Kars'taki mahkeme kararı ile gündeme gelen topuk kanı uygulaması nedir, neden önemli?

Kars'ta bir mahkeme, bebeklerinden topuk kanı alınmasına karşı çıkan aile lehinde hüküm verdi. Hakimin kararın gerekçesinde alternatif tıpa ithafta bulunması tıp camiasından tepki çekti. BBC Türkçe'ye konuşan uzmanlar, topuk kanının tedavi edilebilir kalıtsal hastalıkların teşhisinde kilit rol oynadığını söyledi.

BBC Türkçe
PA Media

Kars'ta bir mahkeme geçen hafta, bebeklerinden topuk kanı alınmasına karşı çıkan aile lehinde hüküm verdi. Hakimin kararın gerekçesinde alternatif tıpa ithafta bulunması tıp camiası tarafından eleştirildi. BBC Türkçe'ye konuşan uzmanlar ise topuk kanının tedavi edilebilir kalıtsal hastalıkların teşhisinde kilit rol oynadığını söyledi.

Ebeveynlerin topuk kanı alınmasını reddetmesinin üzerine Kars İl Sağlık Müdürlüğü, konuyu yargıya taşıdı.

Ancak Kars Aile Mahkemesi 20 Ağustos'ta, "Topuk kanı almanın çocuğun Anayasa ile korunan yaşam ve sağlık hakkı üzerinde yapacağı olumlu sonuçlarının tıbbi otoritelerce ispatlanmamış olması ve olası bir teşhis ve tedavinin de tıp otoritelerince hala tartışmalı olması" gerekçesiyle aile lehinde hüküm verdi.

Hakim, kararında "alternatif tıp uzmanı" olarak adlandırdığı bir yazarın topuk kanı almanın "çocuğa yapılacak en büyük kötülüklerden olduğunu" ifade etti.

Bunun üzerine Sağlık Bakanlığı karara itiraz etti. Bakanlıktan yapılan açıklamada, "Kesin hüküm niteliği taşımayan mezkur kararın hatalı olduğunu değerlendirdiğimizden, bu karara karşı Bakanlığımızca istinaf yoluna başvuru süreci ivedilikle başlatılmıştır" denildi.

Açıklamada ayrıca "Hukukun, adalet ve doğruluk temelinde vereceği karara olan inancımız tam olduğundan, yargı süreci sonuçlanıncaya kadar Yenidoğan Tarama Programı aynı şekilde devam edecektir" ifadeleri yer aldı.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) de konuyla ilgili yazılı açıklama yaptı.

Açıklamada, "Bu karar sadece çocuklarımızda engellenebilir zekâ geriliklerinin artışına neden olmayacaktır; bu yolun açılması zincirleme olarak birçok hastalık durumunda kendi kararını veremeyecek çocuklar hakkında ailelerin keyfi kararlar alarak çocukların tanı ve tedavilerini reddetmelerine zemin hazırlayacaktır" denildi.

Topuktan kan alınması zararlı mı?

BBC Türkçe'ye konuşan Hacettepe Üniversitesi Çocuk Hastanesi Beslenme ve Metabolizma Bölümü Başkanı Profesör Doktor Ayşegül Tokatlı, topuktan kan alma işleminin bebeklere zarar vermediğini söyledi.

Tokatlı, "Çocuk ve yetişkinden kapiller kan parmaktan alınır, ilk ayda bebeğin parmağından kan alınması zordur, hatta imkansızdır, bu nedenle topuktan alınır. Bunun zararlı olduğunu ifade etmek mantığın alacağı bir şey değildir” dedi ve ekledi:

"Anne babalar bebeklerinden kan aldırmazsa her yıl bu hastalıklarla yüzlerce, belki binlerce bebek geriye dönüşü olmayan olumsuzluklar yaşadıktan sonra tanı alacaklardır. Hatta bunların bir kısmı ölüme yol açabilen hastalıklardır ve bebekler erken tanım durumunda tedavi edilebilecek hastalıklar yüzünden ölebilir, hayatta kalanlar da engelli kalabilir."

TTB Başkanı Prof. Dr. Alpay Azap da topuk kanı uygulamasıyla ilgili "Bebeğin yalnızca canı yanabilir, bunun dışında hiçbir zararı yok. Ama karşılığında paha biçilmez bilgilere ulaştığımız, bebekleri ciddi hastalıktan, ölümden koruyabileceğimiz bir işlem" ifadelerini kullandı.

