103 emekli amiralin ortak bildirisi: 'Suç yaratılmaya çalışılıyor'

Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile Atatürk ilke ve devrimlerinin önemine dikkat çektikleri ortak bildiri sonrası haklarında dava açılan emekli amiraller mahkemede savunma yaptı.

cumhuriyet.com.tr

Emekli amirallerin "Tekkedeki amiral", "Montrö'nün tartışmaya açılması”, "Atatürk ilke ve devrimleri" konularındaki bildirisinin ardından, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 4 Nisan'da ‘103 amiralden Montrö bildirisi’ başlığı altında yayımlanan açıklamayla ilgili re’sen soruşturma başlatmıştı. 

Emekli amiraller, haklarında Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan dava kapsamında talimatla ifade verdi. Avukatlarıyla Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'na gelen eski Deniz Kuvvetleri komutanları emekli oramiraller Eşref Uğur Yiğit ve Emin Murat Bilgel, emekli Tümamiral Aydın Canel ve emekli tuğamiraller Kadir Nazif Özdağdeviren, Cemil Turgut Tufan, Serdar Dülger, İskender Yıldırım, Ahmet Aksoy ile Alaettin Sevim, davanın görüldüğü Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesi'nin talimatı doğrultusunda İstanbul'daki farklı ağır ceza mahkemelerinde açılan ara duruşmalarda savunma yaptı.

İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nde savunma yapan eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Eşref Uğur Yiğit, metnin kamu menfaati saikiyle, ifade hürriyeti çerçevesinde hazırlanan bir düşünce açıklaması olduğunu savundu.

Yargılama konusu yapılan duyurunun, herhangi bir suç unsuru içermediğini dile getiren Yiğit, metinde anayasal hak olarak ifade hürriyetinin kullanıldığını söyledi. Yiğit, "Duyuru, maalesef kötü niyetli bir karalama kampanyası ve organize yürütülen bir algı operasyonu sonucunda yargılama konusu haline getirilmiştir" dedi.

Yargılamanın onur kırıcı ve itibar zedeleyici olduğunu kaydeden Yiğit, şöyle devam etti:

"Kamuoyu açıklamasında eleştirdiğimiz Montrö Sözleşmesi'nin tartışmaya açılması fikri, Türkiye'nin İstanbul-Çanakkale boğazları ile Marmara Denizi üzerindeki mutlak egemenliğinin kaybedilmesine yol açabilirdi. Bizler de konunun uzmanı olan ve ülkesine karşı sorumluluk taşıyan yurttaşlar olarak buna dikkat çektik. Önemi itibarıyla bir milli güvenlik ve uluslararası güvenlik meselesi olan söz konusu sözleşmenin uzun yıllar uygulayıcısı olan biz emekli amirallerin bu hususta kamuoyunu bilgilendirme yükümlülüğü mevcuttur."

TARİKAT EVİNDEKİ AMİRAL: LAİK HUKUK DEVLETİNDE HOŞ GÖRÜLEMEZ

Eşref Uğur Yiğit, Deniz Kuvvetleri Komutanı olarak görev yaptığı 2009-2011 yıllarında tasfiye edilmesi noktasında ciddi girişimlerde ve mücadelede bulunduğu FETÖ yapılanması nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetleri'nde birçok kişinin mağdur olduğunu anlattı.

Duyurunun yayımlanmasından önceki tarihlerde muvazzaf bir amiralin resmi makam aracıyla tarikat evine giderek üniforması üzerindeyken sarıklı ve cübbeli fotoğraflarının basında yer aldığını belirten Yiğit, "Bu, askeri hiyerarşi ve disipline açıkça aykırılık teşkil ettiği gibi üniformanın bu şekilde kullanılması laik, sosyal bir hukuk devletinde de hoş görülecek bir keyfiyet değildir. Bu nedenle tarafımızca eleştirilmiş ve kamuoyu ile söz konusu duyuru paylaşılmıştır. Kamuoyu menfaatini öngören ve mesleki sorumluluğumuzu yansıtan ilgili duyuruda herhangi bir şiddet söylemi, suç unsuru veya iddia edilenin aksine iktidar aleyhine kalkışmaya teşebbüs olarak yorumlanabilecek bir ifade de mevcut değildir" dedi.

Suçlamaları kabul etmeyen Yiğit, hakkındaki yurtdışına çıkış yasağının kaldırılmasını, duruşmalardan vareste tutulmasını ve beraatına karar verilmesini istedi.

"SUÇ YARATILMAYA ÇALIŞILIYOR"

İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesi'nde savunma yapan eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Emin Murat Bilgel ise duyurunun tek amacının kamuoyunu bilgilendirmek ve mesleki sorumluluklarını yerine getirmek olduğunu söyleyerek, "Ne yazık ki huzurdaki yargılamaya konu edilen metinden kasten cımbızla çekilen kelimeler kullanılmak suretiyle mesnetsiz ve hukuki altyapısı bulunmayan bir suç yaratılmaya çalışılmıştır. Bu algı operasyonları ve karalama kampanyalarıyla şahsım ve meslektaşlarım hedef gösterilmiş, mesleki itibarımız zedelenmeye çalışılmıştır" diye konuştu.

Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nın Montrö Sözleşmesi'nin birinci derecede uygulayıcısı olan kurumlardan olduğunu belirten Bilgel, "Bu sözleşme Türkiye Cumhuriyeti'nin tapu senedi niteliğindedir. Milli güvenlik ve uluslararası güvenlik noktasında da kilit rol oynayan sözleşmenin tartışmaya açılması dahi Türkiye başta olmak üzere uluslararası toplumda geri dönülemez sonuçlara sebebiyet verecektir. Bu sonuçlar söz konusu sözleşmenin uzun yıllar uygulayıcısı olan biz emekli amiraller tarafından öngörülerek tamamen mesleki sorumluluk düsturuyla kamuoyu bilgilendirilmek istenmiştir" ifadelerini kullandı.

Bilgel, yurtdışına çıkış yasağının kaldırılmasını, duruşmalardan vareste tutulmasını ve beraatine karar verilmesini talep etti.

NE OLMUŞTU?

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 4 Nisan 2021'de 103 emekli amiralin yayımladığı "Montrö bildirisi"ne ilişkin soruşturma başlatmış ve 6 Aralık 2021'de 103 sanık hakkında "devletin güvenliğine veya anayasal düzene karşı suç işlemek için anlaşma" suçundan 3 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası talebiyle iddianame düzenlemişti.

İddianame, gönderildiği Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmiş ve ilk duruşmanın 21 Mart'ta yapılacağı karara bağlanmıştı.

Dava kapsamında İstanbul'da oturan sanıkların, talimat yoluyla savunmaları alınıyor.