İsveç’te seçime doğru
İsveç'te seçimler 11 Eylül'de gerçekleşecek. Osman İkiz, Stockholm'den İsveç'in nabızını tuttu.
Osman İkiz / İsveç (Stockholm)Haftaya seçim var. Şimdi size heyecanlı bir seçim maratonu sürdüğünü anlatabilirim. Liderler arasındaki düellolardan söz edip, demokrasi güzellemesi yazabilirim. Konuşmalardan cımbızla cümleler çekip abartılı yorumlar yapabilirim. Sonuçta tabii ki sizi yanıltmış olurum. Temmuz ayında, aşı olduğum sırada hemşire olan sohbetimizi yazmıştım. İkimiz de oy verecek bir parti bulamamaktan şikâyetçiydik.
İsveçli gazeteciler galiba Cumhuriyet gazetesini çok dikkatli izliyorlar. Daha önce de birkaç kez oldu. Ne yazdıysam arkamdan aynı konuyu işlediler. Son haftalarda bakıyorum aynı minvalde bolca yazı okuyorum. İsveç’in en ciddi sayılan gazetesi Dagens Nyheter’de geçenlerde başlığı birinci sayfadan verilen yorumda “Umut veren bir lider yok” diye yakınıyordu yazar.
Aynı gazetenin bir başyazısında ise “İki yıl önce başımıza gelenleri unutmuş gibiyiz” diyerek 2020 başında pandemi sırasında sağlık hizmetlerinin nasıl duvara tosladığı hatırlatılıyor ve şimdi geleceğe yönelik olarak neler yapılması gerektiğinden söz edilmediğine işaret ediliyordu. Yazar çok haklı. Pandeminin ilk altı ayında ölüm vakalarında rekor kırılan İsveç’te büyük şok yaşanmış, konunun incelenmesi için komisyon kurulmuştu. Komisyon gerçekten çok ciddi çalışmış 800 küsur sayfalık raporunda il ve belediye yönetimlerini çok sert bir dille eleştirmiş, bütün kurumların yeniden yapılanması ve güçlü koordinasyonun gerekliliğine dikkat çekmişti. Sonuç mu? İki günce belediyelere bağlı yaşlı bakım evlerinde işlerin çok laçka yürüdüğü haberini okuduk. Demek o komisyon gözümüzü boyamak, gazımızı almak için kurulmuş. Galiba biz de avutulmak istiyoruz.
Komisyondan beklentilerim çok büyüktü. Doğrusu son rapordan sonra çok umutlanmıştım. Belediyelerin ve il yönetimlerinin kaldırılacağını bile hayal etmiştim. Tabii ki Dagens Nyheter’in başyazısında belirtildiği gibi o günler mazide kaldı. Oralar istihdam yuvaları. Parti kadrolarının geçim kaynakları. İhale kurumları olmaya devam edecek. Acaba haksızlık mı ediyorum?
İŞSİZ GENÇLER RAĞBET EDİYOR
Belki biraz anlayışlı olmak gerekiyor. Gençlerin iş bulması o kadar kolay değil. Evde bir Z kuşağı var. Arkadaşları kolay iş bulma yolunun partilere girmekten geçtiğini konuşuyorlarmış. Yani belediyelerde çalışma, hatta milletvekili olma hayalleri kuruyorlarmış. Üstelik çocuklar pratik. İdeoloji falan önemli değil. Hangi partide yükselmek kolaysa oraya yöneliyorlarmış. Ne diyelim... Yaşasın demokrasi!
Örneğin Sol Parti lideri İran kökenli Nooshi Dadgostar politikaya muhtemelen böyle atıldı. Yüksek eğitimi var, ağzı laf yapıyor ama TV’deki konuşmasında fena halde çuvalladı. Moderatör parti programındaki, “Kapitalizm kaldırılacak” hedefini anlatmasını istedi. Nooshi, “Çünkü bazılarında çok, bazılarında az var” diye yanıtladı. Tabii ki sosyalizm konusundaki görüşleri soruldu. Kızcağız sadece geveledi. Abuk subuk şeyler söyledi. Dagens Nyheter’den Johan Croneman’ın benzetmesini iyi anlaşılması için çeviri yerine uyarlama yapayım: “Dadgostar’ın sosyalizmi tarifte bocalamasını, eski ünlü futbol hakemimiz Ahmet Çakar’ın TV programında ofsayt kuralını anlatmakta bocalaması olarak düşünün.”
Dahası, sosyalist partinin sosyalizmi anlatamayan lideri, PKK pankartları açıp “Hepimiz PKK’liyiz” diyen milletvekillerine de sahip çıktı. PKK’yi Avrupa’da İsveç’ten başka terör örgütü olarak tanımlayan ülke de yokmuş. Fazla mı hırpaladık kızcağızı acaba? Biraz anlayışlı olmalıyız belki. İş bulmak kolay değil. Parti lideri olmak daha kolay. Siz şimdi bu güzel demokraside seçimin nasıl sonuçlanacağını da merak ediyorsunuzdur.
YABANCI KARŞITLARI İKİNCİ PARTİ
Maliye bakanı enflasyonu savaş ekonomisiyle açıkladı. Kış aylarında fiyatlar daha da yükselebilirmiş. Gıda sıkıntısı da olabilirmiş. Ama ekonomi tıkırında. Başbakan Magdelena Andersson’un partisi yani Sosyal Demokrat Parti kadın lider avantajıyla oylarını yüzde 24’ten 30’a yükseltti. Mesajını en açık, net veren parti. Protesto oyları oraya gidecek. Adı “Ilımlı” olan ama ekonomi politikalarında Thatcher’i sollayan muhafazakârlar yüzde 22’den 16’ya geriledi. Eski ırkçı yeni yakıştırmayla yabancı karşıtı İsveç Demokratları yüzde 22 ile ikinci parti konumuna yükseldi. Nooshi’nin Sol Partisi yüzde 8. Çevreciler, liberaller, Hıristiyan Demokratlar, Merkez Partisi barajın üstündeler.
Ufukta gene koalisyon, gene çok zor pazarlıklar görünüyor. Üstelik Magdelena Andersson, PKK’ye sahip çıkan Sol Parti ile hükümet pazarlığı yapmayacağını açıkladı. Gene Merkez Partisi’nin desteğine muhtaç kalacak. Gene dayatmalar gelecek. İstikrar isteyen çevreler artık Sosyal Demokrat Parti ile Ilımlılar koalisyonunun zamanı geldiğini dillendirmekteler.
Sosyal demokratların, sosyal demokrat olmadığı, solcuların sosyalizmi bilmediği, çevrecilerin ergen çocuklar gibi davrandığı sol denilen kanadı yüreğim burkularak seyrediyorum. Sağcılar ise azgın sağcı. Bu durumda ne yapmalı? Listelere alınan Türkler göstermelik. “Ermeni soykırımı vardır, Kürdistan kurulmalıdır” diyen sultan muamelesi görüyor. Bunlara mı oy vereceğim. Ama üzerimde baskı var. Evdeki Z kuşağı sandığa gitmemi istiyor. Sonra şikâyet hakkım olmazmış. Sanki şikâyet hakkım olunca dinleyen varmış gibi. Yabancı büyükelçiliklerin de hiç müdahalesi yok. Gidip onlara da kafa tutamam. Bu hafta biraz düşüneyim...
osman.ikiz@gmail.com