AYM evlenmeden önceki soyadının kullanılabilmesini engelleyen hükmü iptal etti: Kadınların zaferi

Kadınların eşinin soyadını kullanması koşulu tarih oldu. Anayasa Mahkemesi, kadınların sadece kendi soyadını taşıyabileceğine hükmetti. Avukat Nazan Moroğlu, “Bu karar yılmadan mücadelenin sonucu. Eşitlik için demokratik bir adım” dedi.

Rengin Temoçin

Anayasa Mahkemesi (AYM), Türk Medeni Kanunu’nda yer alan ve kadının soyadı olarak yalnızca evlenmeden önceki soyadını kullanmasını engelleyen hükmü eşitliğe aykırı bularak iptal etti.

Türk Medeni Kanunu’nun ilgili maddesinde, “Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir” hükmü yer alıyordu. Ancak İstanbul’da bir mahkeme, “Erkeğin doğumla kazandığı soyadını ömrü boyunca kullanması mümkünken aynı hakkın kadına tanınmamasının eşitlik ilkesi ile bağdaşmadığı” gerekçesiyle bu hükmün iptali için AYM’ye başvurdu.

Başvuruyu değerlendiren AYM, anayasaya göre kadın ve erkeğin eşit haklara sahip olduğu, ailenin de “eşler arasında eşitliğe dayandığını” belirterek hükmü iptal etti. Kararın ardından Cumhuriyet, avukat Nazan Moroğlu ile konuştu. 

İptal kararının toplumsal cinsiyet eşitliği için zihniyet dönüşümünün yolunu açacağını belirten Moroğlu, “Kadının soyadı, sadece kadının kimlik sorunu değil, aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bir anahtarı haline getirilmişti. Ataerkil zihniyetin devamını sağlayan bir kural haline getirilmişti. Erkek egemen zihniyetten toplumsal cinsiyet eşitliğine evrilen bir dönüşümü sağlayacak adım atıldı” dedi.

(Nazan Moroğlu)

Moroğlu, “Kadının soyadı 25 yıl önce benim yüksek lisans tezim ve kadın hukukunun ilk akademik çalışmasıydı. O açıdan da çok mutluyum” dedi.

EŞİTSİZLİĞİ SAVUNDU!

AYM üyelerinden Kadir Özkaya, Muammer Topal, Yıldız Seferinoğlu, Selahaddin Menteş, İrfan Fidan ve Muhterem İnce karara karşı oy kullandı. Topal’ın gerekçesinde şu ifadeler yer aldı: “Kadın ve erkeğin anatomik, fizyolojik, psikolojik ve cinsiyet farklılıkları sosyal anlamda da eşitliği imkânsız kılan bir özelliğe sahiptir. Kısacası kadın-erkek arasında yaratılış gerçekliği olarak yapısal eşitsizlik vardır”