Geleceğin kalıntıları - Irmak Gürler

Arsham: “Kendi hayatımızdan bir nesnenin bu şekilde sunulduğunu gördüğümüzde, çok kafa karıştırıcı oluyor. Ve bence işin bütün güzelliği, bu kafa karışıklığına dayanıyor.”

Irmak Gürler

3024 yılında, tam bin yıl sonra, harabelerin altından çıkarılacak tarihi eserler neye benzeyecek? 2024 ile 3024 arasındaki o büyüleyici buluşma nasıl görünecek? Seul’deki Lotte Sanat Müzesi’nde (LMOA) düzenlenen “Seul 3024”, ne yazık ki Amerikalı sanatçı Daniel Arsham’ın son solo sergisi. 

43 yaşındaki sanatçının 2010’lardan beri eserlerinde yer alan kavramsal konu, günümüzün günlük kültürel ikonlarını uzak gelecekte ortaya çıkarılan aşınmış kalıntılar olarak yeniden hayal ettiği ve böylece izleyicileri kronolojik bir belirsizlik durumuna soktuğu “kurgusal arkeoloji”dir.

250’DEN FAZLA ESER

Bu konsept, sanaçının 1992’de Miami’de yaşanan Andrew Kasırgası’nın yarattığı yıkıma tanık olduğu çocukluk anılarından ve bununla beraber insan medeniyetinin geçiciliğini fark etmesinden kısmen etkilenmiş. Esas “geleceğin kalıntısı” fikrinin kökeni, Şili kıyılarındaki Paskalya Adası’ndaki bir kazı alanını ziyaret etmesinden sonra gelir. Sanatçı, yakın zamanda yapılan bir basın ön izlemesinde, eserlerini şimdiki zamanla özdeşleştirdiğimiz nesneleri uzun bir zaman dilimiyle ilişkilendirdiğimiz malzemelerle yeniden oluşturduğunu anlattı. Arsham sözlerini şöyle sürdürdü: “Kendi hayatımızdan bir nesnenin bu şekilde sunulduğunu gördüğümüzde, çok kafa karıştırıcı oluyor. Ve bence işin bütün güzelliği, bu kafa karışıklığına dayanıyor.” Müzede sergilenen 250’den fazla heykel ve resim arasında, volkanik kül, ametist ve kalsit gibi antik jeolojik malzemelerle dökülmüş modern ürünler -cep telefonları, Walkman taşınabilir ses oynatıcıları, video kameralar, radyolar, film posterleri ve hatta Pokémon koleksiyon kartları- yer alıyor.

KAZILIP ÇIKARILMIŞ GİBİ

Yüzeyleri aşınmış ve çatlamış, sanki arkeolojik bir kazı alanında “kazılıp çıkarılmış” gibi çürüme halinde olan bu heykeller, tarihi eserler, geçmişin görsel kalıntıları gibi görünüyor.

Sanatçı Kore sergisi için ayrıca iki yeni geniş tabloyu tanıttı: “Bukhansan’da Miğferli Athena Bulundu 3024” ve “Bukhansan’da Tanrılaştırılmış Roma Bulundu 3024.” Her biri, artık harabe halinde olan Seul’ün Bukhan Dağı’nın klasik Avrupa eserlerinin keşiflerinin yeri haline geldiği kıyamet sonrası bir senaryoyu hayal ediyor. Sanatçının son yirmi yıldır yönlendirdiği yaratıcı felsefeye bir göz atmak isteyen ziyaretçiler için sergi, sezgisel ve keyifli bir deneyim sağlayabilir.

“Seul 3024” sergisi 13 Ekim’e kadar Lotte Sanat Müzesi’nde sergilenecek.