Karlı dağlarda şampanya
Karlı dağlarda şampanya
Ahmet ArpadSuratları kireç gibi, başları önlerinde, omuzları çökmüş, biraz korkak, biraz çekingen duruyorlar. Giysileri rengârenk, yan yana sekiz insan. Karların bembeyazlığında ilginç bir görüntü. Birisini bekliyorlar gibi. Aralarında fısıldaşıyorlar, belli bir yöne bakıyorlar. Hiç kıpırdamadan duruyorlar, satranç taşları örneği.
Kayak öğrencileri. Birazdan geliyor bekledikleri. Kırmızı giysileri içinde. Dudaklarında hafif bir gülümseme. ”Merhabalar”, diye sesleniyor. “Adım Heini! Hemen iş başına!“ Ve başlıyor öğretmeye. Ayağında kayaklar bir ileri, bir geri, bir sağa, bir sola, elindeki sopalar bir aşağı, bir yukarı. Bol bol konuşarak. Kayak öğretmenleri için ses tonu çok önemli. Her yaştan kadınlı erkekli sekiz insan da bunun farkında. Çekingen çekingen öğretmenlerinin söylediklerini yapmaya çalışıyorlar. İnsan vücudu ne şekillere de giriyormuş? Bacağın biri solda arkada, öteki sağda önde, kollar aşağıda ve yukarıda. Kafa neredeyse 360 derece dönmüş!
Öğrenciler gülümsemeye çalışıyor. Yaptıklarının yanlış olduğunun farkındalar, öğretmeni kızdırmak istemiyorlar. Heini şöyle bir el sallıyor. Sekiz kişi hemen peşinden gidiyor. Kayakları paralele getirip tepeye tırmanmaya başlıyorlar. Sopalar kara girip çıkıyor, kayaklar inip kalkıyor, kollar açılıp kapanıyor. Nefes nefese, suratlar kıpkırmızı. Kimi tökezliyor. Az sonra tepeye varıyorlar. Çok şükür. Hemen hizaya geçip Heini’yi bekliyorlar. Rengârenk giysiler şimdi bembeyaz.
DİŞLİ DAĞ TRENİ...
Heini, az ötede biriyle çene çalıyor. Az sonra öğrencilerinin yanına geliyor. Emirler veriyor! Kayak sopaları yine inip kalkıyor. Kendini böyle anlarda orkestra şefi ya da ordu komutanı sanıyor gibi. Ve birden harekete geçiyor, hızla tepeyi inmeye başlıyor. Karlar havada uçuşuyor. Sekiz insan, Heini’nin ardından gidiyor, tahta tavşanın peşinde, dili dışarda koşan yarışçı tazılar örneği. Nefes nefese tepeden aşağı. Önlerine çıkan yandı, durmaları pek mümkün değil. Kayak öğretmenini yakalamaları da olanak dışı.
Yarım saat sonra. Dişli dağ treni Corviglia yolcusu dolu. Her milletten insanlar gülüşüp konuşuyor, her kafadan bir ses çıkıyor. Dağa giden kayakçılar neşeli. Aşağıda karlar altında St. Moritz bembeyaz, güneşte ışıldıyor pırıl pırıl. Gölde buz pateni yapanlar, “Palace Hotel”in yeşil kulesi, damları kar dolu evler gittikçe küçülüyor. Dağ treni zirveye yaklaştıkça aşağıdaki karlar dünyası gözden kayboluyor.
2488 metre yükseklikte Corviglia istasyonunda tren duruyor. Ayaklarında kocaman ayakkabılar, ellerinde kayaklar insanlar gürültüyle iniyor. Çevre nefes kesici güzellikte. Dağlar, yamaçlar beyazın beyazı, gökyüzü mavinin mavisi. Doğa göz kamaştırıcı... Ötelerde tepeler, dağların sivri dorukları. Gökyüzünün maviliği ile yamaçların beyazına havada süzülen renkli paraşütler karışıyor. Karlarda vals yaparak vadiye inenler, peşlerinde upuzun izler bırakıyor.
İSVİÇRE’DEN KIBRIS’A
İki yıl öncesine kadar St. Moritz’e gelen “kayak sosyetesi” Reto Mathis’in “Corvigllia” lokantasına uğramadan edemezdi. İçerisi hep tıklım tıklım olurdu. Almanya’dan, hatta denizaşırı ülkelerden telefon edip masa ayırtan gedikli müşterileri sayısızdı! Masalara giden tabaklarda havyar, karides, kaz ciğeri ezmesi, som balığı vardı... Ünlü şef 1967’den bu yana işlettiği lüks lokantaya 55 yıl sonra veda etti. İsviçre dağlarının doruğundan Güney Kıbrıs’ın güneşli kıyılarına indi. Şu sıralar Limasol’da lokanta işletiyor!