KML hastaları doğru tedaviyle normal yaşam süresine kavuşabilir
KML’de hastaların yüzde 20-50’sinde herhangi bir şikâyet olmayıp başka bir amaçla yapılan kan tetkiklerinde saptanan beyaz kan hücre yüksekliği ile tanısı konuyor.
Sibel BahçetepeBir çeşit kan kanseri olan Kronik Myeloid Lösemi’nin (KML), ülkemizde yaklaşık 8 bin ila 10 bin kişide görüldüğü tahmin ediliyor. KML hastalığında en sık karşılaşılan sorunun kanda lökosit artışı ve dalak büyüklüğü olduğu belirtiliyor. Uzmanlar, hastalığın sinsi seyredebildiğini belirterek “Klinik seyri kronik, hızlanmış ve blastik kriz dönemi olarak üç temel faz ile seyreder. Hastalarımız uzun yıllar boyunca olsa da düzenli takip ve kontrollerini aksatmamaları önemli” dediler.
Yarın, yani 22 Eylül Dünya Kronik Miyeloid Lösemi Farkındalık Günü. KML, 9 numaralı kromozom ile 22 numaralı kromozom arasında genlerin karşılıklı yer değiştirmesi sonrası oluşan yeni bir gen yapılanmasına bağlı olarak, kan yapıcı kök hücrelerin aşırı uyarılması sonucu gelişen bir hastalık. Artan bu uyarı sonucu özellikle beyaz kan hücrelerinde belirgin bir artış izleniyor.
ORTALAMA TANI YAŞI 50
Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Sönmez, yıllık yeni vaka görülme olasılığının 100 binde 1- 2 olduğunu anımsatarak “Batı ülkelerinde ortalama tanı yaşı 56-57 iken, 70 yaş üstü hasta oranı yüzde 20’dir. Gelişmekte olan ülkelerde ise ortalama tanı yaşı 50’dir” dedi. Sönmez, şöyle devam etti: “KML üç evrede görülebilmektedir. Hastaların yüzde 85’i kronik evre dediğimiz hastalığın görece daha sessiz ve sinsi seyrettiği döneminde tanı alır. Diğer iki evre ise hastalığın hızlanmış olduğu evre ve akut lösemiye dönüştüğü blastik evrelerdir. En az sıklıkla görülen blastik evre oldukça hızlı seyirli olup bu evrede hastalarımız için kemoterapi ve kemik iliği nakline ihtiyaç duyabiliyoruz. En sık görülen kronik evrede ve akselere evrede ise hedefe yönelik ilaçlar ile tedavi oldukça başarılıdır ve 10 yıllık izlemlere bakıldığında hastaların sağ kalım oranlarının oldukça yüksek olduğu izlenmektedir. Günümüzde hedefe yönelik tedaviler KML tedavisinde etkin olarak kullanılmaktadır. Bu tedavilerin yetersiz olduğu durumlarda veya blastik evreye geçen hastalarda engel bir durum yoksa kemik iliği nakli yapılmaktadır. KML’nin günümüzde tedavi edilebilir bir hastalık olduğu bilinmeli.”
DALAK BÜYÜMESİNE DİKKAT
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, İç Hastalıkları ve Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Güray Saydam da şu bilgileri paylaştı:
“Bu hastalığın en önemli özelliklerinden biri dalak büyümesidir. Buna bağlı olarak hastalarımızda karın ağrısı, erken doyma, karında şişkinlik hissi gibi şikâyetler ortaya çıkabilmekte ve hastalarımız iç hastalıkları uzmanlarına ya da aile hekimlerine başvurabilmektedir. Başvurdukları hekimler tarafından yapılan kan tahlillerinde bozukluklar çıkması üzerine hematoloji uzmanlarına yönlendirilmektedir. KML bir ‘ilk’ler hastalığıdır. Tıp tarihinde ilk defa bir genetik bozukluğun, yani Ph kromozomunun, bir kansere yani KML’ye yol açtığı gösterilmiştir. Yine tarihte ilk defa kanserde, hedefe yönelik tedavinin, yani imatinibin, bir kanserde, yani KML’de, normale yakın yaşam süresi sağladığı bu hastalıkta gösterilmiştir. Kan kanserlerinde uzun süreli yaşam şansı yüzde 40-50’lerde iken, uygun tedavi ve takiple KML’de bu oran yüzde 95’lere ulaşmaktadır. Ülkemizde ve tüm dünyada tanı alan bir KML hastası mutlak suretle bir hedefe yönelik ilaçlar ile tedavi edilir. Tedaviler sayesinde hastaların neredeyse yüzde 90’ı uzun bir yaşam süresine sahip olmaktadır. Hastalarımız, uzun yıllar boyunca olsa da düzenli kontrollerini aksatmamalı ve tedavilerini bırakmamalıdır.”
BUNLARA DİKKAT
- KML belirti ve bulguları
- Halsizlik ve kas güçsüzlüğü
- Gece terlemeleri.
- Kilo kaybı
- Ateş
- Kemik ağrısı
- Dalakta büyüme (splenomegali)
- Mide bölgesinde ağrı veya doluluk hissi.
- Az miktarda yiyecek yedikten sonra bile tok hissetme.