116 yıl geçti kaygı, baskı, geçim derdi bitmedi

CHP Adalet Bakanlığı’ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, 24 Temmuz Basın Bayramı ve Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü ile ilgili “Türkiye’nin Uğur Mumcu’dan Çetin Emeç’e, Abdi İpekçi’den Ahmet Taner Kışlalı’ya, Hrant Dink’e, gazeteci suikastlarıyla dolu bir tarihi var. Bu cinayetlerin sorumluları yalnızca tetiği çekenler değil, gazetecinin fotoğrafının üstüne çarpı atan anlayıştır. Dün cinayet işleyenler, bugün Sinan Ateş cinayetini araştıran gazetecileri “ülkü ocaklarını sorgulatıyor” diyerek linç ettirenlerle aynı mantığın ürünüdür” dedi.

Çağatay Yiğit Akkaya

24 Temmuz 1908’de devrin gazetecilerini, gazeteleri kontrol etmek için büroları gezen istibdat memurlarını kovmasının ardından 116 yıl geçti. Bu 116 yıl içinde çeşitli ülkelerde gazetecilerin yaptıkları haberler hükümetlerin düşmesine sebep olurken Türkiye’de 67 gazeteci öldürüldü. Büyük bir kısmının da failleri halen bilinmiyor. Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın Mayıs 2024’te yaptığı açıklamada 14 gazetecinin cezaevinde olduğunu bildirdi. Gazetecilere yapılan ölüm tehditleri ve davaların sayısı artık bilinmiyor. Ayrıca yaşanan ekonomik sorunlar nedeniyle gazetecilik mesleğini icra edenler, mesleklerini bırakmak mecburiyetinde kalıyor. TBMM Anayasa Komisyonu üyesi , CHP Adalet Bakanlığı’ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Gökçe Gökçen basın bayramı kapsamında Cumhuriyet’e açıklamalarda bulundu.

Gökçe Gökçen “Türkiye bir süredir basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü konusunda ‘özgür olmayan’ ülkeler sınıfında görülüyor. AKP’liler işlerine geldiği yıllarda uluslararası endekslere çok atıf yaparlardı. Şimdi ise bunları kötü niyetli dış mihraklara bağlıyorlar. Ama gerçekler ortada. Bugün gazeteciler, nadir örnekler haricinde hem iktidar baskısı altında hem patron baskısı, hem de ekonomik baskı altında mesleklerini yapmaya çalışıyor. Diğer taraftan haber yayma iddiasıyla ortaya çıkan, teyitsiz bilgi paylaşan manipülasyon hesapları da gazetecilik faaliyetinin algısına büyük zarar veriyor” dedi.

“İKTİDAR SORGULANABİLİR OLMALI”

İktidarın şeffaf olması ve eleştirilere tahammül etmesi gerektiğini belirten Gökçen “İfade özgürlüğü herkes için geçerlidir. Fakat iktidardaysanız daha sert eleştirilere tahammül etmeniz gerekir. Gelişmiş ülkelerde gazeteciler hakikatin ortaya çıkması için korkmadan çalışır. Gazetecinin işi budur. Gazetecilerin özgür olması, gazetecilerin birer insan olarak ayrıcalıklı olmasından değil, halkın haber alma hakkını temsil ettikleri için önemlidir. Türkiye’de iktidar alanlarına sahip olanlar, iktidarlarının sorgulanması ve sarsılması fikrine yanaşmadıkları için gazeteciler bu derece baskı altındalar. Oysa iktidar, şeffaf olmalıdır, kurallara dayalı olmalıdır, sorgulanabilir ve değişebilir olmalıdır” diye konuştu.

“BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN YARGI BAĞIMSIZLIĞI GEREKLİDİR”

Basın özgürlüğünün bağımsız yargı ile sağlanabileceğini ifade eden Gökçen, faili meçhul kavramını reddetti. Gökçen “Türkiye’nin Uğur Mumcu’dan Çetin Emeç’e, Abdi İpekçi’den Ahmet Taner Kışlalı’ya, Hrant Dink’e, gazeteci suikastlarıyla dolu bir tarihi var. Bu cinayetlerin sorumluları yalnızca tetiği çekenler değil, gazetecinin fotoğrafının üstüne çarpı atan anlayıştır. Dün cinayet işleyenler, bugün Sinan Ateş cinayetini araştıran gazetecileri “ülkü ocaklarını sorgulatıyor” diyerek linç ettirenlerle aynı mantığın ürünüdür. Gerçek bir adaletin sağlanabilmesi için önce siyasetin elini yargıdan çekmeli; ardından yargıya mafyayla, baskıyla, tehditle mücadele edecek bağımsızlığı, gücü ve cesareti vermelisiniz. Bu ikisi birlikte sağlanırsa basın özgürlüğü önündeki yalnızca bir engel kalkmış olur” açıklamasında bulundu.

SEDNİKAŞLAŞMA VE ÖRGÜTLENMENİN ÖNÜNDEKİ ENGELLER

Basın özgürlüğünü etkileyen unsurlar ile ilgili yorum yapan Gökçen “Gazetecilerin çalışma koşulları, sendikalaşma ve örgütlenmenin önündeki engeller, güvencesiz iş yaşamı ve ekonomik zorluklar da basın özgürlüğünü etkileyen koşullardan. Siz eğer siyasi baskıların yanında sermayeden de bağımsızlaşamıyorsanız, tam anlamıyla özgürlükten söz edilemez. Bu ülkede genç bir gazeteci, kendi geleceğini planlayamıyorsa mesleğini nasıl korkusuzca yapabilir? Genç bir gazeteci, aşırı iş yoğunluğuyla uzun saatler çalışıyorsa nasıl nitelikli bir iş ortaya koyabilir? İktidarımızda sorunu, tek bir boyutuyla değil, bütün yansımalarıyla değerlendirerek örgütlenme, ifade özgürlüğü ve güvenceli iş anlayışıyla çözüm getireceğiz. Bu düşüncelerle 24 Temmuz Gazeteciler Günü ve Basın Bayramınızı kutluyorum” ifadesini kullandı.