Diyabet nedir ve nasıl başa çıkılır?
Her yıl bir milyondan fazla kişi diyabet nedeniyle hayatını kaybediyor. Hastalığın risklerine rağmen insanların yarısı diyabetli olduğundan haberdar değil. Halbuki yaşam tarzını değiştirmek çoğu kez diyabetin sebep olduğu diğer rahatsızlıklardan korunmayı sağlıyor. 14 Kasım da bu farkındalığı arttırmak için Dünya Diyabet Günü olarak kabul ediliyor. İşte diyabet hakkında bilinmesi gerekenler.
BBC TürkçeHer yıl bir milyondan fazla kişi diyabet nedeniyle hayatını kaybediyor. Hastalığın risklerine rağmen insanların yarısı diyabetli olduğunundan haberdar değil. Halbuki yaşam tarzını değiştirmek çoğu kez diyabetin sebep olduğu diğer rahatsızlıklardan korunmayı sağlıyor. 14 Kasım da bu farkındalığı arttırmak için Dünya Diyabet Günü olarak kabul ediliyor. İşte diyabet hakkında bilinmesi gerekenler.
Diyabet yani halk arasındaki kullanımıyla şeker hastalığı, kandaki tüm şekerin işlenememesinden kaynaklanıyor.
Vücuttaki şeker seviyesini dengeleyen insülin yetersiz salgılandığında ya da insüline cevap verilemediğinde kanda oluşan yüksek şeker bu hastalığa yol açıyor.
Tedavisi olmayan diyabet kontrol altına alınmadığında kalp krizi, inme, körlük, böbrek yetmezliği gibi rahatsızlıklara yok açabiliyor.
Dünya Sağlık Örgütü'ne (WHO) göre, dünya çapında 422 milyon kişi diyabetle yaşıyor. Bu sayı 40 yıl önceki verilerin dört katından fazla.
Diyabete ne sebep oluyor?
Yemek yediğimiz zaman bedenimiz karbonhidratları şekere dönüştürüyor. Pankreasın salgıladığı insülin hormonu bu şekerin enerjiye dönüştürülmesi için onun emilmesini sağlıyor.
Diyabet ise insülinin salgılanmaması ya da gerektiği gibi çalışmamasından kaynaklanıyor. Bu da kandaki şekerin birikmesine neden oluyor.
Diyabetin tipleri neler?
Birkaç farklı diyabet çeşidi bulunuyor. En yaygınları şu şekilde:
Tip 1 diyabet, pankreasın insülin üretimini bırakması, böylece kandaki glikoz miktarının artması durumunda ortaya çıkar.
Bilim insanları bunun nedenini kesin olarak bilmiyor.
Ancak bunun genetik ya da viral enfeksiyonların pankreastaki insülin üreten hücrelere zarar vermesinden kaynaklı olduğuna inanılıyor.
Tip 1, diyabet hastalarının yüzde 10'unu oluşturuyor.
Tip 2 diyabet, pankreasın yeterli miktarda insülin üretmemesinden ya da üretilen insülin hormonunun etkisiz olmasından kaynaklanıyor.
Bu genellikle orta ve ileri yaş dönemlerinde ortaya çıkıyor.
Ancak fazla kilolu ve hareketsiz olan genç insanlarda da görülebiliyor.
Ayrıca bazı etnik kökenlerin genetik yapısı bu hastalığa genç yaşta yakalanmayı kolaylaştırıyor. Güney Asyalılar buna bir örnek.
Bazı hamile kadınlara, vücudu hem kendisi hem de bebek için yeterli seviyede insülin üretemediği için, gestasyonel diyabet teşhisi konulabiliyor.
BBC'nin haberine göre, farklı araştırmalar göz önüne alındığında hamile kadınlarda gestasyonel diyabet görülme oranı yüzde 6'dan 16'ya kadar değişiyor.
Bu kişilerdeki hastalığın tip 2 diyabete dönüşmemesi için; şeker seviyelerinin kontrol edilmesi, uygun bir beslenme, bedensel aktivite ve/veya insülin takviyesi uygulanması gerekiyor.
Pre-diyabet teşhisi ise kandaki glikoz seviyesi yükselmiş ve diyabete dönme ihtimali doğabilecek kişilere konuluyor.
