Ahmet Özer'in avukatlarından savcılığa dilekçe: Tutukluluk incelemesi duruşmalı yapılsın
Tutuklanarak yerine kayyum atanan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in avukatları, müvekkillerinin aylık tutukluluk incelemesinin duruşmalı yapılması ve kendilerinin de hazır edilmesi için savcılığa dilekçe sundu.
30 Ekim'den itibaren tutuklu bulunan ve yerine kayyum atanan CHP'li Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer'in avukatları Hüseyin Ersöz ile Hasan Sınar, bugün İstanbul Adliyesi'ne gelerek, müvekkilleri Ahmet Özer'in önümüzdeki günlerde yapılacak olan aylık tutukluluk incelemesinin duruşmalı şekilde yapılması ve kendilerinin de hazır edilmeleri talebiyle savcılığa dilekçe sundu.
Avukatlar Ersöz ile Sınar, dilekçelerini savcılığa sunmadan önce Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı.
"HİÇBİR SOMUT GELİŞME YOK"
Müvekkilleri Ahmet Özer'in tutuklanmasından bu yana soruşturma dosyasında hiç bir somut gelişme yaşanmadığını belirten avukat Hasan Sınar, "Biz ısrarla bu sürecin sona erdirilmesi ve müvekkilimiz hakkındaki, var olduğu ileri sürülen bu kuvvetli suç şüphesini gösteren somut delillerin tarafımıza verilmesi ve bunlarla ilgili bize savunma yapma imkanı verilmesi için gerekli tüm yasal başvurularımızı ısrarla gerçekleştirmemize rağmen şu ana kadar herhangi bir biçimde bir ilerleme kat edebilmiş değiliz. Kanun uyarınca yapılması gereken ilk 30 gün incelemesinde müvekkilimizle birlikte yer almak ve savunmasını yapmak için taleplerde bulunmuş olmamıza rağmen bu talepler göz ardı edildi. Şimdi ikinci 30 gün incelemesi için kapsamlı dilekçelerimizi sunmak ve müvekkilimiz hakkındaki tutuklama duruşmasında bizatihi yer alma imkanımızın bize verilmesi talebimizi ortaya koymak için bulunmaktayız. Bugün veya yarın müvekkilimiz hakkında tutuklama incelemesi yapılacak. Bizler kanunun emredici kuralları uyarınca bu tutuklama incelemesinde müdafilerin de yer alması gerektiği ve soruşturma dosyasında kuvvetli suç şüphesini gösterdiği ileri sürülen somut deliller neyse bunların tartışılmasını talep ediyoruz" dedi.
"SORUŞTURMA MAKAMI GÖRMEZDEN GELİYOR"
Avukat Sınar, iki aya yakın bir süredir tüm kapsamlı ve ayrıntılı savunmalarını ortaya koymalarına karşın her seferinde bir duvara çarpmış gibi hissettiklerini kaydederek, "Çünkü soruşturma makamları, tüm ısrarlı taleplerimize; gerek kısıtlılığın kaldırılmasına ilişkin, gerek delillerin tarafımıza verilerek çelişmeli yargılamanın esaslarına uygun olarak bu delilleri tartışabilme imkanının bizlere sağlanması için ortaya koyduğumuz tüm talepleri, ısrarlı bir biçimde görmezden geliyorlar. Biz bu tablodan gerçekten çok sıkıldık. Müvekkilimizin kişi özgürlüğü hakkı, hiçbir gerekçe ortaya konulmadan iki aydır elinden alınmış durumda. Ahmet Hoca hiçbir somut delil ortaya konulmadan iki aydır zindanda tutuluyor. Bizim, bu sürece ilişkin olarak derhal iddianamenin hazırlanması ve yargılama aşamasına geçilmesi talebimiz var. Bu soruşturma dosyasındaki gecikmenin, dosya içeriğinde hiçbir somut delilin bulunmamasından kaynaklandığını biliyoruz. Yapılması gereken, bu konuda derhal tahliye kararıyla birlikte kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesidir. Ancak Cumhuriyet savcılığı makamı eğer bunu yerine getirmeyecekse de takdirde derhal iddianamenin düzenlenmesi ve bağımsız, tarafsız Türk yargısı önünde müvekkilimizin haklarını savunabilmeyi, o ortaya konulmayan delilleri görüp, onlara karşı savunmalarımızı geliştirebilmeyi arzu ediyoruz" diye konuştu.
"LEKELENMEME HAKKI İSTANBUL BAŞSAVCILIĞI TARAFINDAN İHLAL EDİLİYOR"
Avukat Hüseyin Ersöz ise kanun ve Anayasa'ya göre her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının adil yargılanma hakkı bulunduğuna dikkat çekerek, "Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına saygılı bir hukuk devleti olarak kendini tanımlamaktadır. Bu çerçevede de adil yargılanma hakkının gereklerine herkesin uygun hareket etmesi ve bu çerçevede de bütün adli makamların bu temel hak ve güvenceler doğrultusunda hareket etmesi ve adli bir işlemle karşı karşıya kalmış bütün vatandaşlarına yönelik olarak da bu işlemleri tesis etmesi ve hakları tanıması gerekmektedir. Ancak geldiğimiz aşama itibariyle bu temel hak ve özgürlüklerin, adil yargılanma hakkından kaynaklı olan savunma hakkının, silahların eşitliği prensibinin, masumiyet karinesinin, lekelenmeme hakkının; bizzat İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılmış olan basın açıklamalarıyla ihlal edildiğine şahit olmaktayız" dedi.
