Her kentin ritmi başkadır
Dilimize Fransızcadan geçen birçok kelime var, “grev” de bunlardan biri. Avrupa’da en çok manifestasyonun yapıldığı ülke olması nedeniyle Fransa’ya gelip de grevle ya da herhangi bir sokak gösterisi ile karşılaşmamış olmak nadir bir durumdur.
Saadet Civaş / Fransa (Paris)Çalışma Enstitisü’nün verilerine göre büyük sosyal hareketler genellikle kış ya da ilkbahar mevsiminde ve genellikle de salı ya da perşembe günü yapılıyor. Sendikaların ifadelerine göre bunun nedeni tamamen pratik sebepler. Sonuçta amaç gösterilere yoğun katılım sağlamak.
GÖSTERİ DÜZENİ
Gösteri öncesi hazırlık gerekeceğinden pazartesi günü olamaz, cuma; haftanın son günü erkenden yola çıkıp hafta sonu tatiline gitmek isteyenler olabilir. Çarsamba günleri anaokulları ve ilkokullar kapalı. Dolayısıyla öğretmenlerin katılımının etkisi hissedilemeyecek. Geriye salı ve perşembe kalıyor. Geçtiğimiz perşembe de hükümetin emeklilik reformuna karşı tüm yurtta gösteriler yapıldı. Çalışma süresini 43 yıla (18 yaşından önce başlayanlara 44 yıla) ve emeklilik yaşını da 62’den 64’e çeken bu reform çalışanların tepkisini çekti.
Grev hareketi ile hükümeti reformu geri çekmek zorunda bırakma olayı geçmişte yaşanmış. 1995 yılında hükümetin emeklilik ve sosyal güvenlik sisteminde getirmek istediği değişiklikler Mayıs 1968’den sonra yapılan en önemli gösterilere neden oldu. Kamu ve özel sektör çalışanlarının birlikte hareket ettiği bu süreçte toplu taşımadan demiryollarına, posta şirketinden milli eğitime katılım büyüktü. Bu sayede çeşitli aralıklarla yoğun katılımlı büyük gösterilerin gerçekleşmesi başta direnen hükümeti sonunda reformunu geri çekmek zorunda bıraktı. Sosyal bölünmüşlüğü seçim kampanyasının merkezine alan Jacques Chirac, başkan seçildikten sonra beklenenin aksine bütçe açığını, sosyal güvenlik sisteminin açığını kapatmak için harcama kalemlerini kısmaya gitmek istedi. Ancak gelen tepkilerle bu reformu geri çekti. O günden beri 1995 yılı sonrası grev süreçlerine adeta bir referans teşkil etti. O zaman için reform geri çekildi belki ama artan kamu borcu zaman zaman sosyal güvenlik sistemi ve emeklilik sisteminde reformların yapılmasını zorunlu kıldı. 2003’te ve 2010’da büyük gösterilere rağmen dönemin hükümetleri emeklilik süresi ve yaşı ile ilgili düzenlemeleri meclisten geçirdi. 2019’un son aylarında emeklilik sistemini yapısal olarak değiştirecek reform paketi de gösterilerle karşılaştı ve araya giren pandemi süreci ile rafa kaldırıldı. Bunların yanı sıra 2007’de 2013’te de emeklilik rejiminde düzenlemelere gidildi. Her seferinde de kamuoyuna “Sistem dengeye oturdu artık yeni bir düzenlemeye ihtiyaç kalmadı” denilerek...
1970 yılında bir emekliye karşılık dört çalışan var iken günümüzde bu sayı 1.7’ye düşmüş durumda. Kuşkusuz burada demografik yapıdaki değişim, yaşlanan nüfus kadar uygulanan neoliberal politikalarla sanayi üretiminden servis ekonomisine geçişin beraberinde getirdiği işgücü yapısındaki değişim de etkili.
SENDİKAYA GÜVEN
İkinci kez başkan seçilen Macron döneminde ise ilk defa bütün sendikalar ortak hareket ediyor. Neyse ki son yıllarda gösterilerde görmeye alıştığımız taşkınlıkları, yakıp yıkmaları bu sefer görmedik. Bunda gösteriyi organize eden sendikaların kendi güvenlik yapılanmaları ile yürüyüşün sabote edilmesinin önüne geçmelerinin etkisi büyük. Sendikalar için halkın güveninin yanı sıra yeni üyeler kazanmak önemli.
Fransa’da sendikalaşma oranı ABD’den bile daha düşük. Geçtiğimiz Noel tatilinde de demiryolu çalışanları sendikayı dışlayıp sosyal medya üzerinden bir araya gelerek maaş artışı talebi için greve gitmişlerdi. Sosyal eylemlerin etkisinin olabilmesi sürecin uzun sürede devam ettirilebilmesi, halkın desteğini arkasına alabilmesi gibi çeşitli unsurlara bağlı. Gıda enflasyonunun önemli ölçüde arttığı günümüzde grevin çalışanlara bir maliyeti olduğunu da unutmamak gerekir.
civaslar@free.fr