Kara kedi başbakanlık konutundaydı

Karı koca arasına girilmezmiş! Sonradan kötü olmak da var. Bugün kavga ederler, yarın barışırlar; paşa gönülleri bilir. İki dönem önce koltuğa seçildiğinde yakışıklılığı dillere destan olmuş Kanada Başbakanı Justin Trudeau, halen taravetinden bir şey kaybetmediği şu sıralarda karısı Sophia ile geçimsizliğe düştü; mizaç ayrılığı! Aralarını düzeltmek için seferber olanlar çıkmıştır muhakkak. Her mahallenin bir bohçacısı olur!

Mahmut Şenol / Kanada (Edmonton)

Çöpçatanlar pek işe yaramamış olsa gerek ki ortanın solunda bulunan Liberal Parti’den seçilmiş başbakan 51 yaşında bu ayrılık fırtınasına yakalandı; nikâhta keramet var derlerdi ama geminin kalafatı eskimiş olsa gerek tekne su almaya başladı. 

AYRILMA ANLAŞMASI

Yunan asıllı güzel eşi Sophia Gregoire Trudeau ile boşanma mahkemesine gitmeksizin, evlilikle dulluk arasında bir geçiş alanı olarak bilinen ayrılma anlaşması imzalayarak kapıyı bacayı birbirlerine kapattılar. On sekiz yıllık evliliklerinde, maşallah, biri kız ikisi oğlan, üç çocukları var. Ayrılık sözleşmesi mal mülk ayrılığı, gelirine giderine karışmamak gibi ayrıntılar üzerinden hukuksal bir bölünmeyi getiriyor; ancak karıkoca olarak nüfusta kayıtlı kalıyorlar. Genellikle bu tür ayrılmaların ardından bir süre sonra hakiki boşanma da geliyor. Bir anlamda yarım boşanma gibi bir şey; fakat taraflara iş işten geçmeden bir daha iyice düşünüp taşının gibi bir fırsat tanıyor. Hoş, ne olacak, boşanırsın olmadı tekrar evlenirsin.

Rakamlar da şaşırtıcı: 38 milyon nüfusu olan Kanada’da geçen yıl itibarıyla, İstatistik Kurumu’na göre 1 milyon 200 bin çift geçimsizlikle mahkemelere koşarken bu sayının yarıdan fazlası boşanmadan ayrı yaşamaya karar vermiş; tıpkı başbakan ve eşi gibi. Kanada siyasetinin unutulmaz simalarından, eski başbakan ve siyaset adamı Pierre Trudeau’nun en büyük oğlu olarak bugün bu kıtasal ülkeye yön veren Justine’in evinde huzursuzluğunu yatıştıramaması muhaliflerinin yüzünde fiyonk makarna gibi bir gülümsemeye yol açmadı değil! Sağ kanattaki gazetelerin dedikodu sütunlarına lakırdı yetiştiren yazarlara bakılırsa, başkent Ottawa’daki 26 Sussex Drive caddesinde bulunan, 1868’de ilk kez Kanada’nın ilk başbakanına konut olan evinde bugüne kadar hiçbir aile böyle geçimsizlik yaşamamıştı. Bu pek doğru sayılmaz! Justine Trudeau’nun babası ve annesi de geçimsizdi. Annesi Margaret’in hararetli bir hayat geçirdiği de bilinmez şey değil. Ne var ki Trudeau ile Sophia’nın bir zamanlar mazide kalan mutluluk resimleri de unutulmuş değil.

İNSANLARDAN UZAKTI

50 yıl evvel Liverpool’dan buraya göç etmiş İngiliz asıllı komşum Mr. Harold, bu ayrılık hikâyesi üzerine benim şaşkınlığıma şaşırıyor. “Ben başından beri bunu bekliyordum” dedi, “Fark etmedin mi, Sophia kocası başbakanlık koltuğuna oturduğundan bu yana düşük profil çiziyor, pek ortalıkta görünmüyordu.” 

Gerçekten Sophia zorunlu olmadıkça ortaya çıkmıyordu ama kamuoyu başbakan eşinin biraz mizantropik bir kişiliği olduğu, insanlardan uzak durduğu, biraz da münzevi yaşadığını düşünüyor, onu öyle kabul ediyordu. Mr. Harold böyle derken orman yangınlarından havası duman solunan Edmonton kentindeki evin bahçesinde, eşi Mrs. Thelma da söze karışmadan duramadı: “Bir kadın sessiz kalırsa, siz beyefendiler, işte asıl ondan korkun!” dedi. Bu manidar söz üzerine hafifçe titremedim diyemem. 

Sophia’yı gül gibi kocasından vazgeçiren sebepleri magazin basınında öğrenmeye çalıştıysam da bir sır perdesiyle karşılaşılıyordu. Ayrılmış çiftin resmi açıklaması merakımıza şifa olmuyor; bildik gerekçeler sıralanıyordu. Daha fazlasını öğrenmek için kümes kapısında dolaşan tilki gibi olmak lazımdı ama medyada malzeme eksikliği olsa gerek, çıt çıkmıyordu. 

Trudeau çifti, “Aile içindeki dayanışma ve dostluk bağlarının her zamankinden daha fazla olduğunu, ancak ayrı ayrı yaşamaya karar verildiğini” söyleyip bundan böyle bir yastıkta kocamayacaklarını belirtiyorlardı. Başbakanımızın öyle çapkınlığı, hovardalık ve zamparalığı da söz konusu değil; kumar desen hiç yok! E, daha ne istersin denilse yeridir fakat gönül bu demek ki birinin “A” dediğine öteki “B” diyor. 

Dünyada ilk evlenen, ilk boşananlar bu çift olmadığına göre pek dert edecek bir şey de yok. Zaten hep böyle olur, aşkın büyüsü bir kere bozuldu mu, ne yapsan nafile! 

Sonra bir araya gelseler de badem helvasına sirke katmaya benzer.

senolasenola@gmail.com