Andropozda 40 yaş uyarısı! Andropozda risk faktörleri nelerdir?

Üro-Androloji Uzmanı Prof. Dr. Halim Hattat, andropoza ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Hattat, özellikle 40 yaş ve üstü erkeklerde hareketsiz yaşam ve obezitenin andropozu tetikleyen önemli faktörler arasında yer aldığını vurguladı. Hattat ayrıca; andropozu önlemek için yapılması gerekenlere ilişkin de uyarılarda bulundu.

DHA

Üro-Androloji Uzmanı Prof. Dr. Halim Hattat, andropoz ve andropozu geciktirmek için yapılması gerekenlere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Hattat, ayrıca bu sürecin erkekleri psikolojik olarak etkilediğini, hastalığın tedavi yöntemlerine ilişkin açıklamalarda bulundu.

ERKEKLER PSİKOLOJİK OLARAK ETKİLENİYOR

Andropozun fiziksel ve psikolojik etkileri olduğunu söyleyen Hattat, hastalığın belirtilerine ilişkin şu ifadeleri kullandı: 

“40 yaşını aşmışsanız ve cinsel istek azlığı, sertleşme problemi, cinsel ilişki sıklığında azalma, vücut yağlarında artış, 'bira' göbeği, kas ve kemik kütlesinde azalma, kansızlık, sıcak basması gibi klinik şikayetlerle, yorgunluk, konsantrasyon zorluğu, huzursuzluk, hafızada zayıflama, depresif ruh hali, uyku sorunları gibi belirtileriniz varsa andropozdan şüphelenebilirsiniz. Birçok erkek çok ileri yaşlarda bile aktif ve fiziksel olarak yeterli kalmak istiyor.  Bu nedenle   andropozla ortaya çıkan değişiklikler psikolojik olarak da erkekleri etkiliyor.”

DÜZENLİ CİNSEL YAŞAM 

Sağlıksız bir yaşam tarzının andropozu tetiklediğine dikkat çeken Halim Hattat, düzenli cinsel yaşamın önemine de vurgu yaparak şu bilgileri paylaştı:

“Özellikle erkeklik hormonundaki yetersizlik libido kaybı, sertleşme sorunu ve boşalma problemleri yaratıyor.  Modern yaşam tarzına bağlı kilo fazlalığı, obezite, sağlıksız beslenme, hareketsiz yaşam, aşırı alkol, sigara gibi risk faktörleri testosteron seviyelerini azaltıyor. Cinsel bölge damarları, sinirleri yaşlanmaya başlıyor. Öyle ki bazen 30 yaşındaki bir erkeğin vücudunda 80 yaşındaki bir erkeğin hormon seviyesine rastlıyoruz. Sağlık sorunları, kullanılan ilaçların yan etkisini de unutmamak gerek.”

Ayrıca cinsel hormonlarda 'kullan veya kaybet' prensibinin geçerli olduğunu belirten Hattat, “Yani belirli bir aralıkta seks yapıldığında vücut daha fazla seks hormonu üretiyor.  Seks sıklığı 3 hafta veya üzerinde olduğunda ise seks hormonları düşüyor.  Özellikle yoğun iş dönemlerinde birbirine vakit ayıramayan, cinselliği erteleyen, tatillerden medet uman çiftler bu yoğun dönemi atlattıklarında eski cinsel yaşamlarına hemen dönemiyor. Bu nedenle seks sıklığının belli bir düzende devam etmesi önemli” dedi.

HORMON TAKVİYESİ NE ŞEKİLDE ALINIR? 

Andropozun tedavi yöntemlerine ilişkin açıklamalarda bulunan Hattat, “Erkeklerde testosteron hormonu eksikliği tespit edildiğinde hormon yerine koyma tedavilerinden yararlanabiliyoruz. Hormon takviyelerinin deneyimli bir uzman tarafından dikkatle yapılması ve düzenli aralıklarla kan seviyelerinin kontrol edilmesi, dönemsel olarak PSA yani prostat spesifik antijen miktarı gibi diğer tetkiklerin de yapılması gerekiyor. Yani testosteronun doping şeklinde, eksiklik olmamasına rağmen kullanılması uygun değil.  Testosteronun kontrolsüz şekilde sürekli kullanılması da vücudun kendi fizyolojik mekanizmalarını tembelleştirebiliyor Hormon tedavileri bu aylık kontrollere göre devam ediyor ve hormon eksikliği giderildiğinde tedavi tamamlanmış oluyor.  İsteksizliği yaratan diğer alanların, yaşam tarzının, beslenmenin, egzersiz düzeninin, stres seviyelerinin, kişiye ve ilişkiye ait diğer sorunların düzenlenmesi de isteği yükseltiyor” dedi.

BİLİMSELLİK UYARISI 

Prof. Dr. Halim Hattat günümüzde hem erkeklik hormonu takviyeleri hem de cinsel performans hakkında geniş bilgi olduğunu ve bilimsel olmayan tedavilerin son derece zararlı olduğunu belirterek şu uyarılarda bulundu:

“Öncelikle unutmayın, cinsellik sağlık kontrollerini aksatmayan, doğru beslenen, düzenli egzersiz yapan, sigara ve alkol kullanmayan, stres yönetiminde başarılı kadın ve erkeklerde uzun yıllar devam ediyor. İnsanlar yaşlandıkça daha az cinsel ilişkiye girdiklerinden bir algı yanılgısı ortaya çıkıyor. Oysa son yıllarda yapılan çalışmalar, cinsel tatminin yaşla birlikte azalmadığını hatta bu tatminin yaşla arttığını gösteriyor. Çünkü yaş cinsellik konusunda bilgi, deneyim ve tecrübe kazanılmasını sağlıyor. Yaşının getirdiği değişiklikleri kabul eden, cinsel korku ve endişelerinden kurtulmuş kadın ve erkeklerde andropoz ve menopoz dönemleri cinsel güçte ciddi bir azalmaya neden olmuyor.”