Diyabet belirtileri nelerdir?
En yaygın belirtiler arasında şunlar bulunuyor:
- Çok susamış hissetmek
- Özellikle geceleri, her zamankinden daha sık idrar yapmak
- Çok yorgun hissetmek
- İstemeden kilo vermek
- Bulanık görme
- Kesik ve çiziklerin iyileşmemesi
- Sürekli uçuk çıkması
İngiltere Ulusal Sağlık Hizmetleri'nin (NHS) verilerine göre, tip 1 diyabetin belirtileri genellikle çocukluk ya da ergenlik dönemlerinde görülüyor ve değişiklik gösteriyor.
Tip 2 diyabet için ise 40 yaş üstü (Asyalılar için 25), diyabetli kardeş ya da ebeveyni olan, kilolu ya da obez kişiler daha riskli grupta.
Diyabetten korunabilir miyim?
Diyabet genetik ve çevre faktörlerine bağlıdır. Ancak sağlıklı beslenerek ve hareket ederek kan şekeri seviyenizi olması gerektiği gibi tutabilirsiniz.
İşlenmiş şekerli gıdalar ve içeceklerden uzak durmak, beyaz unlu ekmeği kepekliye çevirmek ilk adım olmalı.
Rafine şeker ve tahılda besin miktarı azdır çünkü lifli ve vitaminli kısımlarını kaybeder.
Örneğin beyaz un, beyaz ekmek, beyaz pirinç, beyaz undan yapılmış makarna ve pastane ürünleri, şekerli içecekler, şekerlemeler, şekerli kahvaltılık gevrekler bu kategoriye giriyor.
Sağlıklı bir yemek düzeninde, sebze, meyve, fasulye, kepekli ürünler tüketilir.
Sağlıklı yağlar, kuruyemişler, omega-3 bakımından zengin ve yağlı olan somon ve sardalye gibi balıklar da buna eklenebilir.
Belli aralıklarla yemek yemeyi alışkanlık haline getirmeniz ve doyduğunuz zaman durmanız da önemli bir sağlıklı beslenme örneği.
Fiziksel egzersiz yapmak da kan şekerini düşürüyor.
NHS her hafta, hızlı yürüme ve merdiven inip çıkma da dahil, toplam 2 buçuk saat aerobik yapmayı tavsiye ediyor.
Sağlıklı bir kilo aralığında olmak da kan şekerinin düşmesinde etkili.
Eğer kilo vermek gerekiyorsa da bunun yavaş yavaş, haftada yarım ila bir kg. arasında olması daha sağlıklı kabul ediliyor.
Ayrıca sigara içmemek ve kolesterol seviyesini takip etmek de kalp hastalıkları riskini düşürüyor.
Nelere yol açabiliyor?
Kandaki şeker seviyesinin yüksek olması damarlara zarar veriyor.
Kanın damarlarda rahatça dolaşamaması da vücutta gereken yerlere ulaşamamasına neden oluyor.
Bu durum sinir sisteminin zarar görmesi ihtimalini arttırıyor, hissiyat ve görme kaybı, ağrı ve ayaklarda enfeksiyona neden oluyor.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) diyabetin körlüğe, böbrek yetmezliğine, kalp krizine, inmeye ve alt bacak ampütasyonlarına sebep olabildiğini söylüyor.
2016'da gerçekleşen yaklaşık 1,6 milyon ölümün sebebi de doğrudan diyabet kaynaklıydı.
Kaç kişide diyabet var?
WHO'ya göre diyabetlilerin sayısı 1980 yılında 108 milyonken bu sayı 2014'te 422 milyona çıktı.
Bu da demek oluyor ki, 1980'de tüm dünyada 18 yaşını aşkın her yetişkinin yüzde 5'i diyabet hastasıyken 2014'te bu oran yüzde 8,5 oldu.
Uluslararası Diyabet Federasyonu, yeme alışkanlıklarının hızlı bir şekilde değiştiği gelişmekte olan ve gelişmemiş ülkelerdeki yetişkinlerin neredeyse yüzde 80'i diyabetli diyor.
Gelişmiş ülkelerde ise diyabet, daha ucuz olan işlenmiş gıda tüketimiyle ve yoksullukla ilişkili.