Gökyüzünün efendileri

Paranın su gibi aktığı, lüksün göz kamaştırdığı, savurganlığın yükselen değere dönüştüğü Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) eskiden farklı bir hayat hüküm sürüyormuş. Çölün zorlu şartlarında yaşam mücadelesi veren kabilelerin en büyük desteği evcilleştirdikleri hayvanlarıymış. Develerini yanlarından hiç ayırmamışlar, onlara ailenin ayrılmaz bir parçası gibi bakmışlar. Deveden sonra en değer verdikleri hayvan şahinmiş.

Remzi Gökdağ / BAE (Dubai)

Develeri ulaşım aracı niyetine kullanmışlar; etinden, sütünden faydalanmışlar. Evcilleştirdikleri şahinler ise kabilelerin av silahlarıymış. Şahinlerin avladığı kuşlar, sürüngenler çölün sınırlı besin kaynaklarında adeta hazine değerindeymiş. Bu yöntem yüzlerce yıl aralıksız kullanılmış. Petrol keşfedildikten sonra çöl halkının hayatı kimsenin hayal edemeyeceği şekilde değişmiş, zenginlik çağı başlamış. Gelenekler hızla unutulmuş, eski alışkanlıklar çölün kum taneleri gibi zamanın gerisine savrulmuş ama bölge halkı şahinlerinden bir türlü vazgeçememiş.

Rekabetin ve gücün sembolü olan şahin, geçmişte olduğu gibi bugün de çöl hayatının bir parçası... Zamanla şahinlerin yakaladığı avlara ihtiyaç kalmasa da onlar asaletin simgesi olmaya devam ediyor.

Şahin, aynı zamanda BAE’nin ulusal amblemi. Ülkenin banknotlarından şeyhlerin saraylarına kadar pek çok alanda bu sembolü görmek mümkün. Şahinler sahipleriyle birlikte uçaklarda seyahat edebiliyor. Evcil hayvanlara tanınmayan pek çok ayrıcalık onlardan esirgenmiyor. Şahinler için pasaport çıkaran ilk ülke olan BAE, 2016 yılında UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirasının Temsili Listesi’ne şahinleriyle girmeyi başarmış. Dubai ve Abu Dabi’de sadece şahinlere hizmet veren tam donanımlı hastaneler var.

Eğitilen şahinler, serbestçe avlanmaları için ekim ayından şubata kadar doğaya bırakılıyor. Aynı günlerde kuzey ülkelerinden güneye göç eden toy kuşları şahinlere av oluyor. Av gezileri, şeyhlerin kabile üyeleriyle temasa geçtiği ender günlerden... Bedevi geleneğinin önemli bir parçası olan av döneminde şahinler serbestçe avlanırken sahipleri de kamp ateşi etrafında kahvelerini yudumluyor.

BÜYÜK ÖDÜLLÜ YARIŞMALAR

Bir zamanlar, yakaladıkları hayvanlarla sahiplerini besleyen şahinler bugünlerde büyük ödüllü yarışmalarda kanat çırpıyor. Kış aylarında düzenlenen yarışmalara ilgi büyük. Etkinlikler festival havasında geçiyor, çöl bir anda hareketleniyor.

Şahinlerin yarışmalara katılabilmesi için uzun bir eğitimden geçmesi gerekiyor. Eğitimin hedefi, şahinin sadakatini kazanmak ve hızını artırmak. Kuşlar av peşinde uçarken sahipleri de kazanacakları ödüllerin hayalini kuruyor. Avı en hızlı yakalayan kuşun değeri yüz binlerce doları bulabiliyor.

Yarışma alanında şahinler ve sahipleri için her türlü konfor düşünülmüş. Günler öncesinden hazırlıklar başlıyor, çölün ortasında dev çadırlar kuruluyor. Misafirler çadırlarına geçerken, başları örtülmüş şahinler kırmızı halı kaplı özel çadırlarında bekletiliyor. Beyaz kıyafetleriyle, süslü sedirlerde dinlenenlere, serinletmek için gümüş kaselerde yiyecek, beyaz seramik fincanlarda kahve servisi yapılıyor. 40 dereceyi bulan sıcak havanın çadırları etkilememesi için özel havalandırma sistemleri de düşünülmüş.

Sunucunun anonsuyla şahinler başlama çizgisine götürülüyor. Hakemin işaretiyle şahinin başındaki örtü kaldırılıp bileğindeki ip çözülüyor. Keskin bakışlarıyla alanı tarayan şahin, 400 metre uzaklıktaki yemi gördüğünde havalanıyor. Hedefine en kısa sürede ulaşan kuş, şampiyon oluyor. Şahini dereceye giren eğitmenler aşiretin saygı duyduğu önemli kişiler haline geliyor. Hatta bazıları, ilahi güçleri olan gizemli kişiler olarak itibar kazanıyor.

Binlerce yıl yakaladıkları avları sahiplerine sunan gökyüzünün efendileri, bugün onları kanatlarıyla serinletiyor, pençeleriyle eğlendiriyor...


remgok@gmail.com