ABD yığınağı artırıyor: Ortadoğu'da sıcak çatışma olasılığı

ABD’nin, geçen yıl İran’a ait petrol tankeri kargolarına el koyması ile iki ülke arasında başlayan “tanker krizi” bölgede çatışma endişesi doğuruyor.

ANKARA / Cumhuriyet

ABD’nin son olarak bölgeye 3 bin asker ve savaş gemileri göndermesi üzerine İran’dan ültimatom geldi. İran Devrim Muhafızları Ordusu, “İran, ABD’nin bizim gemilerimize el koyması dahil her türlü şeytanca hareketine misillemede bulunacak ve onların gemilerine el koyacak güçtedir” açıklamasını yaptı. 

Öte yandan Tahran yönetimi, 300 ile 1000 kilometre menzilli çeşitli tiplerde füzeleri donanma envanterine kattığını duyurdu. 

İki ülke arasındaki gerilimi Cumhuriyet’e değerlendiren Mersin Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Kaan Kutlu Ataç, “ABD’nin dış politikasının temellerinden birisi olan seyrü sefer serbestliğine ve kurallara dayalı küresel düzene aykırı eylemler olarak gördüğü bu gelişmelere tepkisi de sert güç ile gövde gösterisine döndü. Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın maksimum baskı politikası olarak İran’a karşı uygulamaları Başkan Joe Biden yönetiminin bölgeye askeri konuşlandırma kararı ile sürüyor” dedi. 

(Kaan Kutlu Ataç)

ABD yetkililerin savunma amacıyla ticari gemilerine deniz piyadelerini yerleştirmesi kararını değerlendiren Ataç, “Bölgede bu denli yoğun bir askeri yığılma sıcak çatışma ihtimalini de arttırıyor ve en azından Biden yönetiminin bunu riski göze alarak bölgeye yığınak yaptığı görülüyor” diye konuştu.    

‘KIRILMA NOKTASINA YAKINIZ’

ABD’nin 1. ve 2. Dünya Savaşları’ndan sonra ilk kez sivil ticari gemilere koruma amacıyla asker yerleştirmeyi düşündüğünü belirten Ataç, “ABD dış politikasında bir kırılma noktası görmeye yakınız” ifadelerini kullandı. Ataç, ABD’nin bölgedeki askeri varlığını kuvvetlendirmesinin gerginliğin çatışmaya dönüşmesi ihtimalini artırdığını söyleyerek “Tahran ve Washington’ın dişe diş bir güç gösterisine girerek dönüşü olmayan bir sıcak çatışma süreci endişesi artıyor” ifadelerini kullandı. Ataç, bu durumun enerji maliyetlerini artırarak ekonomik-finans riskini beraberinde getireceğine dikkat çekerek “Bu ise ekonomik anlamda sıkıntıları aşma konusunda çok ciddi bir süreç yaşayan Türkiye’yi de doğrudan etkileyecek yüksek bir risk alanı oluşturuyor” değerlendirmesinde bulundu.