Getty Images
Topuk kanı ile bazı kalıtımsal hastalıklar erkenden teşhis edilebiliyor.

Topuk kanı nasıl fark yaratıyor?

Türkiye'de "Ulusal Tarama Programı" kapsamında uygulanan yenidoğan tarama testleri ile Fenilketonüri (PKU), Konjenital Hipotiroidi, Biyotinidaz Enzim Eksikliği, Konjenital Adrenal Hiperplazi, Kistik Fibrosis ve Spinal Musküler Atrofi (SMA) gibi kalıtımsal hastalıkların varlığı tespit edilebiliyor.

BBC Türkçe'ye konuşan Prof. Dr. Alpay Azap, erken teşhisin özellikle PKU hastaları için büyük öneme sahip olduğunu şu sözlerle vurguladı:

"Bu hastalığa sahip bebekler bir proteini kullanamıyor, o da beyin ve sinir dokusunda birikiyor. Zamanla zeka geriliği ve sinir sistemi sorununa yol açıyor. Ama kişi bu proteini içermeyen bir diyetle beslenirse sağlıklı bir insan olarak hayatını sürebiliyor.”

PKU Aile Derneği Başkanı Deniz Yılmaz Atakay, erken tanının kızının hayatını kurtardığını söyledi.

Atakay, BBC Türkçe'ye verdiği demeçte "PKU Aile Derneği hikayesi Kızım Lâl ile başladı. 2001’de PKU tanısı aldı. Tanı aşamasında engelli olma durumundan bahsediliyordu. Doğru tedavi ve diyet uygulanmazsa zihinsel engelli olacağı söylendi. Kızımın topuk kanı sayesinde erken tanı alması hayat kurtarıcı oldu" dedi ve ekledi:

“PKU’lu birine maksimum 5-10 gün içinde tanı konulduğu takdirde, ki Türkiye ortalaması 20 gündür, hayat boyu tedaviyle ve özel, düşük proteinli beslenmeyle gayet sağlıklı, hatta ve hatta toplumda örnek alınabilecek düzeyde yetkin bir birey olabilir. Bunu çocuklarımızdan gayet iyi biliyoruz."

'Halk sağlığını tehdit eden bir noktaya ulaştı'

TTB Başkanı Prof. Dr. Alpay Azap ise bilime aykırı görüşlerin topuk kanı ve çocuk aşıları gibi konularda büyük zarara yol açtığını vurguladı ve sözlerine şöyle devam etti:

“Aileler maalesef bilim dışı ve bilime aykırı önerilerde bulunan bazı çevrelerin etkisi altında kalıyor. Bunun zararlı bir uygulama olduğunu düşünerek topuk kanı alınmasını istemiyor. Kars’taki vaka da böyle.

"Kanıtların tam tersine, bilim dışı öneriler maalesef toplumda geniş yer buluyor. Örneğin bilim camiasında bu aşıların faydası konusunda hiçbir tartışma olmamasına karşın bu görüşler yayılıyor.”

Azap ayrıca Kars'ta tartışma konusu olan kararı veren hakimin görevini eksik yaptığını düşündüklerini ve kararla ilgili Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na şikayette bulunacaklarını söyledi.

Azap, “TTB olarak, uzmanlık dernekleri olarak halk sağlığını tehdit eden bir noktaya ulaşmış bu duruma karşı mücadelemizi artırarak sürdüreceğiz" ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Ayşegül Tokatlı da, Türkiye'deki neredeyse her dört evlilikten birinin akraba evliliği olduğuna dikkat çekti. Bu durumun, topuk kanı testiyle tespit edilebilen kalıtsal hastalık riskini artırdığını vurguladı.

Tokatlı, “Hasta doğan çocukların herhangi bir özrü oluşmadan saptanması, yani taranarak belirlenmesi ve tedavinin gecikmeden başlaması kısa vadedeki hedefimiz olmalı. Uzun vadede ise kan bağı olan kişiler arasındaki evliliklerin olmamasına çalışmalıyız” diye konuştu.

Deniz Yılmaz Atakay ise Sağlık Bakanlığı'nın "Ulusal Genişletilmiş Tarama Programı'na" geçmesi gerektiğini, bu uğurda yetkili makamlarla temaslarda bulunduklarını söyledi.

Atakay, “Genişletilmiş yenidoğan tarama programının altyapısı hazır fakat henüz başlamadı. Maliyeti çok fazla. Ama buna geçilirse daha fazla hastalık teşhis edilir ve daha fazla bebeğin hayatı kurtulur" dedi.