15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden 6 yıl geçmesine rağmen risk sürüyor

AKP’nin yardımıyla tüm kamu kurumlarına ve orduya sızan Fethullahçıların 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden sonra boşalan kadrolara başka tarikat ve cemaatler yerleşti. İlahiyatçılar, “İktidarla iç içe görünen cemaatler, koşulları uygun ve güçlerini uygun görürse, benzer bir kalkışmada olabilirler” diyor.

Sefa Uyar

AKP’nin ortaklığı ile birçok kamu kurum ve kuruluşuna sızan ve yerleştirilen, orduda da örgütlenen FETÖ’nün 15 Temmuz 2016’daki darbe kalkışmasının üzerinden altı yıl geçti. Meclis’te, muhalefet tarafından verilen araştırma önergeleri reddedilen darbe girişimi, iktidarın da açıklamaları doğrultusunda halen tamamıyla aydınlatılmış değil. “FETÖ’nün siyasi ayağı” tartışmaları sürerken, iktidarın diğer cemaat ve tarikatlarla ilişkisi sık sık gündem yaratıyor. İlahiyatçılar ise FETÖ’nün, laik Türkiye Cumhuriyeti’ni hedef alan tek cemaat olmadığına dikkat çekerek uyarılarda bulunuyor.

"İDEOLOJİK UYUM İÇİNDELER"

Cumhuriyet’e konuşan emekli müftü Gani Aşık, Atatürkçü komutan ve subaylar tarafından başarısız kılınan 15 Temmuz darbe girişiminin ardından FETÖ unsurlarının kamudan tasfiyesi için mücadele edildiğini ancak iktidarın, FETÖ’den boşalan kadrolara başka tarikat ve cemaatleri yerleştirdiğini belirterek “Bu durum, olup bitenlerden ders alınmadığı şeklinde genel bir kanaate neden olsa da siyasi iktidarın ders almadığından değil, İstanbul ve Adıyaman merkezli tarikat ve cemaatlerle din ve devlet konusunda tam bir ideolojik bütünlük içerisinde oldukları için bu yolu izlediği kanaatindeyim” dedi. İktidarın, FETÖ’ye öfkesinin, hedefin laik devlet olmasından değil, kendilerini iktidardan indirme girişiminden kaynaklandığını vurgulayan Aşık, “Bugün Türkiye’yi yönetenlerin çok büyük bir çoğunluğu zaten tarikat üyesi. İktidar da tarikatlar koalisyonudur. Yakında vefat eden tarikat şeyhi için laik devletin cumhurbaşkanının ‘önderimiz’ demesi, aslında çok şey anlatıyor” ifadelerini kullandı.

Tarikatların devlete dayattığı ideoloji ve topluma sunduğu dinin İslam’ın sapması ve Vahhabilik çizgisine indirgenmesi olduğuna işaret eden Aşık, “Bu, devletin, toplumun ve İslamın geleceği için çok ciddi riskler içeriyor” uyarısında bulundu. Aşık, “Darbe girişimini diğer tarikatlar yapmaz” şeklinde yanlış bir düşünce olduğuna da dikkat çekerek “Mevcut iktidarla iç içe görünen cemaatler, koşulları uygun ve güçlerini uygun görürse, benzer bir kalkışmada olabilirler. Çünkü nihai hedef, cumhuriyetin tasfiyesi ve şeriat devletidir. Tarikatların amacı budur. Bunlar, her yerde emperyalizmin koruması altındadır. Sebepsiz korumuyorlar. Bizdeki tarikatlar, Batılı değil ama Batıcı görünürler. Bunun nedeni de emperyalizmin himayesinde kalma arzularıdır” diye konuştu.

"İSİM DEĞİŞTİRDİ"

İlahiyatçı Cemil Kılıç ise “Siyasi iktidarın cemaatlerle, tarikatlarla bir sorunu yok. Tek sorun, bu cemaat ve tarikatların kendisine itaat edip etmediğiyle ilgili” dedi. Siyasi iktidar ve cemaat ile tarikatların siyasi hedef ve gündemlerinin çok da ayrışmadığını aktaran Kılıç, “Hedef birliği içerisindeler. Hepsinin ortak hedefi, Türkiye Cumhuriyeti devletini dönüştürmek ve değiştirmek. Bu dönüştürme ve değiştirme işi de mezhepçi politikalar paralelinde. Bütün dinci yapıların ve siyasette İslamı refere ettiğini söyleyen bütün politik hareketlerin ortak ülküsü, Türkiye Cumhuriyeti devletinin laiklik ilkesini aşındırmak. Dolayısıyla, FETÖ isim değiştirmiş olarak çok güçlü bir şekilde yoluna devam ediyor. Diğer cemaatlerin FETÖ’den amaç bakımından farkı yok. Sadece yöntemde farklılaşıyorlar” ifadelerini kullandı. 

"BÜTÜN MİLLET İÇİN TEHDİTTİR"

Ordunun, devletin en önemli kurumu olduğunu ancak diğer kurumların da önemli olduğunu kaydeden Kılıç, “O nedenle hangi kurumda olursa olsun herhangi bir dinci yapının örgütlenmesi, devlet ve bütün millet için tehdittir. FETÖ tek değil” dedi. Kılıç, tekke ve zaviyelerin kapatılmasına ilişkin 677 sayılı Devrim Yasası’nın ödünsüz uygulanması çağrısında bulunarak, “FETÖ’ye karşı yapılan operasyonların aynısı, bütün cemaat ve tarikatları kapsayacak şekilde yürütülmeli çünkü bütün dinci yapılar akla, bilime, evrensel insan haklarına, insani değerlere karşı ve karşıttır” dedi.