İsveç’te ‘paraya’ elveda
İsveç’te ‘paraya’ elveda
Ali Haydar Nergis / İsveç (Malmö)Milattan önce 6. yüzyılda parayı icat eden Lidyalılar, başkent Sardes’in içinden geçen Paktalos Irmağı’nın alüvyonlarından çıkarılan altıngümüş karışımı madenden yaptıkları sikkelerin üzerine krallarının simgesi olan aslan başını işlediler. 1661’de, metal ve kâğıt parayı tedavüle sokan ilk ülke İsveç, şimdilerde dijital ödeme sistemine geçerek nakit parayı tamamen ortadan kaldırmaya hazırlanıyor.
STOCKHOLM SENDROMU...
Hükümet ve İsveç Merkez Bankası, önümüzdeki yıl sürecin hızlandırılması için düğmeye bastı. Nakit paranın yürürlükten kaldırılmasıyla, hırsızlık, soygun ve karapara aklanması gibi olayların son bulması bekleniyor.
1980’li yılların sonunda İsveç’in hemen her köşe başında bir banka şubesi vardı. Sonraki yıllarda banka şubeleri bilinçli olarak birer birer azaltıldı. Yaklaşık 400 bin nüfuslu Malmö kentinde bugün geriye sadece dört beş banka şubesi kaldı. Onlar da bankaların nakit para ödemeleri dışındaki işlemlerini yapan merkez şubeleriydi...
İsveç’in ünlü “Stockholm Sendromu” bir banka soygunu girişiminden sonra ortaya çıktı. 23-28 Ağustos 1973’te, Stockholm’deki Kreditbanken’de soyguncular 6 gün süreyle banka çalışanlarını rehin aldılar. Başlangıçta bu eylemden korkan banka görevlilerinde sonraki günlerde bir psikolojik çözülme yaşandı.
Polise karşı soyguncuların safında yer aldılar. Bizdeki “celladına âşık olmak” ve “kasabın bıçağını yalayan öküz” deyimleriyle aynı anlama gelen “Stockholm Sendromu”, rehinelerin, kendi istençleriyle rehin alanlara karşı geliştirdikleri, -polise karşı soyguncuların safında yer aldıkları- bir ruh halidir. Rehineler, serbest bırakıldıktan sonra mahkeme önünde de bu tutumlarını sürdürdüler... İsveç’te sürdürülen para operasyonunun sonuçlanmasından sonra “Stockholm Sendromu” da artık “hoş bir sada” olarak kalacak. Çünkü ortada ne banka kalacak ne banka soyguncuları ne de nakit para.
ABBA BİLE SAVUNDU
1769-1821 yılları arasında yaşayan Napolyon, “Para, para, para” demişti... İsveç’in ünlü müzik grubu ABBA da, 1976’da çıkardığı albümde, “ Money, money, money” şarkısına yer verdi. ABBA’nın kurucularından Björn Ulvaeus da paranın ödeme aracı olmaktan çıkarılmasını savunanlardan. Ünlü müzisyen, “Nakit paranın sona erdirilmesinden sonra hırsızlık ve soygun olayları da ortadan kalkacak” dedi.
Nakitsiz para uygulaması, ülke çapında yaygınlaşıyor. Büyük alışveriş merkezleri, banka kartı kullanılmasını zorunlu hale getiriyor.
‘TIK’ YAKINLIĞINDA
Özellikle genç kuşaklar, İsveç parasının renklerini, şekillerini unutmaya başladılar bile.
İsveç’te 2006’dan bu yana toplu taşıma araçlarında nakit para kullanılmıyor. Yolcular, belirli satış noktalarından ya da cep telefonları üzerinden bilet alabiliyor. Birçok petrol istasyonu, banka ve mağaza sadece banka kartı ile alışveriş olanağı sunuyor. İşletmelerin görülebilir yerlerine “Bu iş yerinde nakit para ile ödeme yapılmıyor’’ duyuruları asılıyor. Metal ve kâğıt para kullanımının sona erdirilmesiyle İsveç’te para, artık internet ortamında bir tıkla ulaşabilecek yakınlıkta olacak.
Bir süre Türkiye’de kaldıktan sonra İsveç’e döndüğümde karşılaştığım görüntü ilginçti. Kopenhag’dan Malmö’ye geçerken trende banka kartıyla ödeme yapılmasına alışmıştık. Malmö Garı’ndan eve giderken kâğıt para uzattığım taksi sürücüsü, “Ödemeyi banka kartıyla yapmanız mümkün mü” diye sordu. Anladım. Uzattığım parayı, işe yaramaz bir kâğıt parçası gibi cebime koyduktan sonra banka kartımı uzattım. Ertesi gün çarşı pazar fiyatlarını anlamak için sebze ve meyve pazarı Möllevangstorget’e gittiğimde oralarda da kartla ödeme uygulamasına geçildiğini gördüm.
İsveç bankaları, yabancı ülkelere yapılacak para transferleri de sıkı denetim altına alınmış. Uçakta birlikte yolculuk ettiğim elektrik ustası Metin, birkaç ay önce bir İsveç bankası aracılığıyla Türkiye’deki depremzedelere para yardımında bulunmak istemiş. Uzun bir sorgu, sualden sonra paranın gönderilmesine izin vermemişler. Yardımı, Türkiye’ye gittikten sonra bir Türk bankası aracılığıyla yapmış...
Bir alışveriş merkezinin önünden bunları düşünerek yürürken birden karşıma çıkan dilencinin “Şu fakire bir sadaka!” nidasıyla uyandım. İstem dışı bir refleksle banka kartıma davrandım, az kalsın “Ödemeyi banka kartıyla yapabilir miyim?” diyecektim...
alihaydarnergis@gmail.com