Meme kanserinin tanısına ışık tutacak yeni gelişme: Mikrobiyota analizi

Kocaeli Üniversitesi'nde yapılan araştırmada, bağırsak mikrobiyotasının bozulmasının meme kanserine yol açabileceği belirlendi. Rektör Prof. Dr. Nuh Zafer Cantürk, 22 hastadan alınan örneklerle, tümörlü ve normal meme dokuları arasında önemli farklılıklar tespit ettiklerini açıkladı.

AA

Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Tıp Fakültesi’nde yapılan bir araştırmada, bağırsak mikrobiyotasının bozulmasının meme kanserine yol açabileceği tespit edildi. KOÜ Rektörü Prof. Dr. Nuh Zafer Cantürk ve Tıp Fakültesi Araştırma Görevlisi Dr. Mehmet Fatih Özsaray tarafından yürütülen çalışmada, meme kanseri tedavisi gören 22 hastadan alınan patoloji ve dışkı örnekleri karşılaştırılarak, meme kanseri ile bağırsak mikrobiyotası arasındaki ilişki incelendi.

Araştırmada, tümörlü ve normal meme dokuları arasında bazı özellikler açısından önemli farklılıklar tespit edildi. Dr. Özsaray tarafından hazırlanan "Meme Kanseri Tanısı Alan Olgular ve Bağırsak Mikrobiyotası ile İlişkinin Prospektif Değerlendirilmesi" adlı çalışmada, meme ve dışkı örneklerinden elde edilen mikroorganizmalar analiz edilerek meme kanseri ile mikrobiyota arasındaki bağlantı ortaya kondu.

"MEME KANSERİNE YOL AÇAN FAKTÖRLERİN BİR KISMI ENGELLENEBİLİR"

Rektör Prof. Dr. Nuh Zafer Cantürk, meme kanserinin oluşumuna neden olan bazı faktörlerin engellenebilir olduğunu belirterek, beslenme alışkanlıkları, obezite, hayvansal gıdaların fazla tüketimi, şeker hastalığı, alkol ve sigara tüketiminin kanserin nedenleri arasında olduğunu ifade etti. Cantürk, KOÜ’de meme ve tiroit kanseri ile bağırsak mikrobiyotası arasındaki ilişki üzerine yürüttükleri iki araştırmanın bulunduğunu söyledi.

"BAĞIRSAK MİKROBİYOTASI MEME KANSERİ GELİŞİMİNDE ROL OYNAYABİLİR"

Prof. Dr. Cantürk, araştırmalarında meme kanseri dokusundaki mikroorganizmalar ile bağırsak mikrobiyotası arasında istatistiksel farklılıklar tespit ettiklerini belirtti. Cantürk, meme kanserinin gelişiminde bağırsak mikrobiyotasının rol oynayabileceğini düşündüklerini ancak meme kanserine etki eden diğer faktörlerin de olabileceğini ifade etti. Tiroit kanseri ile ilgili çalışmalarının da devam ettiğini kaydeden Cantürk, bu iki kanseri karşılaştırarak daha net sonuçlar elde etmeyi planladıklarını söyledi.

"ARAŞTIRMALAR LİTERATÜRE KATKI SAĞLAYACAK"

Bu çalışmanın kanserin tamamen çözümü olmasa da gelecekteki araştırmalar için önemli bir adım olduğunu belirten Cantürk, literatüre katkı sağlayacaklarını ve araştırmanın genişletilmesiyle daha net sonuçlar elde edeceklerini vurguladı. Cantürk, meme kanseri tanısında erken teşhisin önemine değinerek, kadınlara düzenli mamografi ve ultrason kontrollerini aksatmamaları gerektiğini hatırlattı.

Cantürk, ayrıca, araştırma yapılan kişi sayısının artırılmasının çalışmaların güvenilirliğini ve sonuçların kullanılabilirliğini artıracağını ifade etti. Çalışmanın bir sonraki aşamasında koltuk altı lenf bezlerinin de dahil edilmesi planlanıyor.