Hepimiz Ebrar’ız hepimiz voleybolcu
“Ne sağcıyız ne solcu futbolcuyuz futbolcu” sloganı “Zübük” isimli haftalık mizah gazetesinin alt başlığında yer alıyormuş. Aziz Nesin icadı yani. Siyasetten uzak durmanın özdeyişi haline geldi, özellikle 80’li yıllarda. Ancak bugünlerde “Ne sağcıyız ne solcu voleybolcuyuz voleybolcu” desek iş değişir. Voleybol artık voleyboldan daha fazlasını ifade ediyor ülkemizde. Özellikle de kadınlarımız oynayınca ve dünya şampiyonu olunca!
Erdinç Utku / Belçika (Brüksel)FIVB Milletler Ligi Finali’nde şampiyon olarak Cumhuriyetin 100. yılında dünya sıralamasının tepesine oturan A Milli Kadın Voleybol Takımı’mız iki kez kıl payı kaçırdığı Avrupa şampiyonluğunu bu kez almak üzere Brüksel’de bugün final maçında Sırbistan ile mücadele edecek. Filenin Sultanları CEV Avrupa Voleybol Şampiyonası’nın grup maçlarını hiç yenilmeden lider olarak tamamlamış, son 16 turunda Belçika’yı 3-1’le geçip çeyrek finalde de Polonya’yı 3-0 mağlup etmişti. Ulusal takım bir önceki Avrupa şampiyonu İtalya ile yarı final oynarken Brüksel’deki bu maça gitmemek olmazdı. Zaten Brüksel maçını evde Flaman TV kanalından, Polonya maçını da internetten izlemek anlaşılır gibi değildi.
NORMAL BİR MAÇTAN FAZLASI
Erken gelmişken maçı en iyi izleyebileceğim yerden, basına ayrılan bölümün ortasında bir yer beğendim kendime. Solumdaki Belçika’da Flamanca olarak yayımlanan Het Laatste Nieuws gazetesinden deneyimli gazeteci Bruno Verdood’a maç tahminini sorduğumda detaylı bir analiz aldım. İki takımın da ciğerini biliyordu. “Bu maç aslında final maçı, bu maçı alan şampiyon olur” dedi.
İtalya’nın şansı fazlaydı ona göre: “En düşük olasılık yüzde 50 yüzde 50.”
Muhteşem bir seyirci desteğinin, hedefe odaklanmış bir takımın olduğunu ve bunun istatistikleri ve beklentileri altüst edebileceğini söyledim. Sağımda da Sırbistan’ın mozzartsport.com sitesinden genç gazeteci Miljana Rogac ve arkadaşı sportal.rs sitesinden İvana Salapura yer alıyordu. Onlar da İtalya’nın daha şanslı olduğunu söylediler. “İtalya ile final oynayıp önceki yılın rövanşını almak istiyoruz” dediler. Maça daha çok vardı ve muhabbet derinleşiyordu. Laf döndü dolaştı ve “Türkiye’de kadınların voleybol oynamasının ve başarılı olmasının aslında normal bir voleybol maçı ya da şampiyonasından çok daha fazlasını” ifade ettiğine geldi. Kadın takımımız çağdaşlığın ve cumhuriyetin sembolüydü ve bu nedenle de Türkler için bu maç bir voleybol maçından çok daha fazlasıydı! Başımızdaki gerici ve baskıcı rejime bir tepkiydi.
Salonda “Türkiye, Türkiye” sesleri yankılanıyordu. Her tarafta Türk bayrağı, Atatürklü tişörtler, Türkçe dövizler... Bir an kendimi Türkiye’de sandım. Milli takımımızın 7. oyuncusu olan seyirci muhteşemdi. Kocaman bez Atatürk fotoğrafını sırtına dolayan Nur Yılmaz ve Türk bayrağına dolanmış kardeşi Aynur Yılmaz Hollanda’dan Amsterdam’dan gelmişlerdi. Charleroi’dan gelen başörtülü iki genç kadının kucağında Türk bayrağı tişörtlü Zeyd Ömer minik kardeşiyle dikkat çekiyordu. Mert ta Barselona’dan gelmişti maça. İzmir’den gelen Kırmızıoğlu ailesinin 3 bireyi adına Ali Bey, “Laik, modern ve demokratik Türkiye’nin sembolü olduğu için sonuna kadar destekliyoruz kadınlarımızı” diye konuştu gururla. Bir levhaya “Sen ne güzelsin sultanım. Acı geçicidir, gurur sonsuza dek” yazıp yanına Vargas ve Ebrar adlarını ekleyen genç kadınımızı ve iki çocuğunu kayda geçmesem olmazdı. Bir genç kız elinde üzerinde Ebrar Karakurt fotoğrafı olan ve “Boş yapma Abdulhamid” yazan bir levha kaldırırken yanındaki genç de başka bir döviz ile yine Ebrar’a destek oluyordu. Belçika’nın Anvers kentinden gelen genç kızlarımızın tuttuğu ve “Ey kahraman Türk kadını” yazan Atatürklü fotoğrafı ise aslında her şeyi özetliyordu. Arkadaki iki kız çocuğunun kırmızı tişörtlerindeki Atatürk de dikkatli gözlerden kaçmıyordu.
SEVİNÇTEN UÇAN BÜYÜKELÇİ
Ulusal takımımız yarı finalde İtalya karşısında dişe diş bir mücadele sergiledi. Öldük öldük dirildik. Takımın liberolarından Gizem Örge’nin maç sonunda söylediği gibi: “Zorlandığımız anlarda bile savaşmaktan vazgeçmedik. Milletimize ne kadar kupayı götürmek istediğimizi, gösterdik.” Tam karşımızdaki alanda maçı heyecanla izleyen Türkiye’nin NATO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Levent Gümrükçü’nün maçın son sayısında sevinçten havaya uçtuğunu fark ettim! Sanırım yanında da TC Brüksel Büyükelçisi Bekir Uysal yer alıyordu. Müthiş bir taraftar desteği ve muhteşem bir atmosfer vardı. Nereden mi biliyorum? Bir sonraki Hollanda-Sırbistan maçını da izledim de ondan! Bizimkiyle karşılaştırmak bile hata olur!
Türkiye’nin finale kalmasıyla birlikte final maçı biletleri de karaborsaya düştü. Olağanüstü bir ilgi var ama bilet yok! 7. oyuncumuz finale hazır. Cumhuriyetin kızlarını, çağdaşlığın sembolü takımımızı şampiyon yapmak için bugün orada olacak. Yarı final maçı sonrası kaptan Eda Erdem’e “Bu maç bir erken final miydi? Şampiyon oldunuz diyebilir miyiz” diye sordum. “İtalya’nın güçlü bir takım olduğunu ve çok iyi bir maç çıkardığını, finalde şampiyon olmak için her şeyi yapacaklarını” söyledi.
Maça gençlerin ve özellikle de genç kız ve kadınlarımızın ilgi göstermesi ve kadın voleybolcularımızı büyük bir gururla desteklemesi fark edilmeyecek gibi değildi. Bu umut verici. Voleybol maçını kazanmakla kalmayıp fazlasını da kazanacağımız günlerin yakın olduğunun işareti. Ama önce bugün Sırbistan’ı yenip Avrupa şampiyonu olalım! Bazen YMCA şarkısı, bazen Türkçe bir şarkı bazen de canlı davul zurna eşliğinde sürekli Filenin Sultanlarının yanında olan bu 7. oyuncu ile final maçını almak hiç de zor olmayacak...
erdincutku@binfikir.be