Ali Tatar'ın ölümünün üzerinden 14 yıl geçti, ağabeyinden 'Teğmenler cuntası' haberine tepki: Atatürk'ü silemezler

FETÖ’nün kumpas davaları sırasında hukuksuzluğa isyan ederek yaşamına son veren Yarbay Ali Tatar, ölümünün 14. yılında anılıyor. Ankara Karşıyaka'daki mezarı başında bugün yapılacak tören saat 12.30'da başlayacak. Eşi Nilüfer Tatar ve ağabeyi Ahmet Tatar, “Ali’lerin, Atatürkçü teğmenlerin sonu gelmez” diyor.

Çağdaş Bayraktar

“Amirallere suikast” kumpasında 14 yıl önce hakkında ikinci kez tutuklama kararı çıkarılması üzerine Yarbay Ali Tatar canına kıymıştı. Yıllar geçmesine rağmen Yarbay Tatar’ın, arkasından bıraktığı mektubundaki “Bu şekilde giderseniz ne yönetecek bir ordu, ne yaşayacak bir cumhuriyet, ne de bir ülke bulamayacaksınız” sözleri güncelliğini koruyor. 

“14 yıl oldu dediğimde bana, ‘o kadar oldu mu? Daha dün gibi...' diyor çevremdeki dostlarım, arkadaşlarım. Evet, Ali’yi kaybedeli 14 koca yıl oldu” sözleriyle hissiyatını anlatan Yarbay Tatar’ın eşi Nilüfer Tatar, “10 yaşındaki kızımız 24 yaşında genç bir kız, 38 yaşımda olan ben 52 yaşımda yaş almış bir anne olarak hayatımıza devam ediyoruz. Ali’yi kaybettikten sonra bizim tek isteğimiz adalet ve yapılan haksızlıkların ortaya çıkmasıydı. Bu oyunu oynayanların yargılanmalarıydı” dedi.

Davaların açıldığını ama suçluların yalnızca bir kısmının yargılandığını belirten Nilüfer Tatar, “Tutanağı tutan ve suçlamayı imzalayanlar tutuksuz yargılanıyor. Bir kısmı yurtdışında kaçak! Yargının bağımsızlığını yitirdiği bir süreçten ne bekliyorsanız biz de onu yaşıyoruz” ifadelerini kullandı. Tatar yargılamaların daha kapsamlı ve hızlı yürütülmesi talebini yineledi. 

‘YENİDEN SALDIRIYORLAR’

Kardeşinin kurban edildiği kumpaslar sürecinin önce FETÖ’nün yurtdışı odaklı internet sayfaları, sonra gazeteleri, sonra da televizyonlardaki borazanları eliyle verildiğini anımsatan Yarbay Ali Tatar’ın ağabeyi Kumpas-Der Başkanı Ahmet Tatar şunları söyledi: 

“Kumpasın bu ilk aşamasında ordunun en alt rütbedeki teğmenleri, özellikle de denizci teğmenleri seçildi. Askere yakışmayan hayat tarzı sürmekle, ‘ahlaksızlıkla’ suçlandılar. Bunlara bir komuta eden, yaptıklarına ‘göz yuman’ ve ‘amiraller suikast’ için bunları azmettiren birilerine de ihtiyaç vardı. Onun için de kardeşim Ali’yi ve kimi rütbeli subayları seçtiler.” 

Geçtiğimiz günlerde iktidara yakın bir gazete tarafından yapılan “Teğmenler cuntası” haberine de tepki gösteren Ahmet Tatar, şöyle devam etti:

“O dönem kumpasa karşı direnen kardeşimin uyarıları ne derece anlaşıldı bilemiyorum. Tuzla’da gencecik teğmenlerin ettikleri yemin gereği Atatürk’e sahip çıkmalarının, ‘İçimizde’ diye haykırdıkları 1283 numaralının resminin devreleri tarafından ayaklar altına alınmasına karşı durmalarının cuntacılık sayıldığı günlere geldik. 14 yıl sonra bir saldırı yine teğmenlerden mi başlıyor? Aynı medya, aynı söylemler.

Karalama kampanyasını başlatanlar, Türk ordusunun mareşalleri sayılan teğmenlerin Atatürk’ü sahiplenmesine bir kez daha şaşırıyor. Muhtemelen ‘bunca kıyımdan, kırımdan, hazır kıta işkencelerinden sonra, orduda hâlâ mı ‘Atatürk’ diyorlar ve aynı hınçla yeniden saldırıya geçiyorlar. Ama dün olduğu gibi bugün de çabaları boşuna. Bu topraklardan bu milletin yüreğinden Atatürk’ü silemezsiniz. Yarbay Ali Tatarların, Atatürkçü teğmenlerin sonu gelmez ve Türk ordusunun genleri Atatürk’ten başka önder kabul etmez.”