriyle verdikleri kararla ayrılacaklardır. Bugün boşanmanın zorlaştırılması noktasında ya da şiddet gören kadınların taleplerinin itirazlarla engellenmesi durumunda devletin veya resmi kurumların girişimleri var. Bu durum da böyle bir tehlikeye neden olabilir” ifadelerini kullandı. 

‘ÖLDÜRÜLEN 16 KADININ ZATEN KORUMA KARARI VAR’

Konuya ilişkin Cumhuriyet’e konuşan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Temsilcisi Avukat Esin İzel Uysal ise, “Aslında Bakanın söylediği her aileye aile danışmanı konusu yeni bir şey değil. Bundan önceki dönemlerde de aileyi kutsallaştırırken onun içerisinde kadını sürekli şiddete açık hale getiren iktidarın söylemleri ve politikaları vardı” dedi. “Neredeyse her yeni güne yeni bir kadın cinayetiyle uyanıyoruz” diyen Uysal, “Bütün bu şüpheli kadın ölümlerinde etkili soruşturma yürütülmediğini ve gerçeklerin açığa çıkmadığını görüyoruz. Haliyle bizim için soru şu ‘Bu kadar kadın ölürken gerçekten aileyi korumak için mi önleyici tedbirler alacaksınız?’ bu kadınlar zaten en çok ailenin içerisindeyken öldürülüyor” ifadelerini kullandı. 2024 yılının ilk 6 ayı kapsamında elde ettikleri verilere yönelik konuşan Uysal, 205 kadın cinayeti, 117 şüpheli kadın ölümü gerçekleştirdiğini aktardı. Bu kapsamda 6 ayda öldürülen 16 kadının koruma ve tedbir kararı olduğunu vurgulayan Uysal, 205 kadının yüzde 94 oranında aile yakını tarafından öldürüldüğünü belirtti. Şüpheli kadın ölümlerinde de benzer bir tablo olduğunu söyleyen Uysal, “Denklem çok açık. Siz sürekli aileyi kutsallaştırmayı anlatırsanız, kadınlara etkisi böyle oluyor.Anlatmaya çalıştığımız şey kadına yönelik şiddetin çok daha ötesine geçti. Kadınlar şiddete uğruyor, evet ama o kadınların yanında olan yakınlarına da şiddet yönelmiş durumda. Daha da vahimi çocuklarına şiddet yönelmiş durumda” diye konuştu.

6284 İÇİN NEDEN ÇABA GÖSTERMİYORSUNUZ?

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun sosyal medya hesabından da danışmanınlık uygulamasına şöyle tepki gösterdi: “Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş her haneye aile danışmanı getireceklerini söylüyor. Mahalle mahalle sosyal risk haritası çıkarma işlemini şiddete uğrayan kadınlar için neden yapmadınız? ‘Önleyici tedbirler’ diyorsunuz, kadınları şiddetten koruyan 6284’ün önleyici tedbirlerinin uygulanması için neden aynı çabayı göstermiyorsunuz?

Cevabı biz verelim: Siyasi iktidar aileyi kadınların önüne koyuyor. Ailenin güçlendirilmesi demek; kadınları, çocukları tahakküm altına almak demek. Aile danışmanlığıyla toplum mühendisliği yapmaya çalışacaklar. Kendi yandaşlarına istihdam sağlayacaklar. Boşanma aşamasındaki kadınlara baskı yapacaklar. Çabalarınız boşa. Tüm kamu imkânlarını seferber de etseniz eşit özgür bir yaşam için mücadele eden kadınların örgütlü gücü kazanacak.”