Sağlıkta uzaktan muayene dönemi

Sağlıkta uzaktan muayene dönemi bugün başladı. Yeni sisteme göre yurttaşlar, Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) üzerinden uzaktan muayene randevusu alabilecek.

Merve Kılıç

Sağlık sisteminde yeni bir döneme girildi. Sağlık Bakanlığı’nda uzaktan sağlık sistemi başladı. Resmi Gazete’de önceki gün yayımlanan SUT (Sağlık Uygulama Tebliği) değişikliği ile “Uzaktan hasta değerlendirmeye yönelik sağlık hizmetleri ve ödemeleri” hükümleri dün yürürlüğe girdi. Artık MHRS üzerinden uzaktan muayene randevusu alınabiliyor. Günde bir uzaktan muayenenin ücreti ise SGK tarafından karşılanacak. Muayene sonucunda da rapor ve reçete düzenlenebilecek. Sağlık Bakanlığı, yeni değişiklikle “randevu sorununu” çözeceğini düşünse de sağlıkçılar uzaktan sağlık uygulamasının risklerine dikkat çekiyor. Hekim Birliği Sendikası Başkanı Gökhan Doğramacı, uzaktan sağlık hizmetlerinin pandemi dönemi ile başladığının altını çizerek “Pandemi dönemine kadar hukuken yasak olarak kabul edilen ve hatta resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık suçu olarak da değerlendirilebilen uzaktan sağlık hizmetleri, zorunluluk haliyle birlikte meşruluk kazandı” dedi.

‘SUİSTİMALLERE AÇIK’

Uzaktan tanı ve tedavi hizmetlerinin dünya genelinde yaygınlaştığı ve pandemi ile geri dönüşü olmayan bir yola girdiğini belirten Doğramacı, “Ülkemizde de birçok özel sağlık şirketi bu konuda çalışarak tıbbi, bilimsel ve teknik hazırlık yapmaktadır. Ancak bu çalışmaları henüz Sağlık Bakanlığı tarafında göremiyoruz. Bakanlık tarafından hazırlanan yönetmelikte birçok eksiklik bulunmaktadır ve suistimallere açıktır” ifadelerini kullandı. Doğramacı, “Yönetmeliğe göre; uzaktan sağlık hizmeti sunumunda hasta mahremiyetinin ve kişisel verilerinin korunmasından hizmeti veren sağlık tesisi ve sağlık meslek mensubu sorumludur. Ancak sistem hakimiyeti ve kontrolü olmayan, karşı taraftaki kişinin elindeki teknik imkanları bilmeyen hekim, kişisel verilerin korunmasından nasıl sorumlu olabilir?” diye konuştu.

‘SORUMLULUĞU KABUL ETMİYORUZ’

Uzaktan sağlık hizmetlerine ilişkin tıbbi standartlar, uzaktan tanı ve tedavinin nasıl yapılacağına ilişkin eğitimler gibi birçok konuda hiçbir düzenlemenin de bulunmadığını vurgulayan Doğramacı, “Uzaktan tanı ve tedavi, özel bilgi ve tecrübe isteyen bir konu. Ancak tıp fakültesi eğitimleri fizik muayeneye dayalı. Biz, eğitimini almadığımız sağlık hizmetini nasıl vereceğimizi tam olarak bilemiyoruz. Teşhis ve tedavi konusunda zorluklar yaşayacağız. Bu zorluklar ve sistem dayatması nedeniyle zarar görebilecek hastaların sorumluluğunun bizlere yüklenmesini de kabul etmiyoruz” ifadelerini kullandı. Doğramacı, “Ayrıca uzaktan sağlık hizmetleri, hasta ile hekim arasındaki güven ilişkisini de zedeleyecek. Ekran karşısında ilk defa karşı karşıya gelmiş iki kişinin birbirine güvenerek mahrem bilgileri sorması ve bu bilgileri vermesi kolay bir şey değil” dedi. 

‘EN BÜYÜK ZARAR HASTALARA’

Teşhis ve tedavi hataları iddiaları karşısında çeşitli ispat sorunları da yaşanacağına işaret eden Doğramacı, “Karşımızdaki kişilerin tuzak kurucu gizli kayıt yapabilmeleri olası. Ancak kişisel veriler de gözetildiğinde, bu iddialara karşı biz hekimler kendimizi güvensiz hissediyoruz. Bu risk ve sorunlara yönelik çözüm yolu belirlenmeden uzaktan sağlık sistemine geçilmesi, faydadan çok zarar getirecek. En büyük zararı da hastalarımız yaşayacak” değerlendirmesinde bulundu. Doğramacı, “Peki hekimler, bunu etik ve tıbbi açıdan yapamayacaklarını söylerse ne olacak? Bu hukuken de kabul edilebilecek, hastalarımızın sağlığını da koruma amacı taşıyan, haklı bir itiraz. Bu durumda hekimin, eğitimini almadığı bu konuda hizmet sunmaya zorlanamayacağını düşünüyoruz. Böyle bir zorlamaya maruz kalan hekimlerimize, her türlü yardım ve desteğe hazırız. Uzaktan sağlık sisteminden doğacak zararları kabul etmiyoruz diye konuştu.