AYM, Gezi Parkı eylemleri sırasında hayatını kaybeden Abdullah Cömert'in ailesinin başvurusunu reddetti

Anayasa Mahkemesi, Antakya'daki Gezi Parkı eylemlerinde başına gaz fişeği isabet ederek hayatını kaybeden Abdullah Cömert'in yakınlarının etkili ceza soruşturması yürütülmediği iddiasıyla yaptığı bireysel başvuruyu kabul edilemez buldu.

AA

Anayasa Mahkemesi (AYM), 2013 Gezi Parkı eylemleri sırasında Antakya’da polis tarafından atılan gaz fişeğiyle başından vurularak öldürülen Abdullah Cömert hakkında kararını verdi.

Yürütülen soruşturma sonrasında açılan davada gaz fişeğini atan polis memuru, hapis cezasına çarptırıldı. Ayrıca A.C'nin ailesine açılan davalarda çeşitli oranlarda tazminat ödenmesine de karar verildi.

Yargı süreçlerinin tamamlanmasının ardından A.C'nin ailesi, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunarak olayda etkili ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiğini ileri sürdü.

Yüksek Mahkeme, yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin başvuruyu kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez buldu.

GEREKÇEDEN: "ÖLÜMDEN SORUMLU TUTULAMAZLAR"

Abdullah Cömert'in ölümüne ilişkin soruşturma işlemlerinin, "şüpheli ölümün ihbar edilmesiyle derhal ve resen başlatılan soruşturmada delillerin eksiksiz ve özenli bir şekilde toplanarak nesnel bir değerlendirmeye tabi tutulduğunu ve soruşturmanın 9 ay 20 gün gibi makul bir sürede neticelendirildiğini gösterdiği" belirtilen gerekçede, delil toplama ve değerlendirme işlemlerinin bizzat Cumhuriyet savcısı, soruşturmada şüpheli olması muhtemel olmayan jandarma teşkilatından uzmanlar ve tarafsız kurumlarca yerine getirildiği belirtildi.

Gerekçede, "A.C'nin ölümüyle ilgili ceza soruşturmasının tarafsızlık, resen soruşturma yürütülmesi, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için gerekli delillerin toplanması, delillerin nesnel bir şekilde değerlendirilmesi ve soruşturmanın makul bir sürede sonuçlandırılması ilkelerine uygun bir şekilde yürütüldüğü" kaydedildi.

Soruşturma kapsamında "Abdullah Cömert'in ölümüne neden olan gaz fişeğini attığı tespit edilen A.K. ile aynı araçta bulunan polis memurları hakkında ek kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiği, başvurucuların da bu karar nedeniyle etkili soruşturma yükümlülüğünün ihlal edildiğini iddia ettiği aktarılan gerekçede, gaz fişeğinin atıldığı polis aracında bulunan polislerden birinin şoför, diğerinin de telsiz ve kamera kullanmaktan sorumlu operatör olduğu" ifade edildi.

"Araçtaki polisler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmeden önce gerekli tüm delillerin toplandığı, ölümün ne şekilde ve kimin eylemiyle meydana geldiğinin tüm şartlarıyla ortaya çıkarıldığı" ifade edilen gerekçede, "başsavcılığın da bu delilleri değerlendirerek telsiz ve kamera kullanmakla görevli H.Y.A. ile aracı kullanmakla görevli B.A.Ş'nin ölüme neden olan gaz fişeği atılması eylemine iştiraklerinin bulunmadığına ve ölümden sorumlu tutulamayacaklarına karar verdiği" kaydedildi.

Gerekçede, gaz fişeğini atan polis memuru A.K'nin bilinçli taksirle ölüme neden olma suçundan mahkum edildiği ve ceza hukuku genel prensiplerine göre taksirli bir suça iştirakin mümkün olmadığının altı çizilmesi gerektiği belirtildi.

İlk derece yargı makamlarının objektif delillere dayanarak polis aracını, telsizi ve kamerayı kullanmak şeklinde gerçekleştiği tespit edilen H.Y.A. ve B.A.Ş'nin eylemlerinin kovuşturma gerektirmediği yönündeki değerlendirmelerinden ayrılmayı gerektiren kuvvetli bir neden bulunmadığı kanaatine varıldığı ifade edilen gerekçede, gaz bombası kullanılarak müdahale edilmesi talimatını veren polis amirleri hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesinin de etkili soruşturma yükümlülüğünü ihlal ettiği iddialarına yönelik tespitlerde bulunuldu.

Yüksek Mahkemenin gerekçesinde, "İlk derece yargı mercilerinin kolluk amirleri hakkında soruşturma yapılmasını gerekli kılan nitelikte, kolluğun orantısız müdahalesiyle verilen talimatlar arasında illiyet bağını gösteren hiçbir kanıt unsuru bulunmadığı yönündeki tespitlerinden ayrılmayı gerektiren bir neden bulunmadığı kanaatine varılmıştır" ifadelerine yer verildi.

Ayrıca gerekçede, "Somut olayda maddi gerçeği tüm yönleri ile ortaya çıkaran bir soruşturma sonucunda elde edilen deliller, hukuki bakımdan etraflıca tahlil edilerek suç vasfı tayin edilmiştir. Anayasa Mahkemesinin süreçte yer alan adli mercilerin suç vasfı konusundaki nihai tespitlerinden ayrılmasını gerektiren hiçbir neden bulunmadığı kanaatine varılmıştır" ifadeleri kullanıldı.

Gerekçede, şunlar kaydedildi:

"Başvurucuların yakını olan A.C'nin kamusal güç kullanımı sonucu öldüğü olayla ilgili etkili bir soruşturma yürütüldüğü ve ölüm olayının sorumlusunun tespit edilip orantılı ve caydırıcı cezayla cezalandırıldığı, ayrıca başvuruculara ölüm nedeniyle uğradıkları zararların karşılığında tazminat elde etme imkanının da tanındığı anlaşılmıştır. Bu nedenlerle başvurucuların yaşam hakkı ihlalinden doğan mağduriyetlerinin giderildiği ve başvurunun mağdur statüsü (kişi) yönünden kabul edilemez olduğu sonucuna varılmıştır."