Hollanda’da tabular sarsılıyor - Mehmet Emin Alkanlar

Hollanda’da yapılan araştırmalarda 15 yaş ve üzeri insanların yüzde 55.4’ünün tamamen inançsız olduğu ortaya çıkmış. Ülkede geri kalan inançlı kesimin yüzde 20’si Katolik, yüzde 14’ü Protestan, yüzde 5.2’si de Müslümanlardan oluşuyor.

cumhuriyet.com.tr

Eşcinsel evlilikler, insanların kendi yaşamlarına son verme hakkı olan ötanazi, uyuşturucuların devlet kontrolünde satılması gibi devrim yaratan uygulamalara ilk kez ev sahipliği yapan Hollanda’da, son yıllarda yavaştan tabu olan başka konular da tarihe karışıyor. Örneğin artık dine ve bir yaratıcıya inanan insan sayısı toplumun yarısından daha aza düşerken kutsal sayılan kraliyete güven de azalıyor. 

Ipsos isimli araştırma şirketinin anketine katılanlar Kral Willem Alexander’a güven konusuna 10 üzerinden 6.5 vermiş. 2020’de verilen not 7.7 olmuştu. 

TANRI VE DİN

Ancak bu konuyu daha detaylı yazmak umuduyla şimdilik bir tarafa koyup diğer önemli konuya, Tanrı ve din konusuna girmek istiyorum. 

Hollanda’da yapılan araştırmalarda 15 yaş ve üzeri insanların yüzde 55.4’ünün tamamen inançsız olduğu ortaya çıkmış. Ülkede geri kalan inançlı kesimin yüzde 20’si Katolik, yüzde 14’ü Protestan, yüzde 5.2’si de Müslümanlardan oluşuyor. Artık toplumda kendisine ciddi bir yer bulan Müslüman kesimi, 1960’lı yıllarda çalışmak için ülkeye gelen göçmen işçiler ve son yıllarda savaştan kaçarak gelen politik ya da ekonomik sığınmacılar oluşturuyor. Bu oran Müslümanlar lehine her yıl artarak değişiyor. Artık görkemli camiler yapılıyor, cami yapımları için gerekli paralar bir yerlerden bulunuyor ve her şehirde, her görüşün, her etnik grubun bir camisi ortaya çıkıyor.

Müslüman kesimde camilere gitmeyenlerin oranı ne kadardır bu bilinmiyor. Gözlemlerim beni yanıltmıyorsa çok büyük bir kesimin camilere düzenli gittiğini zannediyorum.

Yani Hıristiyanlık dini yok olup giderken İslam tırmanışta gibi gözüküyor bu ülkede. 

Üstelik Hıristiyan toplumunda inançlı olduğunu söyleyen insanların yalnızca yüzde 13’ü düzenli olarak kiliseye gittiklerini söylüyor. 2012 yılında kiliseye gidenlerin oranı yüzde 17’ydi.

Kilise sayısı azalıyor ve buralarda artık cemaati olmayan pek çok kilise binası satışa çıkmış durumda. Geçtiğimiz dönemde Rotterdam’da satışa çıkan bir kilise binasını Kırmızı Lale Film Festivali Yönetim Kurulu üyesi bir arkadaşımız satın aldı. Festival toplantıları zaman zaman bu kilisenin ayin salonunda, uhrevi bir ahenkte yapılıyor. Ayrıca bazı kilise binalarının Müslüman gruplar tarafında satın alınarak camiye dönüştürüldüğü de biliniyor.

HAÇLI SEFERLERİ

Peki Hollanda hep böyle inançsız bir toplum muydu? 

Feodalizm döneminin en belirgin olaylarından biri Haçlı Seferleridir. Papa II. Urban’ın çağrısıyla 1096-1271 yılları arasında yapılan Haçlı Seferleri kutsal bir coşku ile başlar. Çoğu Anadolu topraklarını da kapsayan Haçlı Seferleri dokuz kez tekrarlanır. Bu seferlerin belirleyici halklarından birisi de Hollandalılar olur. Papaya ve Hıristiyanlık dinine kayıtsız şartsız bağlı olan Hollanda halkından binlerce insan din uğruna bu seferlere katılır. Amaçları Kudüs’ün de içinde olduğu kutsal toprakları kurtarmaktır. O yıllarda girdikleri tüm şehirlerde Musevi ve Müslümanları öldürürler. Daha sonraki yüzyıllarda İspanyol işgaline karşı başlayan 80 yıl savaşlarının kökeninde dini motifler vardır.

Birinci ve İkinci Dünya savaşları sonrasında kurulan tüm siyasi partilerin temelinde de din önemli bir yer tutar. 

Her ne kadar içinde yaşadığımız döneme yakın çağ deniyorsa da bu artık içinde bulunduğumuz ultra modern zamanı ifade etmiyor. Bu dönemde bilgisayar ve haberleşmenin hızla yayılıp dünyanın küçülmesiyle özellikle Hollanda gibi ülkelerde insanlar artık pek çok şeyi sorgulamaya başladılar. Buna siyasi otoriteler, kraliyet, dini inançlar da dahil.