Golcü İsviçre
Katar’da 2022’de yapılacak olan Dünya Futbol Kupası’nı kim alacak bahisler açıldı. Maalesef Türkiye bahislere bile giremedi. İsviçre hâlâ oyunda. Kupayı alır mı bilmiyoruz. Ama İsviçre’nin her şartta 90’dan golü atıp, kazandığı kesin. Hatta Katar’dan ne kazandığı da belli: 200 milyon CHF.
Aslıhan Dağıstanlı Aysev(Cenevre)Bu para, İsviçre silah endüstrisinin Katar’a kupayı korumak üzere sattığı hava savunma sistemlerinden geldi. Blick’in haberine göre, bu Alpler’in ülkesinin son yıllarda yaptığı en büyük silah ihracatlarından biri. İsviçre’nin silah ticareti yapmasında kanunen sorun yok. Ama göz önüne alınan kriterler var: Savunma amaçlı kullanım, iç savaş olmaması, insan haklarının ihlal edilmemesi. Fakat kriterlerde, yoruma açık noktalar bulunması İsviçreli silah üreticilerine manevra hakkı sağlıyor.
SİLAH ENDÜSTRİSİ DOLU DİZGİN!
Guardian’ın şubat ayında yaptığı rapora göre, Katar’da Dünya Kupası’nın altyapı çalışmaları sırasında, 6500 göçmen işçi öldü. İsviçre’nin, insan hakları kriterlerine uymadığı gerekçesiyle kanlı kupanın organizatörü Katar’a silah satmaması beklenebilir. Örneğin Swissinfo’nun haberine göre Danimarkalılar, Katar’a futbol sahası yapmak üzere çim bile ihraç etmeyi uygun bulmadı. İsviçre’nin sabıkalı müşterilerinden bir diğeri de Brezilya. Çocuk haklarını koruyan bir kurum olan Terre des Homes’dan Andrea Zellhuber, Brezilya’ya silah satılmasına karşı. “Brezilya veya Güney Afrika gibi şiddetten ağır şekilde etkilenen ülkelerdeki projelerimizden biliyoruz: Daha fazla silah ve baskıcı bir güvenlik politikası ölümcül bir şiddet kısırdöngüsüne yol açar. Yurtdışından bile son derece güçlü ateşli silahlara kolay erişim, şiddet sarmalını tırmandırıyor” diyor. “Burada İsviçre büyük bir sorumluluk taşıyor. Silahların insan haklarını sistematik olarak ihlal eden ülkelere ihraç edilmesine izin vermemelidir.” Ancak bu itirazlara rağmen Brezilya, İsviçre’nin 8. en büyük müşterisi. İsviçre yapımı silahlar, tanklar, helikopterler samba ülkesine gitmeye devam ediyor. Nedeni basit, silah kazandırıyor.
2020’de dünyayı pandemi vurdu, etkilenmeyen kalmadı. Silah endüstrisi hariç. Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) geçen nisanda yayımladığı rapora göre, toplam küresel askeri harcama, bir senede yüzde 2.6 artarak, 2020’de 1.9 milyar dolara ulaştı. Aynı dönemde küresel gayri safi hasıla yüzde 4.4 düştü. Yani dünya fakirleşirken bile silahlanmayı artırdı. Virüsten evde kalmak bile savaş sektörüne yaradı.
İsviçre, bu konuda bir önceki yıla göre yüzde 24 büyüdü. En çok silah ihracaatı yapan ülkeler ABD, Rusya, Fransa, Almanya, Çin. İsviçre, yaklaşık 1 milyar CHF değerindeki ihracatı ile dünya 14.sü. Türkiye 13. sırada. Marka konumu güven, huzur, barış olan, tarafsızlık desturu ile bilinen, yüzyıllardır savaşa girmemiş bir ülkenin özellikle 8 milyonluk nüfusuna oranlandığında dünya silah ticaretinde liderlerden olması ne enteresan bir çelişkidir, değil mi?..
ÇORBADAN ÖLÜMCÜL SİLAH...
Gerçi, hakkını yemeyelim: İsviçre tarihinin de destansı savaşları var. Escalade savaşı gibi: Yıl 1602, 11 Aralık. Savoyard Dük’ü uzun zamandır zengin Cenevre’ye göz koymuştur. Hain bir plan yapar. Buz gibi bir gecede, Savoyarli askerler Cenevre’nin “Escalade” denilen surlarına sinsice yaklaşırlar. Çaktırmadan surlara tırmanacak birkaç asker, kapıyı içten açacak ve ordunun içeriye girmesini sağlayacaktır. Şehri içten fethedecek bu dahiyane planının tıkır tıkır işlemesini bekleyen Dük, sonunda muradına ulaşacağından emindir. Fakat bilmediği şey, “Mère Royaume” diye çağrılan aşcı Chatlerine Cheynel’in o sırada sebze çorbası pişirmekte olduğudur.
Chatlerine, çorbanın tuzunu kontrol ederken, Savoyardlı askerle göz göze gelir. Aniden Amazonlara bağlar. Koca çorba kazanını tuttuğu gibi kaldırır, askerin başından boca eder. “Yandım Jesus” diye surdan aşağı düşen askerin çığlıkları Cenevrelileri uyandırır. Cenevreliler sur kapısının açılmasını önler ve bu şanlı zaferi kazanırlar. 54 askerini kaybeden Savoyardlılar geri dönerler. Çorbadan ölümcül bir silah yapan Cenevreliler, o gün bugündür her 12 Aralık’ta Escalade kutlaması yaparlar. Önce hep birlikte koşar, sonra çorba kazanı görünümlü çikolataları bir güzel yerler.
Günümüze gelirsek... İsviçre’de, neyse ki nükleer, biyolojik ve kimyasal silahların, kara mayınlarının üretimine izin verilmiyor. Ancak daha küçük çapta olan saldırı tüfekleri, tanklar ve benzeri silahlar üretilip, ihraç edilebiliyor. Araştırma grubu Profund’un raporuna göre, İsviçre bankalarının ve emekli sandıklarının, silah şirketlerinde yaklaşık 11 milyar dolar değerinde kredi yatırımı mevcut.
İsviçre’de barış grupları aktif olarak savaş malzemeleri endüstrisini tamamen engelleme çabasındalar. Lakin yaptıkları referandumlar sandıkta henüz bir sonuca ulaşamadı. En son Kasım 2020’de savaş malzemesi üreten herhangi bir şirketi finanse etmeyi yasadışı hale getiren anayasa değişikliği reddedildi. Girişimin destekçileri, silah endüstrisine yapılan finansmanın İsviçre’nin tarafsızlığıyla uyumsuz olduğunu iddia ederken hükümet anayasada değişiklik yapılırsa Boeing, Airbus gibi sivil havacılık firmalarına olan finansmanın da engelleneceğini, hatta emekli maaşlarına zarar vereceğini savundu. Gittikçe yaşlanan İsviçreliler emeklilik maaşı lafını duyar duymaz, oyu hükümetten yana kullanıverdi. İsviçreliler savaş oyunlarında tarafsız kalıyoruz dese de para ve ticaret konu olunca kendi kalelerine gol yemek istemiyorlar. Oyuncu olmadan, gol atmayı tercih ediyorlar.
Asliaysev1@gmail.com