Hollanda lale değil göç ülkesi
Avrupa ülkelerine yönelik değişik bir istila hareketi var bir süredir. Özellikle Müslüman ülkelerden başlayan kitlesel göçler, geliş yönünü son yıllarda Doğu Avrupa ülkelerine çevirdi.
Mehmet Emin Alkanlar/ Hollanda(Rotterdam)Avrupa Birliği’nin genişlemesiyle önce Polonya, Romanya ve Bulgaristan’dan binlerce insan otobüslere doluşarak zengin Kuzey Avrupa ülkelerinin yolunu tuttu. Türklerin geldiği 60’lı yıllarda olduğu gibi önceleri ucuz pansiyonlarda üst üste kalarak para biriktirdiler. Neredeyse tamamı inşaat, temizlik, bahçecilik gibi işlerde ve çoğu kez vergi dışı elden paralar alarak çalıştılar. Aldıkları eski arabaları, oturdukları döküntü evleri artık günümüzde daha lüks mülke evrildi. Türkler ve Faslılar gibi artık onların da kendi dükkânları, ibadethaneleri ortaya çıkmaya başladı. Bu büyük furya, ABD’nin Afganistan’daki mağlubiyeti ve sonrasında geri çekilmesiyle yerini Afgan mültecilere bıraktı. Aynı dönemde Suriyeli mülteciler de akın akın gelmeye başlamışlardı. Hollanda’daki mülteci barınma merkezleri, kamplar yetersiz hale gelmeye başlamıştı, bunun üzerine hükümet gözünü otellere ve kanallardaki büyük gemilere çevirdi ve buralar mülteci barınakları haline getirildi. Üç ay kadar önce Rotterdam Belediyesi’nden gelen bir mektup, kanal gemilerinde Afgan ve Suriyeli mültecileri barındırmaya başlayacaklarını, mahalleli olarak haberimizin olmasını istiyordu. Kanalların arasındaki bir bina kompleksindeki evimizden çıkıp, yüz metre yürüyünce bu ilk barınma gemisiyle karşılaşmıştım aylar önce. Bu uygulama kısa bir süre içindi. Derken Rusya ve Ukrayna arasında savaş çıktı ve ilk günlerde bu minik ülkeye 50 bin Ukraynalı davetli gelerek yaşamaya başladı. Rotterdam’ın payına da 2 bin Ukraynalı düşmüştü. Belediyeden bir ikinci mektup aldık, kanal gemilerinin mülteci barındırma yerleri olarak kalmaya devam edeceğini, gemilerden çıkarılan Afgan ve Suriye ağırlıklı mültecilerin yerini Ukraynalıların aldığı anlatılıyordu.
TÜRKİYE GÖÇMENLERİ BİRİNCİ SIRADA
Şu an Hollanda’nın 17.6 milyonluk nüfusunun yüzde 26’sını Hollandalı olmayanlar oluşturuyor. Resmi rakamlara göre Türkiye’den gelen ve yaşamlarını Hollanda’da sürdüren kişi sayısı da 430 bin. Ancak ülkeye yasadışı yollardan girenler de dahil edilirse 600 bin kadar insan Türkiye’den gelmiş. Bazı kentlerde artık Hollandaca yerine başka diller duymaktasınız. Örneğin Amsterdam ve Rotterdam nüfuslarının yüzde 55’i yabancılardan oluşuyor. Hollanda’ya her ay Ukraynalılar dışında 1500-2 bin kişi kadar sığınmacı geliyor. Ülkesini terk eden işsiz ve çaresiz bu kişilerin büyük çoğunluğunu ekonomik sığınmacılar oluşturuyor. Gelen sığınmacıların yüzde 41’ini Suriyeliler oluştururken, ikinci sırada yüzde 6 ile Yemenliler, üçüncü sırada ise yüzde 5.7 ile Türkler bulunuyor. Hollanda İstatistik Kurumu, Ukrayna’dan gelenleri mülteci statüsünde saymamış olacak ki listede kendilerine yer vermemişler. Şu an ülkedeki hastanelere, eczanelere, okullara, marketlere Ukrayna dilinde ilanlar asıldı, kendilerine rehberler tahsis edildi. Geçenlerde Lahey’de konuştuğum ilticacı bir Türk kadını, küçük kızıyla birlikte bir yıla yakındır çok kötü koşullarda çadırda kaldığını, çocuğunun büyük bir bunalım geçirdiğini anlatmıştı.
Ukraynalılar iyi koşullarda barınma yerlerinde kalırken diğer ülke ilticacıları da bu koşullarda kalabilmeli diye düşünüyor insan. Hollandalılar, hatta politikacıların ezici çoğunluğu Ukraynalılar için “onlar bizim insanlarımız” demekte. Pek çok Hollandalıya göre de Ukrayna bir Avrupa ülkesi olduğundan, daha iyi koşullarda yardımı önce onlar hak ediyor. Eskiden bir Avrupa kültüründen söz edilirdi. Eşitlikci, hümanizm barındıran, insan haklarına saygılı bu Avrupa kültürü artık sizlere ömür. Tek kutuplu dünyanın çok kutupluluğa evrildiği şu günlerde, yepyeni bir Avrupa kültürü doğuyor.
m.e.alkanlar@gmail.com