Türk mutfağının Londra’da dünyaya açılan kapısı - GÜLSEREN TOZKOPARAN JORDAN
Bazen beklenmedik bir anda gelen bir dost telefonuyla içiniz açılır, aniden bir plan yapıp buluşulur, sonrasında yaşamınıza yeni bir renk girer ya, tam da öyle oldu!
Gülseren Tozkoparan Jordan / İngiltere (Londra)2024’ün son günleriydi, Pazar Yazarları yazarlarından Erdinç Utku, ailesiyle Londra’da olduğunu söyleyince ertesi gün kentin tanınmış mekânlarından Sofra Restorant’ta buluştuk. Bu son dakika planları daha çok biz Türklere özgü sanki, çok yakın da olsa bir İngiliz arkadaş/ akrabayla asla son dakika planı yapılamaz, onların her dakikası aylar öncesinden planlanmıştır, sıraya girmek gerekir.
Erdinç Utku, Sofra’yı önerince içimden “İyi olacak hastanın doktor ayağına gelirmiş” dedim, çünkü bu restorantın sahibi Hüseyin Özer hakkında o kadar çok şey okumuş ve duymuştum ki tanışmayı ve yemeklerini tatmayı çok istememe karşın bir türlü fırsat olmamıştı. İşte şimdi de o adamla tanışacaktık.
BELGESELİ 60 ÜLKEDE
Özer, Türk yemekleri ve misafirperverliğini dünyaya tanıtan bir aşcı. Aldığı ödüller, hakkında yapılan programların ardı arkası gelmiyor. Hayatını anlatan belgesel 60 ülkede gösterilirken Discovery Channel kanalı, kendisini “Türk mutfağını dünyaya tanıtan, okula gitmediği halde dünyanın en gözde üniversitelerinde konferanslar veren kişi” olarak tanıtır.
Londra Westminster Üniversitesi, “İngiltereTürkiye ilişkilerine önemli katkılarından dolayı” 2011’de fahri doktora unvanı vermişti.
MICHELIN REHBERİNDE
BBC’nin MasterChef programında da geyik etinden iskender, hünkârbeğendi, ıspanak ve cevizli levrek yaparak İngilizlere geleneksel Türk mutfağına kattığı yenilikleri göstermişti. Yine 2011’de dünyanın en önemli gıda ödüllerinden World Food Awards’ta “En İyi Yemek ve Yılın Girişimcisi” ödülünü alır. Michelin Yemek Rehberi’nde tavsiye edilen ilk Türk restoranı.
1992’de Londra’daki mali krizi fırsata dönüştürmeyi başaran Özer, kafelerin yakın gelecekte yükseleceğini öngörmüştü. Böylece Sofra, kafe ve bistrolar açarak mutfağını daha basit ve daha uygun fiyatlarla müşteri ile buluşturmuştu. Hakkında doktora tezi yazılan Özer’in “Sofra Yemek Kitabı” 1998’de basıldı. Kitabevlerinde raflarda halen bulunabilir.
Özer’in başarısını daha anlamlı kılan o başarıyı nasıl elde ettiği, bulunduğu konuma nereden nasıl geldiği... Olanaksızlıklarla dolu bir çocukluk döneminde erkenden hayata atılıp, hiç okula gitmeden zoru başarması.
Kendisini “iflah olmaz bir iyimser” olarak tanıtan Özer, çocukluğundan beri her kötünün içindeki iyiye odaklanmış. Her engelden ders çıkarmış. Sürekli öğrenme, gelişme ve üretme arzusu en büyük mutluluk kaynağı olmuş. Çok okuyor, gittiği etkinliklerin tadına varmak için müzik ve sanat tarihi dersleri alıyor. Haftanın yedi günü çalışan Özer, “Ben çok çalıştım, çok kazandım, para kazanmak en kolay şey, zor olan ise insan olmak” diyor. “En büyük mücadeleyi haraç istemiyle kapısına dayanan mafyaya karşı verdiğini ama halen yılmadığını” söylüyor.
Balık ve kırmızı eti bir arada sunan Sofra’nın başlıca ilkesinin “sağlıklı ve lezzetli yemek” olduğunu ifade ediyor. Yemeklerinin lezzetinden o kadar eminler ki “Beğenmezseniz lokanta sahibine yediriyoruz” sloganı mönünün başında, telifi bile alınmış...
Tokat’ta okul açmayı planladığını ifade eden Özer, burada yeme-içme adabı, işletme yönetimi, iletişim derslerinin ağırlıklı olacağını, mezunların Türk yemeklerini dünyaya tanıtacağını belirtiyor.
1 Aralık’ta Londra’da galası yapılan Hüsin belgeseli, 21 Ocak’da İstanbul sonra da Tokat’ta gösterime girecek.