Doktorların yurtdışına göçü sürerken yabancı sağlıkçıların sayısı da her geçen gün artıyor

Son 12 yılda 15 bin doktor ülkeyi terk etti. Buna karşılık son 8 yılda 18 bin 685 yabancı sağlıkçı çalışma izni aldı.

Merve Kılıç

Türkiye’de sağlık emekçileri, şiddet ve kötü çalışma koşulları nedeniyle yüzünü Avrupa’ya döndü. Son 12 yılda yurtdışına göçen hekim sayısı 15 bini aşarken kamu hastanelerinin kadrolarında yer alan yabancı sağlık çalışanlarındaki artış da kamuoyunda tepkilere neden oluyor. 

Konuya ilişkin Cumhuriyet’e konuşan Genel Sağlık-İş Genel Başkanı Derya Uğur, Avrupa Birliği (AB) ile yapılan “Geri Kabul Anlaşması”yla Türkiye’nin dünyada en fazla sığınmacıya ev sahipliği yapan ülke konumuna getirildiğini vurguladı.

‘Politika derhal değişmeli’

Uğur, şunları kaydetti: “Ülke ekonomisi dahil milli güç unsularının hemen tümünde geriye gidiş başlamış; işsiz ve hayal kuramayan mezun öğrenciler ülkesi, beyin göçünün sürekli artış gösterdiği bir Türkiye konumuna gelinmiştir. Genç sağlık emekçileri; baskı, şiddet, ölüm, mobbing ve çalışma koşulları nedeniyle mutsuz ve umutsuz hale getirilmiştir. Sağlık çalışanları, düşük ücretle çalışma şartlarına ek olarak güvenli bir gelecek göremediği ülkesinden gitmeye başlamışlardır. ”

Yurtdışında çalışabilmek için iyi hal belgesine başvuran hekim sayısını 2023’te 3 bin 25 kişi olduğunu belirten Uğur, “Son 12 yılda yurtdışına giden Türk doktor sayısı 15 bini aşmıştır. Bir yanda ülkemizin sağlık çalışanları yurtdışına gitmek için çabalarken, aynı zamanda 2012 ile 2020 arasında Türkiye’de 18 bin 685 yabancı sağlık çalışanının çalışma izni ile çalışmaya başlamıştır” diye konuştu.

BULAŞICI HASTALIK RİSKİ

Uğur, iktidarın sığınmacı politikasını derhal değiştirmesi gerektiğini vurguladı. Sığınmacı ile sığınmacı politikalarının sermayenin ve iktidarın beklentilerine göre değil kamu yararı gözetilerek çözülmesi gerektiğinin altını çizen Uğur, çözüm önerilerini şöyle sıraladı:

  • Ülkemize gelen sığınmacıların; vatandaşlarımızın sağlık güvenliği açısından sağlık ve aşılama öyküsü incelenmeli.
  • Ne yazık ki en korktuğumuz şey sığınmacıların ülkeye bulaşıcı hastalık getirmesidir. Bebeklik ve çocukluk çağında aşıları aksamış olan sığınmacı çocuklarda kızamık, suçiçeği, difteri, boğmaca, çocuk felci gibi hastalıklar görülürken; yetişkinlerde ise tüberküloz, kırım-kongo kanamalı ateşi ve cinsel yolla bulaşan hastalıklar, yaşlılarda ise kronik hastalıklar karşımıza çıkmaktadır.
  • Sığınmacıların yoğun olduğu yerlerde çalışan sağlık personeli çeşitli sıkıntılar yaşamaktadır. Uzun süreli ve çok yoğun çalışma saatleri, dil ve kültür sorunları nedeni ile hastalarla anlaşamama, şiddet ve bu koşullara özel eğitim almamış olma gibi ciddi problemler yaşamasına sebep olmaktadır. 
  • Türkiye’nin acilen mevcut sağlık politikasında vazgeçip halk sağlığını önceleyecek  politikalar üretmesi ve somut adımlar atması gerekmektedir.
  • Sığınmacılarla ilgili uluslararası anlaşmalar gözden geçirilmeli ve sığınmacıların geri dönüşünü sağlayacak dış politika geliştirilmelidir.
  • Ülkemiz Atatürk’ün tam bağımsızlıkçı dış politikasına geri dönmelidir.