Yurttaşlar için randevu bulmak da hizmete ulaşmak da ayrı sorun: AVM gibi hastane

İktidarın gözbebeği kurumlarından Ankara’daki Bilkent Şehir Hastanesi, kentin dışında ve ulaşım güçlükle sağlanıyor. Büyük ticari alana sahip hastanede randevu bulmak ciddi bir sorun. Polikliniklerde sıra kargaşası var. Yurttaş hastane içindeki farklı birimlere ulaşmakta zorluk çekiyor.

Merve Kılıç

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “hayalim” dediği şehir hastaneleri, iktidarın mega projelerinden biri. Kamu-özel işbirliğiyle yapılan ve işletilen şehir hastanelerinin 2020’de 4 milyar 799 milyon TL olan hizmet ödemeleri, takip eden yıllarda artarak 26 milyar 143 milyon TL’ye kira ödemeleri ise 5 milyar 678’den 57 milyar 554 milyon TL’ye yükseldi. Böylelikle şehir hastanelerine ilişkin 2023-2024 hizmet ödemelerindeki artış yüzde 38, kira ödemelerinde ise artış yüzde 108, toplam ödemedeki artış yüzde 79 olarak gerçekleşti.

GÜNLÜK 8 BİN TL

Şehir hastanelerinin günlük maliyeti 229 milyon 307 bin TL iken bu hastanelerde bulunan toplam 27 bin 815 yatak sayısı için yatak başına günlük maliyet 8 bin 244 TL. Ankara’daki Bilkent Şehir Hastanesi de bakanlık tarafından “Avrupa’nın en büyük, dünyanın ise tüm birimleri tek seferde inşa edilen 3. büyük hastanesi” olarak tanımlanıyor.

YOLA İKİ SAAT ÖNCE ÇIKILMALI

Şehir merkezine uzak ve Eskişehir yolunda yer alan hastane AKP’nin bütün bakanlıkları, AVM’leri, rezidansları taşıdığı aksın üstünde konumlanıyor. Hastaneye 339 numaralı özel halk otobüsüyle gidiliyor. Bunun dışında metro ile de ulaşım var. Ancak metroyla devasa büyüklükteki hastane yerleşkesinin yalnızca girişine kadar gidebiliyorsunuz. Buradan sonra ilgili birime gidebilmeniz çok zor. Ya en az yarım saat yürümeniz gerekiyor ya da kendi aracınızla hastaneye gelecekseniz de önce Eskişehir yolundaki korkunç trafiği atlatmanız, sonra da hastanenin içindeki ilerlemeyen trafiği geçmeniz gerekiyor. Yerleşkenin içinde gündüz saatlerinde çok yoğun bir trafik oluyor. Bu nedenle de birçok hasta randevusuna geç kalıyor. Merkeze yakın bir konumda ikamet etseniz bile randevunuza yetişebilmek için tıpkı uçak yolculuğunda olduğu gibi iki saat önce evden çıkmanız gerekiyor. İçerideki trafikte en çok 112 Acil Servis ambulanslarının ilerleyemediğini görmek endişelendiriyor. Yerleşkede kendinizi havaalanında hissediyorsunuz. Yerleşkenin içerisinde her biri birbirinin neredeyse aynısı olan birbirine komşu hastaneler var. Hastane o kadar büyük ki en ufak bir işlem için yüzlerce metre yürümelisiniz. Yorgunluk, açlık ve susuzluk durumlarınızda ise her hastanenin ara katlarında zincir marketin bir mağazası var.

ADETA BİR AVM

Bir diğer bölümde de kafeterya bulunuyor. Kafeteryada iki çay, iki su için yaklaşık 100 lira ödüyorsunuz. Acil serviste yan yana üç farklı gıda zinciri firmasının da kafesi bulunuyor. Acil servisin her bir köşesi bir kafeye ihale edilmiş gibi. Bu haliyle hastane, AVM’yi andırıyor. Hastanenin yataklı servislerinde yatan hastaların yakınları da hastanenin bahçesinde yatıp kalkıyor ancak hastaları hakkında bilgi alamamaktan yakınıyorlar. Hastalarına ulaşamamak yakınlarını endişelendiriyor. Tüm bu gözlemlerimize dayanarak hastanenin bir “hasta ticaret merkezi” gibi işlediği yorumunu yapmak mümkün.

ÖZELE YÖNLENDİRİYOR

Tahlil birimleri birbirinden uzak bir mesafede bulunuyor. Birimlere yönlendirici yazılar yerlerde. Bu yüzden yere bakarak yürümeniz gerekiyor. Hastalar tetkikler için randevu bulamıyor. Yurttaşlar ne yapacaklarını sorduklarında ise “Özelde çektir, gel” yanıtını alıyor.

SIRA KARGAŞASI

Polikliniklerde randevu sırasında da bir kargaşa yaşandığı göze çarpıyor. Danışma bölümü bir sıra veriyor. Sırayı sıramatik ekranından takip etmek istiyorsunuz ama ekranın bozuk olduğunu düşünüyorsunuz. Çünkü ekrandaki ismin en az yarım saattir değişmemesine karşın hekimin odasına girip çıkanın haddi hesabı yok.