"12 KİŞİNİN SORUŞTURMAYA DAHİL EDİLMESİ SAVCILIĞIN ACİZLİĞİDİR"
Ahmet Özer'in avukatları olarak dosyada ulaşamadıkları bilgilerin, Başsavcılık tarafından yapılan basın açıklamalarında yer aldığını kaydeden avukat Hüseyin Ersöz, "Bununla beraber son dönemde Ahmet Özer ile bağlantılı olduğu iddia edilen bir takım kişilere yönelik olarak yürütülmüş olan soruşturma kapsamındaki gözaltılara dair bazı bilgiler de yine bu basın açıklamalarıyla kamuoyuna mal edilmektedir. Dosyanın içerisindeki delillerin, adil yargılanma ve savunma hakkının bir parçası olarak tarafımıza verilmesini defalarca soruşturma makamından ve yine soruşturma makamının, kısıtlama kararını almış olduğu sulh ceza hakimliğinden defalarca talep ettik. Bu taleplerimizin hepsi reddedildi. Ancak son aşamada görmekteyiz ki özellikle 12 kişinin bu soruşturmaya dahil edilmesi ve sadece içeriği olmayan, matematiksel veri olarak nitelendirebileceğimiz telefon irtibatlarından dolayı bu soruşturmaya dahil edilmelerini, savcılık makamının kendi içerisinde düşmüş olduğu bir çelişki ve acizlik olarak ne yazık ki nitelendirmek durumundayım" dedi.
"GEÇMİŞİN KARANLIK DÖNEMİ"
Yüksek mahkemelerin kararlarıyla yalnızca HTS verilerine dayanarak bir örgüt üyeliği suçlaması yapılamayacağının açık ve net bir şekilde ortaya konulduğunu belirten Ersöz, "Bu sadece Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi tarafından değil, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından da altı çizilmiş olan bir husustur. Bu çerçevede bir suç ya da suçlu yaratma gayesiyle ya da dosyanın içinde olmayan deliller çerçevesinde devam eden tutukluluğa bir gerekçe oluşturmak amacıyla bir takım şüphelilerin dosyaya sadece HTS verileri üzerinden dahil edilmesini adil yargılanma hakkına aykırı bulmamız yanında aynı zamanda ceza yargılamasındaki temel prensip olan delilden kişiye ulaşılması ilkesinintam tersi bir şekilde hareket edilmesi, yani önce kişinin gözaltına alınıp tutuklanması arkasından da bir delil üretme çabasının içerisine girilmesi olarak nitelendirmek durumundayız. Ne yazık ki bu durum geçmişin o karanlık döneminde, hukuk devlerinin altına alındığı döndemdeki uygulamaşarla benzerlikler taşımaktadır. Bunları bir hukukçu olarak söylemekten büyük bir üzüntü duyuyorum. Ancak ne yazık ki Ahmet Özer'e yönelik olarak yürütülen soruşturma, adil yargılanma, savunma ve lekelenmeme hakkının ayaklar altına alındığı, birçok hak ihlalinin gerçekleştirildiği ve bu hak ihlallerine dikkat çekmemize rağmen bunların düzeltilmediği bir sürece doğru evrilmektedir" ifadelerini kullandı.
"HUKUK DEVLETİ TESİS EDİLSİN"
Avukat Ersöz, müvekkiline yönelik suçlamaların hiçbir dayanağının olmadığını, dosyada suçlamalara ilişkin bir delilin bulunmadığını kaydederek, "Afaki olarak gerçekleştirilen tutukluluk incelemeleri ve tutuklama kararlarıyla bu sürecin yürütülmeye çalışıldığını, bu sürecin içerisinde olgulara değil algılara dayanılarak bir takım değerlendirmelerin yapıldığını ve bunun da bizzat İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından lekelenmeme hakkına ve masumiyet karinesine aykırı bir şekilde gerçekleştirilen basın açıklamalarıyla yapıldığına şahit olmaktayız. Buradaki temel talebimiz hukuk devletinin tesis edilmesi, hukuk devletinden kaynaklı hukuk güvenliğinin müvekkilimiz Ahmet Özer özelinde sağlanması, masumiyet karinesine ve lekelenmeme hakkına bizzat İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından uyulmasıdır. Bunlar ancak sağlandığı takdirde adil bir yargılamanın koşulları açılabilecektir. Ve en nihayetinde burada söylenmesi gereken temel husus, iddianamenin bir an önce hazırlanması, yargılama safahatına geçilmesi, haksız, uzun ve orantısız tutukluluk olarak nitelendirebileceğimiz bu durumun insan haklarına aykırı olduğu bilinciyle bir an önce ortadan kaldırılmasıdır" diye konuştu.