Murat Ağırel insan sağlığı üzerine kurulan rantı ifşa etti
Kanser hastaları için yurtdışından tedarik edilen direnç geliştirici ilacın sahte olduğu ortaya çıktı. Cumhuriyet yazarı Murat Ağırel adım adım skandalın izini sürdü ve sahte kanser ilacı dosyasını açtı. İnsan sağlığı üzerine kurulan rant ağını, yazdığı üç köşe yazısı ile ifşa eden Ağırel, "İnsanların umuduyla nasıl oynarsınız, insanların sağlığı ile nasıl oynarsınız?" diye isyan etti.
SGK tarafından kanser hastaları için yurtdışından getirilen İclusig adlı ilacın sahte olduğu belgelendi. İlacın direnç artırıcı etken madde yerine ağrı kesici içerdiği raporlarla saptandı ve ilacı tedarik eden firmalarla ilgili müfettiş soruşturması yapıldı.
17 Ekim 2019 tarihinde tüm müfettiş raporları savcılığa iletildiği halde şu ana kadar ne işlem yapıldığı bilinmiyor. SGK bu ilaç için tedarikçi ecza depolarına 26 milyon TL, Türkiye Eczacılar Birliği ise 508,200 Euro ödedi. Murat Ağırel, yurtdışından temin edilen ilaç için ecza deposu sahipleri ve bazı bürokratların işbirliği yaptığını, mevzuata aykırı işlemler olduğunu ve bunların müfettiş raporlarında yer aldığını Cumhuriyet TV'de anlattı.
Ağırel süreci "Kendilerini devlet yerine koymuşlar. Bize bir şey olmaz, kimse bize hesap soramaz mantığıyla cüretkar davranıyorlar" diye özetledi.
SAHTE KANSER İLACI, SAHTE RAPORLAR VE SİS BULUTLARI
Hastaların deva bulmak için aldıkları ilaçlar üzerinde oynanan bu oyunu ifşa etmek gerektiğini söyleyen Ağırel, sürecin ilaç kurumunun içerisindeki bir depocunun deposuna giren ilaçtan şüphelenmesiyle başladığını belirtti.
Depocunun ilaçların fotoğrafını üretici firma olan TAKEDA'nın Türkiye temsilcisi GEN İlaç'a gönderdiğini söyleyen Ağırel, "GEN İlaç bunun üzerine araştırma yapıyor. Bu ilacın Türkiye'deki dağıtıcısı GEN İlaç adlı firma. Ama ne yazık ki SGK ilacı GEN İlaç'tan almıyor. İlaçları getirme yetkisine sahip olan İbni Sina Güvenlik Merkezi'nden ve Türk Eczacılar Birliği'nden alıyor. Bu firmalar nereden alıyor? İşte sorun orada başlıyor. Ecza depolarından alıyor" dedi.
Ağırel yaşananları şöyle özetledi:
* Bu ilacın özelliği kan kanserinin son aşamasında hastaya direç vermek için kullanılması. Ama ilaç firmasının başvurduğu İsviçre İlaç Denetim Kurumu'nun yaptığı analiz sonucu, ilaçların içinde ağrı kesici etken maddesi olduğunu ortaya koyuyor. İlaç firması dedektif gibi çalışmış.Türkiye'ye geliyorlar ve SGK yetkilileriyle toplantılar yapıyorlar. Daha sonra Sağlık Bakanlığı bir müfettiş tayin ediyor. Müfettiş analiz raporlarını istiyor. Ama cevap alamıyor. Bunun üzerine kurumun deposundaki ilaçlar karantinaya alınıyor ve analiz yapılıyor.
* SGK "Çıkan veriye göre var olan değerlere uygun, ilaçlar sahte değil" diyor. Müfettiş cevaptan tatmin olmadığını belirterek başka bir laboratuvarda analiz yaptırmak için ilaçları istiyor. Ama 2 ay boyunca cevap alamıyor. Kendilerini devlet yerine koymuşlar. "Bize bir şey olmaz, kimse bize hesap soramaz" mantığıyla cüretkar davranıyorlar.
* Müfettiş Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvuruyor ve polis gidip o sahte ilaçları kurumdan alıp Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi'ne götürüyor. Buradaki sonuçlarda da ağrı kesici olduğu ortaya çıkıyor. 3 bin 4 bin Euro'ya satılan ilaçların içerisine ham maddesi 1 TL'lik, 2 TL'lik olan ilaçları koyup devlete satmışlar. Bu şirketler TAKEDA'nın CEO'sunu tehdit etmişler. Eğer bu konu için bir daha Türkiye'ye gelirsen seni içeri alırız ve öldürürüz demişler.
11 MİLYON AVRO ALAN AKP’Lİ VEKİL
Sosyal Güvenlik Kurumu’nda Yurtdışı Sağlık Hizmetleri Daire Başkanı olarak görev yapan Fatih Çırakoğlu’nun istifa mektubuna ulaştığını belirten Ağırel, "Çırakoğlu istifa etmiş. Sadece bununla da kalmamış adeta kurumda yaşananları, kurulan düzeni ifşa etmiş, haykırmış. Dilekçenin içinde çok önemli bilgi veriyor. 'Ben eski AKP milletvekili Şükrü Ayalan’ın Bangledeş'ten getirmeye çalıştığı 50 Euro'ya aldığı ruhsatsız ilaçları 3 bin 750 Euro'ya satmasını engellediğim için üzerimde oluşan baskıyı kaldıramıyorum' diyor" ifadelerini kullandı.
Çırakoğlu’na ulaştığını ve istifa mektubunu sorduğunu belirten Ağırel, "Mektubu doğruladı” dedi. İlk baskı yapanlardan birinin GENOTEK adlı firma olduğunu söyleyen Ağırel, bu firmanın da Şükrü Ayalan'ın danışmanlık yaptığı firma olduğunun altını çizdi ve Şükrü Ayalan’ın iş takibi karşılığında ilaç firmasından yüzde 30 pay istediğini anlattı ve belgeler paylaştı.