İsviçre’de hayvan olmak
Cenevre’de sokakta başıboş gezen kedi, köpek göremezsiniz. İsviçre’ye yerleştiğimde dikkatimi çeken ilklerden biri bu olmuştu: Evcil hayvan cennetindeydim.
Aslıhan Dağıstanlı Aysev(Cenevre)Havlama, miyavlama sesi yok. Köpekler sahipleriyle dağda bayırda neşeyle gezintiye çıkıyor. En şık restoranlarda bile evlerindeymiş gibi rahatlar, masaların arasında sere serpe yatıyorlar. Sofraya kurulup, çatal bıçak tutup yemek yeseler kimse yadırgamayacak. Yani Alpler’in ülkesinde hayvanların keyifleri yerinde, karınları tok, yaşam hakları baki. Üremeleri, sahiplenilmeleri kontrol altında. Dolayısıyla ne korkutuyorlar ne de onlardan korkan var. Bizim komşunun aslan bozması tombul tekiri haricinde öyle habersiz, plansız, eli boş komşu ziyaretine gideni de yok. İsviçreliler gibi pek kimseye ilişmeden, dikkat çekmeden, huzurlu huzurlu yaşıyorlar. Fakat son aylarda kediler Cenevre’de dikkatleri üstlerine çekti. Göl boyunca sıra sıra dizilmiş 20 yeşil kedi... Sırtında tıka basa pet şişeyle dolu kocaman bir dünyayı taşımaktan usanmış, “Yetti gari” diye söyleneni de var, elinde şemsiye Frank Sinatra misali yağmur altında şarkı söyleyeni de. Mini bir fare ile bale yapanı da kocaman ağzına ördek düşsün diye bekleyeni de. Bu esprili kediler, 2.5 tonluk, 2 metre yüksekliğinde devasa heykeller. Belçikalı sanatçı Philippe Geluck’un Paris, Bordeaux ve Caen’den sonra Cenevre’de sergilediği eserleri tebessüm ettirirken düşündürüyor. Geluck, dünya çapında 14 milyondan fazla albüm satan Belçikalı bir komedyen, televizyon yazarı, karikatürist. Dünya onu Fransız-Belçika çizgi roman serilerinden biri olan Le Chat (Kedi) isimli eseriyle tanır. Le Chat ise şimdi heykel olmuş, dünyayı geziyor, bizleri gülümsetip, karamsarlıktan soyunmamızı sağlıyor.
ANAYASAL HAKLAR
İsviçre, hayvan haklarını anayasal seviyede koruyan ilk ve tek ülke. İsviçre Hayvanları Koruma Yasası’na göre kimsenin herhangi bir hayvana zarar vermeye hakkı yok. Mesela bir hayvanın tüylerini boyayamazsınız, köpeklerin kuyruğunu, kedilerin kulağını akıllara ziyan bir nedenle kestiremezsiniz. Dünya Hayvanları Koruma Endeksi bilimsel araştırmalarda kullanılan, hayvanat bahçelerinde çalıştırılan evcil, yabani tüm hayvanların sahip olduğu haklar ve gördükleri muamele konusunda ülkeleri A’dan G’ye gruplara ayırıyor. 2020 sonuçlarına göre A grubunda hiçbir ülke yok. Türkiye D grubundayken İsviçre ise B grubunda. Sıralamada geri ülkelerden gelenlerin, İsviçre’ye yerleşince bu konuda bakış açıları da değişiyor. Mesela itfaiyenin kedileri ağaçtan indirmek için vinç getirmesi normal gelmeye başlıyor. İsviçre’de “Batman”lerin süper kahramanlığı, yarasa adam olmaktan değil, yarasaları kurtaran adam olmaktan geliyor keza. Geçen hafta sosyal medyada anneleriyle birlikte kaybolan ördek yavrularının, polis eskortuyla göle götürüldüğünü gördük, güldük, zaten böyle olmalı diye düşündük. Şayet anneleri yanlarında olmasaydı, ördekler önce bir rehabilitasyon merkezinde başka bir anne ördeğin yanına verilecek sonra göle götürüleceklerdi. Ördeklerin ruhsal durumları da tabii ki çok önemli. Her canlıya, doğaya, farklı fikirlere saygının olduğu, adalet ve huzurun önemsendiği ülkelerde polis eskortu makam araçları için kullanılmıyor. Polisler parkta gezintiye çıkan canlıları engellemeden güvenliklerini sağlıyor, koruyor, onları alıp kodese tıkmıyor. GEZİ herkesin hakkı. Geluck, “Her sabah, dans eden bir çalar saat sayesinde mutlu uyanırım” diyor. Gerçekten de hayatın bakış açımıza göre değişen bir ritmi var. Hayvanlarla, doğayla, insanlarla her fırsatta itişmek de bir seçenek, her canlının onuruna saygı duymak da. Sabah alarma kızmak da, güne gülümseyerek başlamak da. Ez cümle, bakış açını değiştir, çalar saat seni dans ederek uyandırsın.
asliaysev1@gmail.com