Paris’te sanat ve paranın tarihi

Fransa’nın hâlâ faaliyette olan en eski kurumu darphanenin Paris, Monnaie’de bulunan merkezinde “sanatta para” temalı bir sergi açıldı. Sergi sanatın, değeri ve ticari metalaşma evrimini gözler önüne sererken paranın bir ilham kaynağı olduğu kadar sanatçıların yaratıcı faaliyetlerini nasıl etkilediğini de gösteriyor. Antik çağdan günümüze dek çeşitli dönemlere ait seramik, tablo, heykel, fotoğraf ve hatta sayısal (dijital) iki yüze yakın eserle tarih boyunca ekonomik ve sosyal değişimlerin anlatıldığı bir yolculuğa çıkıyoruz.

Saadet Civaş / Fransa (Paris)

19. yüzyılda bir sanat piyasası oluşana kadar sanatçıların kazancı ancak bir zanaatkâr kadardı. Sanatçılar servet sahibi olan aristokrat ya da din adamlarının şiparişleri üzerine eser verebiliyorlardı. Dolayısıyla eserlerde dini değerler ve referanslar hâkim olmuş. Hz. İsa’nın “Sezar’ın hakkı Sezar’a, Tanrı’nın hakkı Tanrı’ya verilmelidir” ifadesinden yola çıkan 17. yüzyıl tablosunda olduğu gibi... 

Protestanlığın ortaya çıkışıyla dini içerikli sanatta, zenginliğin resmedilmesi değişmeye başlıyor. Servetin gösterilişi yerini cimriliğin eleştirisine ve cömertliğin kutsanmasına bırakıyor. 16. yüzyılda Calvin’in protestan reformuyla faizle borç verme dinen kabul ediliyor. Roma kilisesinin kötü gözle baktığı tefecilere, Hollandalı rönesans ressamlarının da eleştirel gözle baktıklarını görüyoruz. Özellikle lale çılgınlığını gösteren tabloda lale soğanı spekülatorunun resmedilişinde olduğu gibi.

ZENGİNLER İÇİN YATIRIM

19. yüzyıla geldiğimizde ekonomik ve toplumsal değişim büyük görünüyor. Dönem eserlerinde sanayi devrimi neticesinde gelişen sermaye piyasalarının yarattığı hareket ve heyacanı görüyoruz. Bu dönemde ortaya çıkan empresyonist ressamların eserleri ilk başlarda hiç ilgi görmediği gibi “yeterince zaman harcanmamış”, “özenli yapılmamış” eleştirilerine de maruz kalmış. Sanat tüccarı Paul Durand-Ruel bu resimlere bakış açısının değişeceği öngörüsü ile bankadan kredi alarak bu ressamların resimlerini toplamış. Dönemin düşünürlerinden Léon Walras ise “Bir malın değeri sadece gereken iş miktarı ya da nadir oluşu ile açıklanamaz, öznel kıstaslara da bağlıdır” der. Yani artık sanat zenginler için bir yatırım aracı olmaya başlar.  

Sanat piyasasının ortaya çıkması sanatçının ne satacağı tartışmalarını başlatır. Marcel Duchamp bu alanda bir devrim yaratır. Hazır bir malzemeden yola çıkarak da eser verilebilineceğini gösterir. “Sonuçta önemli olan sanatçının fikri ve o malzemeye verdigi hareket ve imzasıdır” der. Para birimlerinin ve çeklerin sanatçıların eserlerinde ana unsur olduğunu görüyoruz. Andy Warhol “Dollar Sign” isimli tablosunda paranın sembolünü yani “$” simgesini kaligrafik bir çizimle resmin merkezine alır. Kimi sanatçılar kapitalizmin parasal gücünü eleştirirken Salvador Dali ve Andy Warhol gibi sanatçılar ise hiç yüksünmeden bunu kabul ederler. Hatta Warhol için iş hayatında başarılı olmak sanatın ta kendisidir.

YUMUŞAK GÜÇ SAVAŞI

24 Eylül’e kadar sürecek olan serginin son bölümünde sayısal sanat örnekleri yer alıyor. ABD’li sanatçı Beeple’in (Mike Winkelmann) geçen günlerde bir sayısal (dijital) eseri rekor bir fiyata (69.3 milyon dolar) satıldı. Sanat piyasasında çağdaş sanatın aldığı boyut gün geçtikçe önem kazanıyor. Bu kapsamda sergide sanatçı Urs Fischer’in Kaos isimli 2022  tarihli NFT eserini görüyoruz. Paranın gittikçe fiziki olmaktan çıktığı, kredi kartları ve kripto paralarla sayısal ortama geçtiği günümüzde sanat da önemli bir ekonomik faaliyet olarak bu ortamda yerini alıyor. 

“Sanatta para”, bu yeni ortamda gelişen çağdaş sanatın soft power (yumuşak güç) savaşının en önemli aracı olduğunu anımsatması açısından ilginç bir sergi. 

civaslar@free.fr